TÜRKİYE İstatistik Kurumu’nun 2012 verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 400 bin çocuk işçi mevsimlik tarımda çalışıyor. Suriye savaşının tetiklediği insani krizle birlikte, 2012 yılından bu yana sayısı her geçen gün artan mülteci nüfus içerisinde de çocuk işçiliği ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Ancak güncellenmiş resmi bir istatistik yok.
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) ve UNICEF Türkiye Temsilciliği işbirliğinde geçen temmuz ayında düzenlenen ‘Çocuk Hakları ve İş İlişkileri’ toplantısında UNICEF Türkiye Temsilcisi Philippe Duamelle, Türkiye’de halen 850 bin çocuğun işçi olarak çalıştırıldığını, bunlardan yaklaşık 400 bininin mevsimlik tarım işlerinde çalıştırıldığını söyledi.
Peki bu öğrencilerin kaçı okullu?
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesine verdiği yanıta göre Türkiye’de 2016-2017 eğitim yılı itibariyle mevsimlik tarım işçisi ailelerin e-Okul’a kayıtlı çocuklarının sayısı 22 bin 414. Taşımalı eğitim kapsamında olan bu öğrencilerin kayıtları bakanlığın sistemindeki ‘Taşımalı Öğrenci Modülü’ üzerinden tutuluyor.
'BİZE DİNLENMEK TATİL YOK'AZİZE Şengel 17 yaşında. 12 kardeşli bir ailede büyüyen ve ailesiyle Şanlıurfa’nın Şekerli köyünde yaşayan Azize, bu yıl 11’inci sınıfa geçti. Azize, okul tatile girer girmez altı kardeşi ve akrabalarıyla soluğu önce Malatya’da kayısı tarlasında aldı. Azize, her sabah 05.00’te kalkıp 06.00’da işbaşı yaparak, akşam 18.00’e kadar ter döküp, günde 50 liraya kayısı toplamış. Burada geçen 40 günün ardından bu kez günde 45 lira kazanmak için fındık toplamaya Ordu’nun yolunu tutmuş. Şengel, şunları söylüyor: “Bize dinlenmek yok. Üniversiteye hazırlanacağım ama henüz kitap bile açamadım. Kardeşlerimin ihtiyacı ve ev masraflarından para artarsa okul harçlığımı çıkarmış olacağım. Okula döndüğümde arkadaşlarım tatillerini anlatıyor, üzülüyorum ama 11 yaşından beri çalıştığım, kimseye muhtaç olmadığım için de gururluyum. Okulun açılmasını iple çekiyorum. Resim öğretmeni olmak istiyorum.”
Bu sene TEOG’a hazırlananan kardeşi Ahmet ise büyüyünce diş hekimi olacağım. Kazandığım parayla kardeşlerimi geçindireceğim” diyor. Şengel kardeşlerden Hanife de 7’nci sınıfa gidiyor.
'AĞLAYARAK OKULU BIRAKTIM'Yazın şehirden şehre yolculuk yapan Azize Şengel’in 12 kardeşinden 16 yaşındaki Mahsun ve Sümeyye’nin hikâyesi de yürek burkuyor. Ortaokuldan sonra liseye devam edemediğini anlatan Mahsun, “Çok kardeştik ve hepimiz okula gidemeyeceğimiz için bırakmak zorunda kaldım. Yazın tarlalara gidiyor, kışın hayvanlara bakıyorum. Okulu bıraktığımda çok ağladım ama 10 yaşından beri böyle çalışıyorum. Mecburuz. Okusaydım belki avukat olurdum” diyerek yarım kalan hayalini paylaşıyor. 19 yaşındaki Sümeyye de ortaokuldan sonra liseye devam edemeyenlerden, “Kardeşlerime bakmak için okulu bıraktım. Çok üzüldüm, ağladım ama ne yapalım… Şiir yazmayı çok seviyorum, çalışmadan arta kalan zamanlarda şiir yazıyorum” diyor.
