Güncelleme Tarihi:
Polis tarafından düzenlenen tutanağa göre, 20 Şubat’ta saat 22.50’de Fatih Polis Mehmet Merkezi’nin bulunduğu Park ve Mercan sokak girişinde
sloganlar ve iki kez, ateşli kıvılcım çıkardığı görülen madde atıldı. Ardından polis biber gazıyla müdahale etti. Şüpheli Y.H. ve üç polis, saldırganların yakalanması için zırhlı araca binerek, harekete geçti. Y.H., 21 Şubat’ta Emniyet’te alınan ifadesinde, Şehit Hasan Uzun Sokak’ta yaya takibine başadıklarını vrugulayarak, “Uzun montlu şahıs bana bir cisim attı. Cisim benim sağ arka tarafıma düşerek patladı. Havaya doğru bir el daha ateş ettim. Patlamanın etkisiyle sendeledim, düşecek gibi oldum. Şahıslarla aramda 30 metre mesafe vardı. Önde giden şahsın yere düştüğü ve elindeki silahı yere düşürdüğünü gördüm. Arkasından giden şahıslardan biri silahı aldı ve kaçtı” dedi. Y.H., 23 Mart’ta savcılıkta alınan ifadesinde, ise üzerlerine ses bombasının atıldığını, patlamanın etkisiyle sendelediğini, sol elindeki silahın ateş aldığını savundu.
Ne var ki tanık Hamza Karaçam, polislerin tutanakları ve ifadelerini yalanladı. Karaçam, evinin önünde sigara içtiği sırada Yılmaz Öztürk’ün otobüs duraklarının olduğu meydana doğru sakin bir şekilde yürüdüğünü belirterek, “Bir telaşesi yoktu. 15-20 metre ilerlemişti ki polisler farklı yönden benim evimin önüne geldi. Birinin elinde gaz fişeği atmakta kullanıldığını düşündüğüm tüfek vardı. İkisinin elinde ise beylik tabancası bulunuyordu. Arada 15 metre mesafe varken polislerden tabancası ile iki el ateş etti ve yanındaki polislere ‘Vurdum abi’ dedi” diye konuştu.
Cinayetten sonra deliller arasında, yasadışı DHKP/C’nin yayın organı olduğu iddia edilen Yürüyüş dergisinin bulunduğu iddia edilmişti. Karaçam, ifadesinde, bu derginin polisler tarafından çöpten çıkarılıp poşete konduğunu ifade etti. Dergi üzerinden parmak izi çıkmadı.
Yapılan incelemede, polis merkezinin duvarlarında herhangi bir hasar veya patlayıcı izi olmadığı görüldü. Yalnızca sokak içerisinde, yol kenarında havaifişek rampası bulundu. Kamera kayıtlarında “sokakta beyaz renkli ayakkabılı bir şahsın koşarak ilerlemeye başladığı” görüldü. Ancak Öztürk’ün ayakkabılarının beyaz olmadığı belirlendi. Öztürk’ün elinde barut artığına rastlanmadı; GBT ve suç kaydı çıkmadı.
İddianamede, Öztürk’te silah ve patlayıcının olmadığı, vurulduğu noktanın polis merkezine yaklaşık 600 metre uzaklıkta bulunduğu kaydedildi. Şüpheli Y.H.’nin “Ateş etmeden önce üzerimize el yapımı bompa atıldı” demesine karşın bu yönde bir bulgu olmadığı belirtildi. Bu nedenle, Y.H.’nin silah kullanma koşulları oluşmadığı halde “Evine doğru yaya olarak gitmekte olan Öztürk’e polis merkezine saldırı gerçekleştirip kaçan şahsılardan biri olduğunu düşünerek, uyarıda bulunmadan, onu yakalamak amacıyla etkili ateş mesafesinden ateş ettiği” belirtildi.
Öztürk Ailesi’nin avukatı Cemal Yücel, polis memurunun kasten öldürme suçundan müebbet hapis cezası istemiyle yargılanması ve tutuklu halde yargılanması gerektiğini belirtti. Yücel, “Bu polis çöpten aldığı dergiyi Yılmaz’ın yanına koyarak, suç üretmek istiyor. Deliller karartma tehlikesi vardır. Bu nedenle tutuklanmalıdır” dedi.