Güncelleme Tarihi:
Göcek'in en güzel koylarından biri İnceburun... Bu güzel sahil geçen ay bir grup tarafından beach club yapılmak için tahrip edildi. Grup koya kazıklar çakıp, beton dökerek ciddi zararlar verdi. Üstelik sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu saatlerde... Olay doğa severler tarafından şikayetler edilince de 20 kişiye sokağa çıkma kısıtlamasını ihlalden toplam 63 bin lira ceza kesildi. Daha sonra ise Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Fethiye Orman İşletme Müdürlüğü'nce inceleme başlatıldı. İncelemelerin ardından kaçak inşaat için cezai işlem yapılacağı da bildirildi. Konuyla ilgili süreç hala devam ediyor.
Olay sonrası koya sık sık gidip gözlem yapan Göcek muhtarı Fahri Ugan’a son gelişmeleri ve insanların tepkilerini sordum. Göcek Halk Meclisi’nde sürekli değerlendirmeler yapıp çalışmalar yürüttüklerini, özellikle çevre gönüllüsü grup ve derneklerle konuyu yakında takip ettiklerini söyleyen Ugan, yaşadıkları bölgede söz konusu durumun bir ilk olduğunu, koyun bakir şekilde kalmasını isteklerini söylüyor.
“İnceburun yolu olmayan halka açık bir koydur. Bizler oraya yürüyerek ya da teknelerle inerdik. Bölgede denize girdiğimiz en güzel alanlardan biri burası… Bu son olayda kepçeyle bir yol yapıldı ve kazıklar dikildi. Daha sonra çevredekilerin de şikayetleri üzerine, bu kazıklar söküldü ve para cezaları kesildi. Şu an olay mahkemelik. Gerekli belgeler ve izinler alınmayıp koya girip bu zararı verdiler. Yalnız koyun kişilere verildiği de söyleniyor, tabii net bir şey yok"
Ayrıca İnceburun Koyu'nda çevreciler ve denizciler, kaçak yapılaşmaya izin vermeyeceklerini belirterek, protesto gösterisinde bulunmaya da devam ediyor. En son İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Üyesi Ali Salgıncı, DHA'ya yaptığı açıklamada "Tekneyle gelenler yeşili, doğayı, tarihi, bakir koyları ve tertemiz denizi görüyor. Dalaman Havalimanı'na uçakla inenler, karayolu ile yarım saatte Göcek'e gelip, tekneyle denize açılıp istedikleri cennet koylarda yüzebiliyorlar. İinceburun, Binlik, Bedri Rahmi, Sıralıbük ve Batıkhamamı koyları ile Kapıdağ Yarımadası'na sahip olan Göcek'te asla ve asla kaçak yapılaşmaya izin vermeyeceğiz. Cennetimizi kimse cehenneme çeviremeyecek" ifadelerinde bulundu.
Aslında resme daha geniş bakarsak son 20 yılda bu tip plaj işletmelerinin nam-ı diğer beach club’ların ciddi şekilde hayatımızda yer aldığını söylemek mümkün. Kimisi izin verilip gerekli prosedürleri yerine getirerek açılsalar da vatandaşla deniz arasına duvar örüldüğü de sıklıkla görülüyor.
Örneğin, 2017’de Çeşme’de çevresinde 8 site bulunan Gücücek Koyu'nda bin 975 metrelik alanı kiralayıp 'beach club' yapan şirketin, sahil kıyısını ördüğü taş duvarlar ve duvarların üzerine yaptığı hasır paravanlarla kapatması, sezon başından sonuna kadar çevre sakinlerinin tepkisini çekmişti. 8 sitede bulunan 416 konut sahibi, yaz aylarında kullandığı sahilin beach club olarak kiraya verilmesi ve sahil kesiminde denize girebilecekleri çok az miktarda bir alanın kalması üzerine, gerekli kurumlara itirazlarını iletmişlerdi. Daha sonra Çeşme Belediyesi işletmeyi iki kez mühürleyip, yıkım kararı vermişti.
Aynı şekilde 2019’da da Aydın'ın Didim ilçesi Fevzi Paşa Mahallesinde bulunan ruhsatsız ve kaçak beach clup’lar Didim Belediyesi ekiplerince yıkılmıştı. Aslında her yıl buna benzer haberler basında yer alıyor. Ancak faaliyetlerine devam ederek vatandaşların denize erişimini zorlaştıran işletmeler çoğunlukta.
Yalnız tek sorun koy ya da kıyılardaki yapılaşma da değil. Bir de bu işletmecilerinin kapıda ve içeride uyguladıkları fahiş fiyatlar da tepki çekiyor. Hatta herkesi almamak amacıyla isim ve üyelik gibi dayatmalarda da bulunuyorlar. İnsanlar 5 yıldızlı otellerin ve beach’lerin kıyıları kapatması sonucu üç tarafı denizle çevrili Türkiye'de sadece birkaç halk plajında denize girmeye itiliyor.
