Güncelleme Tarihi:
Heinrich Böll Stiftung Türkiye Temsilciliği'nin Beyoğlu'ndaki Cezayir Toplantı Salonu'nda düzenlediği "Nükleer Enerji Masalı" başlıklı panelde konuşan Harms, Ukrayna'daki Çernobil felaketinin ardından Japonya'nın halkına böyle bir olayın yaşanmayacağına dair söz verdiğini, ancak bu sözünü tutamadığını ifade etti.
Türkiye gibi deprem riskinin yüksek olduğu bir ülkede nükleer santral inşa edilmesinin büyük bir hata olacağını belirten Harms, Avrupa'daki birçok ülkenin Fukuşima nükleer santraldeki felaket sonrasında nükleer planlarından vazgeçmeye başladığını belirterek, "Tüm dünyada yenilenebilir enerjiye yatırım artıyor. Türkiye'nin nükleer santral kararını anlamak çok zor" dedi.
Türkiye'de fazla tartışılmasa da nükleer santrellere yönelik terör saldırısı olasılığının Avrupa'da en fazla tartışılan konu olduğunu kaydeden Harms, nükleer yakıtın taşınmasının da başlı başına bir tehlike olduğuna dikkat çekti.
Enerji üzerine çalışmalarıyla tanınan gazeteci ve aktivist Özgür Gürbüz de, Türkiye'nin rüzgar, güneş ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji konusunda büyük potansiyale sahip olduğunu ve nükleer santrallere ihtiyaç olmadığını vurguladı.
'HİÇBİR ANALİZ YAPILMADI'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Fukuşima'daki kazanın ardından nükleer kazayı tüp gaz patlamasına benzettiğini hatırlatan Gürbüz, bin tüpün patlamasının bile bir nükleer kazayla eşdeğer olamayacağını ifade etti.
Akkuyu'da yapılması planlanan santrale tek teklifi Rusların verdiğini, çünkü Türkiye'nin nükleerle ilgili hazırladığı yasanın çok yetersiz olduğunu kaydeden Gürbüz, yasada nükleer atıklar ve güvenlik konularının belirsiz olduğunu söyledi.
Gürbüz, depreme dayanıklı santral yapma konusunda hiçbir deneyime sahip olmayan Rusların Akkuyu'da Ecemiş Fay Hattı'na yakın bir nükleer santral yapmasının büyük bir tehlike yaratacağını belirterek, "Ne fay hattıyla, ne de çevreyle ilgili bir analiz yapıldı" dedi.
Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın daha Fukuşima'daki kazanın etkileri anlaşılmadan "Merak etmeyin, biz en iyisini yapacağız" dediğini hatırlatan Gürbüz, "25 yıl önce Çernobil felaketinde ne yaşandıysa bugün de o yaşanıyor. O dönemde de bize radyasyonlu çayları içirdiler" diye konuştu.