Güncelleme Tarihi:
Ortak açıklamada, “Bugünkü haksız sıkıntılarımızın nedeninin Özkök olduğu anlaşılmaktadır. Gerçeği söylemeli. Cesarete sahip değil ise susmalarını tavsiye ediyoruz. O zaman da tarihte kasaptaki ete soğan doğrayamayan adam olarak kalacak” denildi.
Milliyet'in haberine göre, Balyoz davasının albay ve daha düşük rütbelerdeki tutuklu 21 sanığından, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün Balyoz davasına ilişkin açıklamalarına yanıt geldi. Deniz Kurmay Albay Cem Okyay, Bülent Olcay, Yasin Türker, Derya Ön, Levent Kerim Uça, Gürsel Çaypınar, Murat Özenalp, Özdem Koçer, Abdullah Cüneyt Küsmez, Can Bolat, Sami Yüksel, İsmet Çınkı, Berker Emre Tok, Ender Kahya, Baybars Küçükatay, Zafer Erdem İnal, Önder Çelebi’nin ortak açıklamasında özetle şöyle denildi:
ÖZKÖK: ETE SOĞAN DOĞRADIM
“Anladığımız kadarıyla Özkök, düşük rütbeli subayların daha az ceza almasını buyurmuşlardır. Bugün, çok da gururla anmadığımız üzere, o dönemde kendisinin Genelkurmay Başkanı olduğu karargâhta yüzbaşı ve binbaşı rütbesinde görev yapan kişiler olarak, kendisinden gizli olarak bir darbe hazırlığına katkı sağladığımız konusunda nasıl bu kadar emindir? Neden o zaman hakkımızda işlem yapmamıştır? Madem öyledir, bunu neden yargıdan saklamıştır? Eğer Balyoz darbe girişimi gerçek ve haberi var idiyse Ergenekon davasındaki ifadesinde neden doğru söylememiştir?
Neden icabet etmedi’
Hiç gelmediği, hem de kendi komutanlığı döneminde gerçekleştiği iddia edilen, Balyoz darbe teşebbüsü yargılamasının adil olduğuna ve mahkemenin titizlikle çalıştığına nasıl karar vermiştir? Komutanın emrindeki mahiyeti üzerinde de sorumlulukları vardır. Buna karşın kendisine defalarca yapılan tanıklık çağrısına icabet etmemiştir? Neden hâkimlerin çağırmasını istemiştir? Eğer gerçekten bir darbe girişimi var ve kendisi bundan haberdar ise TCK kapsamına giden suçlarda Askeri Ceza Kanunu amire işlem yapmak konusunda yasal yükümlülük getirdiği halde neden yerine getirmemiştir? Bu noktada bugünkü haksız sıkıntılarımızın nedeninin Özkök olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü Hilmi Özkök ve benzer düşüncedeki herkese tekrar ifade ediyoruz ki iddianamede yer alan delilleri hayatımızda ilk defa mahkemede gördük. İddia edilen suçları işlemedik ve darbe girişimi ile ilgili herhangi bir faaliyete katılmadık. Bir darbe girişimini hiç duymadık. Bu halde iken, hükmen tutuklu durumda isek bunun sorumluluğunun Özkök’e ait olduğunu anlamış bulunuyoruz.
Cesareti yoksa sussun
Biz askerliğin erdemleri arasında mert ve doğru sözlü olmayı öğrendik. Hilmi Özkök gerçeği, açık olarak söylemeli, bu konuda yapılan sayısız spekülasyona son vermelidir. Sadece gerçeğe ihtiyaç vardır. Kime dokunuyorsa bu gerçekle yüzleşilmelidir. Aksi takdirde ne kamu vicdanı tatmin olur ne de bizim onlara yüklediğimiz vicdani sorumluluktan kaçmaları mümkündür. Herkes gerçeğin sonucuna katlanmalıdır. Eğer bu cesarete sahip değil ise susmalarını tavsiye ediyoruz. O zaman da tarihte kasaptaki ete soğan doğrayamayan adam olarak kalacaktır.”
‘Sorgulamaz’
Özkök, Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila’ya verdiği demeçte, “Çok büyük üzüntü içindeyim. Hepsi birlikte yıllarca görev yaptığım silah arkadaşlarım. Ben rütbelere göre daha kademeli, daha yaygın bir dağılım olabilir diye düşünüyordum, hepsinin aynı aralığa, 15-20 yıl ceza aralığına sokulduğu anlaşılıyor. Emri aldığında onun kanuna uygun olup olmadığını sorgulamaz, sorgulamaya vakti de olmaz, emri yerine getirir. Böyle yetiştirilmiştir. Şimdi bu olayda da yüzbaşı var, binbaşı var, yarbay var, albay var, şimdi tuğgeneral olsa bile o tarihte bu alt rütbelerde subaylar var. Bunların sorumluluğu ile emir verenlerinki aynı düşünülmemeli” demişti