PEKİ ÖZEL İŞLETMELERİN KIYILARI VE PLAJLARI VATANDAŞA KAPAMA HAKKI BULUNUYOR MU?
Kıyı kanunu hakkında bilgi sahibi olan Avukat Mustafa Güneş ve Bilal Çelik hurriyet.com.tr’ye önemli bilgiler verdi.
'Deniz kıyıları devletindir, herkes eşit bir şekilde bu kıyıları kullanır' diyen bir yasamız varken, nasıl oluyor da turizm işletmeleri en güzel yerleri alabiliyor ya da bu tip kaçak yapı girişimleri ortaya çıkıyor? Kanunda bir boşluk mu var?
Mustafa Güneş: Hiçbir boşluk yok. Plajların ya da koyların işletme hakkını beach club gibi özel şirketler iki tür yöntemle almaktadırlar. Birincisi, kıyılar genel olarak 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5'inci maddesi uyarınca "Devletin hüküm ve tasarrufu altında" sayıldığından buraların kiralanması söz konusu olamayacağı için ‘ecri misil’ ya da ‘işgaliye’ adı altında kira benzeri bedeller alınarak, özel şirketlere buraların işletme hakkı verilmesi şeklinde oluyor.
İkincisi ise ihale açarak kıyı çizgisine 50 metre mesafeye kadar alanlarda günübirlik tesis işletme hakkı verilmesi şeklinde olmakta. Ancak Kıyı Kanunu aynı zamanda kıyıların herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğunu düzenlemekte… Bunun istisnası askeri bölgelerdir. Bunun dışında vatandaşın kıyılardan serbestçe yararlanmasını önlemeyecek şekilde imar uygulaması da yapılabilir. Sahil şeridine yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine (yani karanın bittiği yer değil, denizin doğal uzantısı sayılan taşlık, sazlık ve kumluk alanlara) en fazla 50 metre mesafede yapılabilir. Yine yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreatif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir.
Bilal Çelik: Soruda da dediğiniz gibi zaten kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir. Yürürlükte olan bir kıyı kanunumuz ve bunun uygulanması için yönetmelik bulunuyor. Kanunda boşluk bulunmamakla birlikte uygulama ve denetim noktasında maalesef aksaklıklar meydana gelebiliyor.
Peki işletmelerin koy, kıyı ya da plajları vatandaşa kapama hakkı bulunuyor mu? Bazı beach club’lar kıyıyı komple kapatıyor. İnsanlar denize girerken engellerle karşılaşıyor. Para vermeye zorlanıyor. Kıyı çevresinde zorluk çıkarıyorlar ve bu nedenle denize erişilemiyor. Bu konuda vatandaşların ne gibi hakları bulunuyor?
Mustafa Güneş: Beach club gibi özel işletmeler kıyıları vatandaşa kapatamazlar. Sadece kendilerine yasal olarak işletme hakkı verilen tesislere girişi ücret veya başka koşullara bağlayabilirler. Ama denizin kendisine erişimi hiçbir surette engelleyemezler. Bu husus Kanunun 6'ncı maddesinde açıkça dile getirilmiş ve kıyıların herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık yerler olduğu, buralarda hiçbir yapı yapılamayacağı, duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamayacağı açıkça belirtilmiştir. Bu kısıtlara uyulması halinde vatandaşın kıyılara serbestçe erişimi etkilenmeyeceği için sorun da çıkmayacaktır. Vatandaşlar, kanundan doğan denize erişim ve kıyıları serbestçe kullanma haklarına ve anayasal seyahat hürriyetine dayanarak bu alanlara serbestçe girebilirler. Kendileri engellendiği taktirde idari para cezası kesilmek üzere valilik veya kaymakamlığa başvurabilir.
Bilal Çelik: 3621 Sayılı Kıyı Kanunu’nda meydana getirilen düzenlemelere göre bu tür işletmeler kıyı kenar şeridine bahsettiğimiz gibi en az 50 metre mesafede bulunması gerekiyor. 50 metrenin de kamuya açık bir alan olması gerekmekte. Haliyle denize girmek, güneşlenmek için giden kişilerden kuruluşun adı veya türü her ne olursa olsun vatandaşlardan ücret talep etmesi hukuka uygun olmayacaktır. Denizi ve sahilde yer alan kumsalı kullanmak suretiyle o alanlarda olan kişileri dışarı çıkarmaları da herhangi bir hukuki zeminde yer almamaktadır. Kişilerin taraflarına yönelik bir zorluk çıkarmaları halinde polis ekiplerini çağırarak Kıyı Kanunu'nu dayanak gösterebilir ve bu kişilerle ilgili işlem yapılmasını talep edebilirler.
Beach club gibi özel işletmelerin fiyatlamaları da bir denetime tabii mi?
