Dünyanın en büyük medya hapishanesi
Güncelleme Tarihi:
El Cezire televizyonunun internet sitesinde Türkiye’de medyaya yönelik baskılarla ilgili bir kapsamlı analiz yayımlandı. “Türkiye: Dünyanın en büyük medya hapishanesi” başlıklı yazıda, gazetecilerin haklarını savunan uluslararası örgütlerin Türkiye’ye yönelik eleştirilerine yer verildi.
Geçmişte Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen Bilgi Yayınevi kurucusu yazar Ragıp Zarakolu, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Aslı Tunç ve “Ötekilerin Postası”yla alternatif medyanın önemli isimlerinden biri haline gelen Emrah Uçar’la söyleşilere yer verildi.
Zarakolu’nun geçtiğimiz yıl altı ay hapiste kaldığı ve suçlu bulunduğu takdirde 15 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalabileceği hatırlatılan haberde, ünlü yazarın, “Fiziksel bir işkence yoktu ama geçerli bir sebep olmadan tutuklanmak, terörist muamelesi görmek işkence gibiydi. Herkes size canavar gibi bakıyor” sözlerine yer verildi.
Zarakolu, “Beni bir başka tehdit çeşidi olarak tutukladılar: Kürt sorununa çözümü tartışmak isteyen entelektüeller. Aynı zamanda Kürtleri Türk entelektüellerden koparmak istiyorlardı. O dönemde bir korku ortamı vardı. Birçok insan tutuklanmayı bekliyordu” dedi.
ÖZGÜRLÜK ALDATICI
Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) son raporu ve Ankara’nın rapora yanıtları da hatırlatılan haberde, Bilgi Üniversitesi’nden Tunç’un, “Türk medyasının özgürlüğü aldatıcı” sözleri vurgulandı.
Tunç, gazetecilik okulunda öğrencilere gerçeğin peşinde koşmalarını öğrettiklerini belirterek, “Ancak kısa süre içinde ödenecek bedelin çok yüksek olduğunu görüyorlar. Öz sansür var. Herkes işten kovulma korkusu yaşıyor. İnsanlar sınırlarını biliyor ve kırmızı çizgilerin ötesine geçmiyor” diye konuştu.
Tunç’ın internetin basın özgürlüğünün son sığınağı olabileceğini belirtirken, El Cezire bu durumun en iyi örneklerinden birinin 28 yaşındaki Uçar’ın geçtiğimiz açlık grevleri sırasında kurulan daha sonra güçlü bir haber kaynağına dönüşen “Ötekilerin Postası” olduğunu belirtti.
Açık Toplum Vakfı’ndan Gökçe Tüylüoğlu ise Türkiye’de basın özgürlüğü alanında atılan adımları, “Mehter Marşı”na benzeterek, “Her gece umudumuzu yitiriyoruz, her sabah aynı umutla yeniden başlıyoruz. Değişim için çalışmaya devam edeceğiz ve ben gerçekten Türkiye’de değişim yönünde bir dinamizm olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.