Oluşturulma Tarihi: Haziran 16, 2004 00:00
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı (TEMA), erozyonun şiddetlenerek devam etmesi ve etkili tedbirler alınmaması halinde Türkiye'nin büyük bölümünün 2040 yılında çöl olacağını bildirdi.TEMA Vakfı tarafından, “17 Haziran Dünya Çölleşme İle Mücadele Günü” nedeniyle yapılan yazılı açıklamada, küresel bir sorun olan çölleşmenin, iklim değişiklikleri ve insan faaliyetlerinden kaynaklandığı vurgulandı. “Normal bir tarım toprağında yüzde 25 hava, yüzde 25 su, yüzde 50 katı madde (yüzde 45 mineral, yüzde 5 organik) olması gerekirken, Anadolu'da binlerce yıldır yapılan tarım nedeniyle toprağın büyük bölümünün organik maddece çok zayıf duruma gelerek üretkenliğinin düştüğü ve çöl tanımı içine girdiği” belirtilen açıklamada, şöyle denildi:“Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin 2000 yılı bitiminde açıkladığı rapor, ülkemizin yer aldığı Akdeniz ve Ortadoğu bölgesinde kuraklık artışı ve tarımsal verimde düşüş öngörmekte, küresel ısınmanın zararlı etkilerini en önce ve en şiddetli biçimde yaşayabileceğimize dikkat çekmektedir. Çölleşmeyle Savaş Eylem Planı verilerine göre düzenlenen Dünya Çölleşme Haritası'nda, Anadolu, çölleşme tehlikesi derecesi yüksek ve çok yüksek sınıfa sokulmaktadır. Anadolu'nun birçok bölgesindeki yıllık yağış miktarının yarıçöl iklimi değerlerine çok yakın olması, toprak erozyonunun olanca hızıyla sürüp gitmesi, bitki örtüsü tahribinin yüksek derecede bulunması, çölleşme tehdidinin ne kadar ciddi olduğunu göstermektedir.NASA'nın yaptığı bir araştırmaya göre, erozyonun şiddetlenerek devam etmesi ve etkili tedbirler alınmaması halinde, Türkiye'nin büyük bir bölümü 2040 yılında çöl olacaktır. Açlık, susuzluk, işsizlik ve iç göç, toprakları çölleşen bir ülkenin temel sorunlarıdır. DİE'nin 1998 Türkiye İstatistik Yıllığı verilerine göre, 1985-1990 yılları arasında yaklaşık 5.5 milyon kişi çeşitli nedenlerle göç etmiştir. Kırsaldan kente göç, beraberinde tarımsal üretimde azalma ve kentlerde yoğun işsizliği getirmektedir. Bunun sonucunda ülke genelinde işsizlik şiddetlenmekte, gelir dağılımındaki adaletsizlik artmakta, çarpık kentleşme, çevre kirliliği, doğal kaynakların aşırı kullanımı ve tahribi gündeme gelmektedir.İnsanı mutlu, ekonomisi güçlü, geleceğe umutla bakan bir Türkiye için birinci şart, üretken topraklardır. Bunu sağlamak için öncelikle TEMA'nın hazırlanmasına öncülük ettiği Çerçeve Toprak Yasası çıkarılmalı, BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi çerçevesinde ülkemizin ulusal eylem programı bir an önce hayata geçirilmelidir.”YILLIK GELİR KAYBI 42 MİLYAR DOLARTEMA Vakfı'nın açıklamasında, dünya yüzeyinde her yıl 6 milyon hektar alanın çölleştiği, yaklaşık 750-800 milyon kişinin de çöl ve benzeri nedenlerle açlık sınırında yaşadığına dikkat çekildi. Açıklamada, BM Çevre Programı (UNEP) verileri uyarınca, küresel düzeyde çölleşmeden doğrudan etkilenen bölgelerde yıllık gelir kaybı 42 milyar dolar iken, çölleşmeyle mücadelenin yıllık bedelinin ise sadece 4.2 milyar dolar olduğu kaydedildi."TÜRKİYE SANILDIĞI GİBİ SU ZENGİNİ DEĞİL”Bu arada, içme ve atıksu hizmetleri alanında dünyanın en büyük şirketleri arasında yer alan Thames Water'ın Türkiye Direktörü Evren Köprülü de, “17 Haziran Dünya Çölleşme İle Mücadele Günü” dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, günümüzün en büyük çevresel tehdidinin küresel ısınma, doğal afetler ve su kıtlığı olduğunu bildirdi. Dünya nüfusunun yüzde 40'ının su sıkıntısı içinde olduğuna işaret eden Köprülü, açıklamasında şöyle dedi:“Türkiye de, sanıldığı gibi problemlerden uzak, su zengini bir ülke değildir. Yeraltı su kaynaklarımız hızla azalmakta, yerüstü su kaynaklarımız da beslenememekte ve hızla kirlenmektedir. Bu konuda kamu ve özel sektör işbirliği yapmalı, sivil toplum kuruluşlarının da desteğini alarak hızla ulusal bir strateji geliştirilmelidir.”
button