Mustafa Güneş: Kıyılardaki işletmelerin fiyatlarıyla ilgili olarak özel bir düzenleme bulunmuyor. Ancak Ticaret Bakanlığı ve taşra teşkilatı ile Belediyeler fahiş fiyat denetimi yapabilirler. Fahiş fiyatlar uygulandığını düşündükleri durumlarda, vatandaşların bu resmi kurumlara şahsen veya bir dilekçe ile başvurması mümkündür. Ticaret Bakanlığının bu hususta web sitesinden de başvuru yapılabilir.
Bazı beach club’lar insanların yüzmesi için iskele yapabiliyorlar. Bunun hukuki karşılığı nedir?
Bilal Çelik: Kıyı kanunun uygulanmasına yönelik yönetmeliğe göre kıyıda onaylı uygulama imar planlarına göre ve çevre kirliliğinin önlenmesine ilişkin tüm önlemler alınmak şartıyla yapı ve tesisler yapılabilir. Kıyı mevzuatı, imar planı yapılmasına gerek duyulmayan denize girme, güneşlenme, amatör su sporları gibi faaliyetleri gerçekleştirmek amacıyla sabit olmayan duş, soyunma kabini, büfe, tuvalet, gölgelik ve ahşap iskele ile koruma amaçlı imar planı yapılması koşuluyla iskele yapılabilir. Kıyı Yönetmeliği madde 28 gereğince de bütünleşik kıyı alanları planlarında planlama alanı sınırı; kıyı ve coğrafi, ekonomik ve ulaşım bakımından etkileşimde olduğu çevre, kullanım ve faaliyetler esas alınarak, gerektiğinde ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca belirlenir.
KOY VE KIYILAR İÇİN TEK SORUN YAPILAŞMA DEĞİL!
Konu hakkında Ege ve Akdeniz’de hem kıyı ve koylarda hem de deniz ekosisteminin korunması için çalışmalar yürüten Akdeniz Koruma Derneği’nin Kurucu Üyelerinden Zafer Ali Kızılkaya'ya kıyı ya da koylardaki yapılaşmaların deniz ekosistemine olan zararlarını sorduğumda, ortaya çıkan sonuç özellikle İnceburun Koyu için oldukça korkutucu...
Türkiye’nin 8 bin 500 kilometre kıyı uzunluğuna sahip olduğunu ve bu kadar geniş bir alanda kamu kurumlarının devamlı denetim yapması için çok ciddi insan kaynağı ve bütçe gerektirdiğini söyleyen Kızılkaya, özellikle bu tip yapılaşma ve girişimlerin son 30-35 yıldır çok yüksek olduğunu ve denetimlerin yeterli olmadığının altını çiziyor.
“Özellikle en son gündeme gelen İnceburun Koyu’nda yapılaşmanın durdurulması süreci buna örnektir. Göceklilerin ihbarı ve müdahalesi ile Çevre ve Şehircilik İlçe Müdürlüğü ve kolluk güçlerinin müdahalesi ve ceza uygulanması sağlandı. Denetim yapmak, kamu kurumlarının sorumluluğunda olmakla birlikte yasa dışı her türlü faaliyeti bildirmek de vatandaş olarak hepimizin anayasal sorumluluğu.”
İnceburun Koyu’nun ve çevresinin dışında Türkiye'deki birçok kıyının nesli tehdit altındaki Akdeniz fokunun yaşam alanı olduğunu da söyleyen Kızılkaya, aynı zamanda dünyada ormanlardan beş kat daha fazla oksijen üreterek aslında temiz koylarda yüzebilmeyi sağlayan deniz çayırlarının (Posidonia oceanica) yaşam alanı olduğunu vurguluyor. Özellikle en son İnceburun Koyu'nun tahrip edilmesinin deniz ekosistemine olan zararını şöyle açıklıyor:
“Bu koy nesli tehdit altındaki orfoz (Epinephelus marginatus) ve 1500 kadar türün de yaşama alanı. Bu gerekçelerle de bu koy çevresi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın belirlediği Koruma Kullanma Esasları’na göre İnceburun Koyu ve çevresinde dalış ve demirleme yasa dışı. İnceburun ve benzer özelliklerdeki koyları yapılaşmaya açmak, küresel öneme sahip türlere verdiği zararlardan dolayı küresel suç olarak da tanımlanmalı.”
PEKİ VATANDAŞ OLARAK, YAPILAŞMALARIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN NASIL BİR YOL İZLEMELİ?
Anayasa ve Türk Ceza Kanunu, vatandaş olarak hepimizin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını güvence altına alıyor. Bu hakkı kullanmanın birkaç yolu bulunuyor. Nedir bunlar:
1- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın il/ilçe müdürlükleri başta olmak üzere ilgili kamu kurumlarına resmi yazı ile veya BİMER üzerinden Bakanlıklarına itirazın iletilmesi mümkün.
2- Koy ve kıyılardaki yapılaşmanın talep kaynaklı olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Bu nedenle kıyı ve koyların nasıl kullanıldığının, otel ve ev tercihlerinin gözden geçirilmesi de önem taşıyor.