Güncelleme Tarihi:
İrfan Önürmen’in gazete ve dergi biriktirme merakı ve kestiği imajlardan çeşitli kompozisyonlar oluşturması öğrencilik yıllarında başlıyor. Medya üzerinden imaj biriktirmesinin nedenini şöyle açıklıyor: “Gazete, hem güncel ve sosyal imgeleri bulabileceğim bir alan hem çok geniş görsel materyal sunan bir medyum. İnsan, resmimin temel motifiydi ve eleştirel gerçekçi resimler yapıyordum. Bu figür benim için günümüz kent insanı. Gözlemlerimden başka onu izlediğim ortam, kitle iletişim araçlarındaki görseller ve imajlar. Sokakta olmamın yanı sıra insana ait imgeyi gazete fotoğraflarından bulmam da bir yöntemdi benim için. Yani, düşünürlerin çöplük dediği imge yığını benim için de beslenme alanı oldu. Özellikle gazete fotoğrafı-resim ilişkisini kendime mesele haline getirdim. Gazete boyamalarının yanı sıra kolajlar denedim bir süre.”
MEDYANIN ‘PANİK’İ
Önürmen’in Türkiye’nin siyasi ve sosyal tarihinde arkeolojik bir kazı yaptığı ‘Arşiv Serisi’ farklı dosyalara konmuş gazete koleksiyonlarından oluşuyordu. Bir devlet dairesinde metal dolaptaki bu dosyaların her biri yaşamımızın nasıl fişlenip sınıflandırıldığını da gösteriyor. Seri devam ettikçe tarihi sıraya göre düzenlenip preslenen gazete kalıplarını kazıdıkça toplumsal kırılmalara yol açıyor, travmaya sokuyor izleyicisini.
Serinin altıncı işi ‘Panik’. Yine bir gazete okuması olan bu eserinde Önürmen, günlük yaşamın farklı alanlarında egemen panik duygusunun hayatın geneline nasıl yayıldığının altını çiziyor.Aynen eserin önünde duran ve bu bütüne bakan yine gazete katmanlarından oluşmuş adam heykeli gibi. Önürmen’i bu eseri yapmaya iten de bu duygu olmuş: “Bu kavram arşivin her dosyasında vardı esasında. Aynı modern insan yaşamının her safhasında olduğu gibi. Herkes farklı tonda yaşar bu duyguyu. Kariyerini kaybetmekten tutun da trafikte kalma korkusu, savaş çıkacak, deprem olacak, mikrop kapma paniği gibi. Karısını elinde bıçakla metrelerce kovalayıp sonra onu öldüren kocanın ve bu cinayetin fotoğrafları vardır. O kadının paniğini düşündüm ama ben asıl genel manzaraya bakınca hissettiğim duyguya gönderme olsun diye panik ismini verdim. Her şeyin birbiriyle ilişkisi vardı. Bir şeyin, bir diğerinin nedeni olduğunu görüyorduk. Bir aşk cinayeti haberiyle o haberin yanındaki cep telefonu reklamı arasındaki ilişkiyi düşündüm örneğin. Farklı ve ilgisiz imgeleri birbiriyle ilişkilendirdim. Alt alta ya da yan yana hem görüntü hem anlam ilişkisine soktum. Buradan kendimce bir okuma olsun istedim.”
Gazete evine sanat olarak döndü
Geçen yıl New York’taki C24 Gallery’de sergilenen ‘Panik’ adlı eser, şimdi Hürriyet Dünyası’nın girişinde. Medyayı eleştiren bir eserin böyle bir binanın girişinde olması tam bir ironi. Çıktığı yere adeta bir sanat eseri olarak dönmüş. Bunun eserin bir müzeye girmesi kadar önemli olduğunu söylüyor Önürmen: “Bu eleştirel işin orada olması çok ironik tabii ki. Doğduğu yere geri döndü gazete. Yapıtın anlamının tamamlanmasına vesile olan Vuslat Doğan Sabancı’dır. Enstalasyonu New York’taki sergimde gördü ve gazeteye getirilmesini istedi. Topluma, insana ve ilişkilerine eleştirel gözle, gazete üzerinden bakan bir iş. Yapıtın aynı zamanda gazetenin işlevini de sorguladığını düşünüyorum.”
Bir arkeolog gibi kazı yapıyorum
Gazeteleri üst üste yapıştırırım ve gazete blokları oluştururum. Bu bir sembol olarak tarihsel sırayı simgeler. En üste koyduğum en günceldir. Böylece geriye doğru tarihsel bir perspektif oluşturabilirim. Gazete içine doğru aynı bir arkeolog gibi kazılar yapabilirim. Gazete katmanlarında yaptığım kazılarda ya da kesmelerde benim ulaştığım suç oldu. İktidar, savaş, özgürlük, hak, acı, namus, kent, para, aidiyet, şiddet, futbol, ideoloji, din ya da en yücesinden sevgi kavramının bile suçla ilişkilendirildiğini görüyorum. Bunlar
insana ait kavramlar.
İktidarın meşrulaştırdığı ve kitlelere dayattığı figürle ortalığa düşmüş gibi duran ve kendini konumlandıramayan insanı görürsünüz.