NE İÇME SUYU NE ELEKTRİKHAYATA Destek Derneği’nin 2014’te 9 ilde yaptığı saha çalışmalarıyla gerçekleştirdiği ‘Mevsimlik Gezici Tarım İşçiliği 2014 Araştırma Raporu’na göre;
- Mevsimlik tarım işçisi ailelerin yüzde 82’si ortalama 7 kişilik aileler olarak 16 metrekarelik çadırda kalıyor.
- Yüzde 70’i içme suyuna zorlukla erişiyor.
- Ailelerin yüzde 56’sının elektriğe erişimi yok.
-
Çocuk işçiler ve ailelerinin yüzde 68’i haftanın yedi günü, tatil yapmadan çalışıyor. Yüzde 24’ü ise haftanın beş veya altı günü tarlada işbaşı yapıyor.
- Çocuklar da dahil olmak üzere mevsimlik tarım işçilerinin yüzde 45’i 9 ila 11 saat arası çalışırken, diğer yüzde 45’lik kesim 11 saatten de fazla mesai yapıyor.
- Çocuk işçilerin ve ailelerinin yüzde 25’i yürüyerek, yüzde 50’si ise traktör kasalarında ve hayati risk barındıran koşullarda tarlalara yolculuk ediyor.
- Mevsimlik tarım işçilerinin yüzde 70’i günde 40 TL’nin altında yevmiye ile çalışıyor. En fazla 60 TL alıyorlar.
- 2013- 2016 yılları arasında tarım iş kolunda çalışırken 98 çocuk hayatını kaybetti.
- Çalışan çocukların yüzde 40’ı çocukluklarını göç yollarında geçiriyor.
'BURADAKİ İŞ BİTERSE OKULA GİDERİM' FERHAT Kaya 13 yaşında. Şanlıurfalı. Tarlalarda çalışmak için 3 yıldır yaz-kış demeden Adana’da çadırlarda kalıyor. Kira için yeterince paraları olmadığından babası ve 4 kardeşiyle birlikte çadırda kaldıklarını söylüyor. Yarın okullar açılacak ancak Ferhat, tarladaki işine devam ediyor. Her sabah saat 06.00’da kalkıyor, akşam 17.30’a kadar günde 40 liraya çalışıyor. Adana Karataş Tuzla Ortaokulu’nda bu sene 7’nci sınıfa geçen Ferhat, ilkokuldan beri tarlalarda çalıştığını anlatıyor: “Biber, karpuz, kavun, sulama... Ne iş varsa yapıyorum. Çadırda kalıyoruz, yağmurlu günlerde çok zor oluyor. Okula düzenli gidemiyorum. Bu sene de geç gideceğim, iş biterse giderim. Çünkü paraya ihtiyacımız var. Geçinmemiz gerekiyor. Bu işte, böyle çalışarak bir şey, meslek sahibi olmayız. Eğer okusaydım doktor olmak isterdim ama daha okula düzenli gidemiyorum. Çalışmaya mecburuz.”
OKUL HARÇLIĞI FINDIK BAHÇESİNDESEVİM Yıldız lise son sınıf öğrencisi. Diyarbakır Burhanettin Yıldız Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde okuyor. Bir aydır anne, babası ve kardeşiyle geldikleri Kocaeli’nin Kozluk köyünde fındık topluyor, “10 yıldır böyle çalışıyorum. Ben de tatil yapmak isterim ama çalışmaya mecburuz. Sabah saat 06.00’da kalkıyor, 07.00’de iş başı yapıyorum. Öğlen molası ardından akşam 19.00’a kadar devam ediyorum. Günde 60 lira kazanıyorum. Onu okul için biriktiriyorum. Okul harçlığımı tarladan topluyorum” diye konuşuyor.
MEB'DEN 81 İLDE PREFABRİK OKUL SÖZÜMİLLİ Eğitim Bakanlığı’nın ‘Mevsimlik Tarım İşçileri ile Göçer ve Yarı Göçer Ailelerin Çocukların Eğitime Erişimi’ konulu genelgesinde, öğrencilerin takibi için ekip kurulmasından gezici okullara, okuma yazma ve destekleme kursu etkinliklerden okul kıyafeti teminine kadar bir çok tedbire yer verildi. Bakanlığın CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesine verdiği yanıtta da bu çocukların eğitimden faydalanabilmeleri için 81 ilde valilikler desteğiyle onlar için prefabrik okul kurma çalışmalarına başlandığı da yer aldı. Eğitim yılının başında okula gidemediklerinde devamsızlık problemi de yaşayan bu öğrenciler için yetkililer, gezici okul gibi uygulamalarla önlemleri de almaya çalışıyor.
