Güncelleme Tarihi:
Diyabet, kandaki şeker düzeyini dengeleyen insülin hormonunun; eksikliği ve/veya yeterince salgılanmasına rağmen, vücutta kullanılamaması sonucu oluşan kronik metabolizma bozukluğudur. Diyabetin sık görülen başlıca klinik belirtileri; çok su içme, çok idrara çıkma, gece sık idrara çıkma, çok yemek yeme, ağırlık artışı veya zayıflama, bulanık görme, bayanlarda vajinal kaşıntı, halsizlik ve yorgunluktur.
Diyabetin Tipleri Diyabetin dört tipi vardır:
1. Tip 1 diyabet
2. Tip 2 diyabet
3. Gebelik diyabeti (Gestasyonel diyabet) 4. Diğer hastalıklara veya durumlara eşlik edebilen özel diyabet şekilleri Hastalar ve sağlık çalışanları arasında genel olarak tip 1 ve tip 2 diyabet tanımlamaları kullanılır. Tip 1 diyabet, genellikle erken yaşlarda başlar, tanıdan itibaren mutlaka insülin kullanılmalıdır. Tip 2 diyabet, genellikle daha ileri yaşlarda (35 yaş ve üzeri) başlar. Ortaya çıkışında sağlıksız yaşam biçimi davranışları ve aile öyküsünün etkili olduğu, beslenme, egzersiz ve anti-hiperglisemik ilaçlarla (oral antidiyabetikler insülin ve GLP-1 analogları) tedavi edilebilen bir hastalıktır. Gebelik diyabeti, gebelerin %2-8’inde görülür. Gebelikte ortaya çıkan diyabet şeklidir. Çoğu kez gebeliğin son 3 ayında ortaya çıkar. Genellikle doğumdan sonra düzelir.
Diyabetin Önemi
Diyabet sık görülen, kontrol altında tutulmazsa erken yaşta ölümlere ve engelliliğe yol açan, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Yaşam boyu izlem ve tedavi gerektirir. Diyabet gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde giderek artmaktadır. Günümüzde küresel boyutta diyabet salgınından bahsedilmektedir. Bunun sebebi şişmanlık (obezite) ve hareketsiz yaşamdır. Ülkemizde de diyabet hızla artmaktadır. Son yapılan çalışmalarda 20 yaş ve üzerindeki her 7-8 kişiden biri diyabetlidir. Diyabet sıklığı yaşlanma ile artmaktadır. Altmış yaş üzerindeki bireylerin yaklaşık olarak üçte biri (%35’i) diyabetlidir.Ülkemizdeki diyabet oranı açlık kan şekeri ve OGTT değerlendirmelerine göre 1998 yılında %7.2 olarak saptanmışken 2010 yılında bu oranın yaklaşık iki kat artarak %13.7’ye yükseldiği belirlenmiştir. Ülkemizde 2011 Yılında yapılan Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Çalışması’nda AKŞ değerlendirmelerine göre ise % 12 bulunmuştur. Nüfus artışı, yaşam süresinin uzaması, kentleşme, yaşam tarzı değişiklikleri (sağlıksız beslenme, fiziksel aktivite azlığı) gibi etkenler diyabetin hızla artmasında rol almaktadır.
DÜNYA DİYABET GÜNÜ TARİHÇESİ
Dünya Sağlık Örgütü(WHO) ile Dünya Diyabet Federasyonu’nun (IDF) tarafından, 1921 yılında insülini bularak diabet hastası milyonlarca hastanın tedavisini mümkün kılan Fredrick Bantig‘in doğum yıl dönümü anısına 14 Kasım tarihini Dünya Diyabet Günü olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da 2007’den itibaren 14 Kasım Günü’nü resmi olarak “Dünya Diyabet Günü” olarak tanımıştır. Diyabetin sebepleri, belirtileri, tedavisi ve neden olabileceği organ tahribatları açısından halkı aydınlatmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenen Dünya Diyabet Günü ülkemizde de Sağlık Bakanlığı öncülüğünde kutlanmaktadır.