Güncelleme Tarihi:
Dünyanın aile albümünü hazırlamak için üç yıl önce yola koyulan Alman fotoğrafçı Uwe Ommer, bugüne kadar 800'e yakın ailenin resmini çekmiş. 2000 yılına kadar 200 aileyi daha fotoğraflayacak.
Kaç çocuğu olduğu sorusunu demirci ustası Adama ‘‘Tencerelerimin sayısı kadar’’ diye yanıtlıyor. Adama tencere, kazan, çaydanlık yapıyor, ev işlerini ise üç karısı yürütüyor. Fildişi Sahilleri'nde yaşayan aile, Alman fotoğrafçı Uwe Ommer'in 2000 yılına kadar dünyanın her köşesinde fotoğraflayacağı 1000 aileden sadece biri.
Ommer'in ‘‘Dünya Gezegeninin Aile Albümü’’ adını verdiği projesinin amacı, üçüncü bin yılın başında aile kurumunun dünya çapındaki durumunu fotoğraflarla tespit etmek. Projenin üzerinde üç yıldır çalışan Ommer, bugüne kadar 18 Avrupa, 40 Afrika ve 28 Amerika ülkesini gezmiş.
2000 yılının arefesinde özellikle gelişmiş toplumlarda hızla artan boşanmalara bakınca Uwe Ommer'in projesi biraz tuhaf kaçıyor. ‘‘Aile kurumunun geleceği var mı?’’ sorusuna Ommer'in yanıtı kısa ve öz: ‘‘Daha yeni evlendim!’’
Asıl mesleği reklam fotoğrafçılığı olan Ommer, çok sık seyahat ettiğini, ancak ünlü ve güzel modellerle yaptığı çekimleri tamamladıktan sonra otel odalarında zaman öldürmekten zamanla sıkıldığını anlatıyor. Böylesine çılgın bir projeninin nasıl oluştuğunu ise şöyle anlatıyor: ‘‘Bir kaç yıl önce Paris'te bir Çin lokantasında tek başıma yemek yiyordum. Yan masalardan birinde ikişer çocuklu iki aile ilişti gözüme. Biri Avrupalı, diğeri Asyalı'ydı. Davranışlarının birbirinden ne kadar farklı olduğu dikkatimi çekti, gerek kendi aralarında, gerekse çocuklarına karşı. O anda aile fotoğrafları çekme fikri oluştu kafamda. Bir hafta içinde tüm hazırlıklarımı tamamladım, sponsorlar ve benimle birlikte çalışacak insanlar buldum ve yola koyuldum.’’
Fotoğraflarını çekecek aile ararken, aynı evde yaşayan insanlardan oluşmasına dikkat ettiğini söyleyen Ommer, aile kavramının özellikle Afrika ülkelerinde Avrupa'dakinden çok farklı olduğunu anlatıyor: ‘‘Bir Afrikalı'ya 'kaç çocuğun var?' diye sorduğunuzda örneğin beş diyor, sonra eve gidince yedi çocuk çıkıyor ortaya. Sorunca da 'evet onlar ağabeyimin çocukları' diyor. Çünkü onlar için böyle bir ayrım yok. Akrabaların tümü aileden sayılıyor.’’
Ommer gelişmiş toplumlarda boşanma oranlarının giderek artmasına ve ailelerin bölünmesine karşın, kurumun geleceğinden umutlu. Özellikle Avrupa'da gençlerin artık eskiye oranla aileleriyle yaşadıkları evden çok daha geç taşındıklarını gözlemlediğini anlatan Ommer, bu projesi sayesinde ilginç sonuçlara ulaştığını söylüyor. Amerikalı ailelerin aile kurumuna büyük önem verdiklerini, eşleriyle boşanmaları durumunda bile yine aynı inançla yeni bir aile kurduklarını tespit ettiğini anlatıyor.
Fotoğrafladığı yaklaşık 800 aileden büyük çoğunluğunun, projeye büyük saygı duyduğunu ve görüştüğü diğer ailelerle 2000 yılında biraraya gelmeyi ve dev bir aile fotoğrafı çektirmeyi önerdiklerini söylüyor. Fildişi Sahilleri'nden bir adam, 2000 yılında 1000 aileyi Abidjan stadında biraraya getirmeyi önermiş. Her ne kadar ütopik olsa da, değişik din, ırk ve kültürlerden olan insanların birbirlerini tanımaya ne kadar meraklı olduklarını, hatta yaz tatillerinde çocuklarını değiş-tokuş etmeyi bile önerdiklerini anlatıyor Ommer. Aralık ayında evlenen Uwe Ommer, aile kurumunun geleceğinin sağlam olduğuna inanıyor.
