Güncelleme Tarihi:
FINANCIAL TIMES: Türkiye’deki referandum Erdoğan’ın partisi üzerine bir oylama
Pazar günkü referandum anayasadaki değişikliklerin oylanması kadar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a duyulan güvenin de ölçülmesi açısından çok önemli. Bu referandum Erdoğan’ın müesses nizama karşı partisi AK Parti’nin kurulduğu 2002 yılından bu yana karşı karşıya kaldığı en güçlü sandık yarışı olacak.
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı uzmanı Henri Barkey, “Bu AK Parti üzerinde bir referandum haline geldi” derken kampanyayı “müesses nizamla Erdoğan arasındaki oyunun” son devresi olarak nitelendirdi.
Türkiye’nin anayasasının yeniden yazılması gerektiği konusunda neredeyse herkes hemfikir. Ancak AK Parti’nin tepeden tırnağa reform girişimleri partinin daha önce gündeme getirdiği başörtüsü yasağının kaldırılması girişimleri nedeniyle tartışmaya yol açtı.
AK Parti’nin orduyla ve yüksek mahkemelerle daha önce yaşadığı çatışmalar, son değişiklik teklifinin neden bu kadar büyük bir tartışmaya neden olduğunu gösteriyor.
Ancak seçmenlerin büyük bir çoğunluğunun değişikliklerin içeriğiyle pek ilgisi yok. Birçok kişinin parti sınırları çerçevesinde bölünmesi bekleniyor. Örneğin bir benzin istasyonunda çalışan Hüseyin, “Bu değişiklikler hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Sanırım evet diyeceğim çünkü geçen seçimlerde AK Parti’ye oy verdim” dedi. MHP destekçisi dükkan sahibi Gökhan ise, “AK Parti’nin daha fazla güçlenmesini istemiyorum. Eğer AK Parti’ye ‘evet’ çıkarsa istediğini yapar. Onları durdurmamız lazım” dedi.
Pazar günü sandıktan “evet” çıkması Erdoğan’ın üçüncü dönem başbakanlık hedeflerine ve hatta 2012’de devlet başkanlığı hedeflerine büyük katkı sağlayacaktır. “Hayır” oyu muhalefeti güçlendirecek ve AK Parti’nin faydalanmak isteyeceği istikrarsız koalisyon hükümetleri korkusunu geri getirecektir.
Ancak Barkey’nin dediği gibi referandum AK Parti’nin seçmenin nabzını tutmasıne ve seçim kampanyasını ona göre belirlemesine izin verecek.
Bu haber Financial Times’da yayımlanan “Turkish referendum a vote on Erdogan’s party” başlıklı haberden derlenmiştir.
GUARDIAN: Türkiye referandumu kuru gürültü olarak göz ardı edilemeyecek kadar önemli
Türkiye’de Pazar günü referanduma sunulacak olan anayasa değişiklikleri teklifi Batılılar için fazlasıyla sıradan görünebilir. Ancak aylar süren ateşli ve toplumu kutuplaştıran kampanyaların ardından, oylama Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ve AK Parti’nin sekiz yıllık iktidarı üzerinde bir halk oylamasına dönüştü. Referandumun sonucunun Türkiye’nin gelecekteki bölgesel ve uluslararası rolü üzerinde büyük etkileri olacak.
Bireysel özgürlüklerin güçlendirilmesi ve askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını öngören değişiklikler büyük tartışma yaratmıyor. Ancak Erdoğan’ın hakimler ve savcıların atanması süreciyle ilgili değişiklik teklifi muhalefeti ayağa kaldırıd.
Muhalifler, değişiklik teklifinin AK Parti’nin Kemal Atatürk tarafından kurulan laik devlete karşı bir darbe hazırlığı olduğunu düşünüyor. Yürütmenin yargı üzerindeki kontrolünü artıracağı gerekçesiyle Erdoğan “Putinist” otoriterlikle suçlanıyor.
Analistler Pazar günü “evet”in zaferiyle sonuçlanırsa bunun Erdoğan ve AK Parti’yi önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimlerde üçüncü bir zafere götürebileceğini belirtiyor. “Hayır” çıkması Türkiye’nin etkileyici ekonomik toparlanmasında dengesizlik yaratıp ordunun içindeki tepkisel hareketleri güçlendirebilir, dini tansiyonu yükseltebilir, ve Kürt sorunundaki çözümsüzlüğü daha ileri taşıyabilir.
