Güncelleme Tarihi:
Salı günü başlayacak Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası yıllık toplantılarında da yeni küresel ekonomik sistemin haritası çizilecek.
Bu yeni harita, Türkiye açısından büyük önem taşıyor. Zira artık ABD'nin tek başına dünya ekonomisinin lokomotifi olamayacağı net bir şekilde ortaya çıktı.
Şimdi tartışılan ABD'nin yarattığı boşluğu hangi gelişmekte olan ülkelerin dolduracağı.
Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick de daha ilk basın toplantısında bu durumu kabullenerek, "Krizin miraslarından birisi de değişen ekonomik güç ilişkilerin tanınması olacak" diye konuştu.
DÃœNYA DOÄžU'YA KAYIYOR
Buradaki finans patronlarının üzerinde hemfikir oldukları bir diğer konu da Çin ve Hindistan'ın yeni küresel sistemde rollerin artacağı.
Ancak bu iki ülkenin kişi başı gelirleri ve tüketimleri dünya ekonomisinin motorlarını tek başına döndürmeye yeterli değil. Bu nedenle "tek kutuplu" değil "çok kutuplu" bir küresel ekonomik olma olasılığı daha yüksek görülüyor.
Kriz kahini olarak bilinen ekonomi uzmanı Nouriel Roubini de İstanbul'da yaptığı bir konuşmada bu duruma dikkat çekti. Roubini, Çin ve Hindistan'ın yanına diğer başka gelişmekte olan ülkelerin de eklemlenmesi gerektiğini ve Türkiye'nin bunlardan biri olabileceğini vurguladı.
IMF de bu durumu teyit eder nitelikte beklentiler yayımladı. Geçen hafta içinde yayımlanan bir raporda, gelişmekte olan ülkelerin 2010 yılında toplam yüzde 5.1 büyümesinin beklendiği, buna karşılık gelişmiş ekonomilerin büyüme oranının sadece yüzde 1.3'te kalacağı belirtildi.
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, ABD motorunun artık eskisi kadar güçlü olmadığını ifade ederek, gelişmekte olan ülkelerin ağırlığının artacağı görüşünü dile getiren uzmanların arasında yer aldı.
Harvard Üniversitesi öğretim üyelerinden Niall Ferguson da dünyanın artık batıdan doğuya kaydığını ve bu kaymanın yalnızca ekonomik değil aynı zamanda jeopolitik olduğunu vurguladı.
TÜRKİYE'NİN ROLÜ ARTACAK
Bu değişim içerisinde elbette ki ağırlığı ve rolü en çok artacak ülkelerden birisi şüphesiz Türkiye olacak.
Zaten Türkiye'nin son ekonomik krizdeki performansı İstanbul'a gelen finans patronlarının övgüsünü alıyor. Türkiye, sadece evsahibi olduğu için değil geldiği ekonomik nokta itibariyle de katılımcıların gözdesi.
Bu güçlü performansını büyük oranda 2001 yılındaki krizin ardından bankacılık sisteminde gerçekleştirdiği reformlara borçlu olan Türkiye, kriz sırasında bankacılık sistemine destek sağlamak zorunda kalmayan tek OECD ülkesi.
IMF, Salı ve Çarşamba günü yapılacak yıllık toplantısında aralarında Türkiye'nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin "kotasını" artıracak.
Kota artırımı, Türkiye'nin IMF'nin alacağı kararlarda oy ağırlığını artıracağı gibi kota oranı nispetinde Fon'dan en az 1-2 milyar dolarlık ilave kredi imkanı bulacak.
Sonuç olarak küresel ekonomik sistemin karar organı olarak üyesi olduÄŸu G20'nin belirlenmesinin ardından Türkiye, küresel ekonomideki payının giderek artmasının bir diÄŸer somut karşılığını da Ä°stanbul'da alacak.        Â