TARLADAN ÜNİVERSİTEYEKÜBRA Demir, 20 yaşında. 12 kardeşli bir ailede büyüyen Demir, bu sene liseyi bitirip Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Lefke Avrupa Üniversitesi’nde Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü’nü yüzde 100 burslu olarak kazandı. Mardin Derik’te tarlada çalışıyor. Ekimin ilk haftasından sonra üniversiteye gideceğini anlatıyor: “Bu sene liseyi bitirdim ve yaz başından beri tarlada çalışıyorum. Diğer kardeşlerim evli. Anne ve babama ben bakıyorum. Sabah saat 07.00’de iş başı yapıyor, akşam 17.00’ye kadar çalışıyorum. Günde 40 ile 45 lira arasında para kazanıyorum. Domates, biber, üzüm ne varsa topluyorum. Aileme destek olduğum, onlara yük olmadığım, harçlığımı kazandığım için mutluyum, gururluyum. Okuduğum bölümü başarılı biçimde tamamlayarak meslek sahibi olmak istiyorum.”
NE YAPMALI?UZMANLAR VE EĞİTİMCİLERİN ÖNERİLERİ ŞÖYLE:- Eğitim çağındaki çocukların okula kayıtları ve devamsızlıkları çok iyi takip edilmeli.
- Sınıfta eksik olan öğrenciler anında ilgili üst birimlere bildirilmeli, sisteme kayıtları eksiksiz yapılmalı.
- Velilere asıl ikamet ettikleri yerde kalıcı iş imkânı sağlanmalı.
- İş verenlerin ve toprak sahiplerinin 18 yaş altında çocuk çalıştırmamaları için denetimler sıkı biçimde gerçekleştirilmeli.
- Çocuk işçilerin tespit edilmesi durumunda iş verenlere ve ailelere caydırıcı cezalar verilmeli, para cezaları yüksek olmalı.
EDİTÖRDEN - DEMET BİLGE derkasap@hurriyet.com.trBU İŞ ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİL
YARIN 18 milyon öğrenci için ilk ders zili çalacak. Sabah erken vakitlerde uyanacak milyonlarca çocuk okul yolunu tutacak. Aynı saatlerde, yüzbinlerce çocuk da çadırlarından çıkıp tarlaya gidecek. Okullarda kalemler ilk harfi yazdığında tarladaki çocuk küreği toprağa vuracak...
Tabloyu daha da netleştirmek uçun ‘Bu iş çocuk oyuncağı değil’ kampanyasını düzenleyen Hayata Destek Derneği’nin saha araştırmasında görüştüğü 12 yaşında ki Zehra’nın tarladaki bir gününü aktarıyoruz:
Saat 05.00’da uyanıyor Zehra, 05.30’da traktör kasasına biniyor, diğer işçilerle yola çıkıyor.
06.30’da ‘kovalar dağıtılıyor’ ve 07.00’da fındık toplamaya başlıyor Zehra...
Kahvaltı 09.00’da...
Saat 10.00, 11.00 fındık toplamaya devam ediyor “Yılan görünce mutsuz oluyorum” diyor Zehra, “Tarlaya gidip kursa gitmediğim için üzülüyorum...”
Saat 12.00’de öğle yemeği arası...
Saat 16.00’da fındığa ara veriliyor.
Saat 17.00’de Zehra yine traktör kasasında dönüş yolunda: “Çalışırken eve gitme, çadıra dönme hayali kuruyorum...”
Saat 19.30, serbest zaman: “Dışarda geziyoruz kardeşimle. Sonra da anneme yardım ediyorum. Bazen oyun oynuyorum. Hep oyun oynamak isterim. Hep ders çalışmak istiyorum. Bu kadar.”
Ve saat 20.00... Bir sonraki gün işe gitmek üzere uyumaya hazırlanıyor...