Daha da önemlisi dış dünya için “hayır” sonucu ve hükümetin pozisyonunun zayıflaması, Türkiye’nin sorunlu komşularıyla diyalogunda zayıflamaya neden olabilir. Bu açıdan bakıldığında Pazar günkü oylama ülkenin kendi içindeki gürültülü bir tartışmanın çok ötesinde. Sonuç güneydoğu Avrupa’nın genelinde gelecekte yaşanacak gelişmeleri şekillendirebilir ya da dengesizliğe yol açabilir.
Bu yazı The Guardian gazetesi yazarı Simon Tisdall’un “Turkey’s too important to dismiss its referendum as a rowdy squabble” başlıklı yorumundan derlenmiştir.
FOREIGN POLICY: Türkiye’nin anayasa reformu savaşı
Türk siyaseti bugünlerde Pazar günü referanduma sunulacak anayasa reform paketi üzerinde ateşli bir tartışma yaşıyor. Değiştirilmesi gündeme gelen maddelerin geneli düşünüldüğünde, bu referandum iktidardaki AK Parti’nin Türkiye’deki Kemalist kadrolara karşı bugüne kadarki en açık meydan okuması.
Bu son değişim paketinin neden bu kadar büyük fırtınalar kopardığını ve bu kadar güçlü bir siyasi ortam yarattığını anlamak için reform çabalarının Türkiye’deki siyasi sistem için sonuçlarını ve tarihsel bağlamını anlamak gerekiyor.
AK Parti’nin 2002 yılında iktidara gelişi Türk siyasi hayatında yeni bir dönem açtı. Yeni hükümet halkın iradesini siyasi arenaya taşımak için gereken yasal değişiklikleri öncelikle AB üyelik süreci gereği daha sonra ise daha geniş çaplı sosyal taleplere odaklanarak hayata geçirdi. Aynı zamanda bu yeni siyasi kayma eski sistemde çok güçlü pozisyonlarda olan askeri ve hukuki bürokratik elitlerin direnişiyle karşılaştı.
Bugün eski-koruyucu bürokrasiyle AK Parti’nin temsil ettiği siyasi sınıf arasındaki ilişkilerin yeniden şekillendirilmesi için yeni bir anayasaya büyük ihtiyaç var. Her ne kadar söz konusu anayasa paketi ulusal egemenliğin siyasi süreçlerde tam olarak yansımasını sağlamasa da, siyasi denklemi ulusal irade yönünde dengeye getirecek.
Bu yazı SETA Siyasi Çalışmalar Koordinatörü Hatem Ete’nin Foreign Policy için kaleme aldığı “The battle over constutional reform in Turkey” başlıklı makaleden derlenmiştir.
FOREIGN POLICY: Türkiye’nin uzlaşma şansı
Türkiye etkileri çok büyük olacak bir referanduma doğru ilerlerken akıllarda bir soru var. Türkiye’nin Kürt vatandaşlarının etrafını çeviren uzun vadeli gerginlikler nihayet sonuçlanacak mı? Kürt meselesi büyük oranda demokratik bir sorun ve demokratik yollarla çözülmesi gerekiyor. Bu da yeni bir anayasayla olacak bir şey.
Tansiyonun yüksek olmasına rağmen önemli aktörlerin Kürt meselesiyle ilgili adım atabilmeleri için şartlar olgunlaştı. PKK’nin ve BDP’nin boykot çağrılarına karşılık, benim Diyarbakır ve Şanlıurfa gibi yerlerde konuştuğum Kürtlerin çoğunluğu anayasa paketine evet diyeceklerini, çünkü bu değişiklikle ordunun yetkilerinin kısıtlanacağını belirtti. Aslında pakette bir çok alanla ilgili 26 madde var ancak görünen o ki anayasa değişikliğinin tek anlamı onyıllardır çözülemeyen Kürt sorununun çözülmesi adına askeri vesayetin sona ermesi olacak.
Bu yazı Ortadoğu Enstitüsü Türk Çalışmaları Merkezi Direktörü Gönül Tol’un Foreign Policy için kaleme aldığı “Turkey’s chance for reconciliation” başlıklı makaleden derlenmiştir.