İlginç olaylar
Namibya'da Himbalar kabilesinden bir ailenin fotoğrafını çekerken yaşadıklarını şöyle anlatıyor Uwe Ommer: ‘‘Himbalar uygarlığın her türlüsünü reddediyor ve çok geleneksel bir yaşantıları. Örneğin, yaptığım bir gevezelik yüzünden kabilenin şefi benimle bir daha konuşmadı. Çünkü ben ona hiç hayvanımın olmadığı, hatta bir tavuğumun bile olmadığını söyledim. Himbalar'da sosyal statü sahip olunan hayvan sayısıyla belirleniyor. Eğer hayvan sahibi değilseniz onların gözünde hiçbir değeriniz yok. Arabanızın olması birşey ifade etmiyor onlara. Mısır'da da fotoğrafını çekmek istediğim bir Berberi ailesinin lideri, karısının da resimde bulunması gerektiğini söylediğimde gösterdiği tepkiye çok şaşırdım. Çok iyi İngilizce konuşan adam için böyle birşey düşünülemezdi bile, çok sert tepki gösterdi.’’
En çok etkileyen fotoğraf
Uwe Ommer, en çok etkilendiği ve unutamadığı olayı Gine'de yaşamış. Yalnız yaşayan ve bir restoran işleten Sylvie, aynı zamanda köyün ebesiymiş. Çocuğu olmadığı için kocasının terk ettiği kadın çok üzülünce, erkek kardeşi çocuklarından ikisini ona vermiş. Çocuklar şimdi Sylvie'yi anne biliyormuş. Bir başka yerde ise akşam fotoğraf çekmek üzere randevulaştıkları eve ertesi sabah gittiklerinde bir cenazeyle karşılaşmışlar. Erkek kardeşlerden biri gece bir cinayet kurban gitmiş evin ortasında cenaze duruyormuş. Ancak aile buna karşın illa fotoğraf çektirmek istemiş. Fotoğrafın onlar için kardeşlerini hatırlamalarını sağlayacağını söyleyerek fotoğraf çektirmişler.
BULGARİSTAN
Dimitri ve Slavka, hala ilk günkü gibi aşık olduklarını söylüyorlar. Sarmaş dolaş ve sevgi dolu birbirlerine sarılan çift evleneli 48 yıl olmuş.
Ülkede ortalama yaşam süresi: 71.2. Kadın başına çocuk sayısı: 1.5. çocuk ölümleri: 1000 çocukta 16.
FİLDİŞİ SAHİLLERİ
Polis memuru Robert sokakta devriye gezerken, fotoğrafçı Uwe Ommer'i keşfetmiş ve ailesiyle fotoğraflarını çekmesini istemiş. Robert, ikinci eşi ve çocukları en güzel giysileriyle kamera karşısına geçmişler. Ülkede ortalama yaşam süresi: 51.8. Kadın başına çocuk sayısı: 6.8. çocuk ölümleri: 1000 çocukta 90.
FİLDİŞİ SAHİLLERİ
Demirci ustası Adama, kaç çocuğu olduğu sorusuna ‘‘Tencerelerimin sayısı kadar’’
diye yanıt veriyor. Adama'nın üç karısı ve sayısını bilmediği ‘‘tencereleri’’ var. Tencere, kazan, çaydanlık yapan Adama'nın üç karısı ev işleriyle uğraşıyor.
GİNE
Sylvie'nin çocukları olmuyor. Kocası da onu çocuğu olmadığı için terk etmiş. Sylvie'nin durumuna üzülen ağabeyi, ona kendi çocuklarından ikisini vermiş. Sylvie'nin şimdi yüzü gülüyor, çocuklar ona ‘‘anne’’ diyor.
Ülkede ortalama yaşam süresi: 45.5. Kadın başına çocuk sayısı: 6.5. çocuk ölümleri: 1000 çocukta 130.