Güncelleme Tarihi:
NEW YORK TIMES: Ağlama Duvarı kavgası İsrail-Filistin gerginliğini artırıyor
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Filistin Yönetimi’nin yayımladığı ve Yahudilerle Ağlama Duvarı arasında hiçbir bağlantı bulunmadığını iddia eden yazıyı kınadı ve makaleyi “kepazelik” olarak tanımladı.
Filistin ve İsrail arasında yaşanan en son gerginlik, iki aydan beri adım atılamayan barış görüşmelerindeki atmosferi daha da olumsuz bir hale getirdi. Netanyahu’nun açıklamaları, Pazartesi günü Filistin Yönetimi’nin Enformasyon Bakanlığı internet sitesinde Arapça yayımlanan makaleyi hedef aldı.
Makale, Yahudilerin Ağlama Duvarı’yla hiçbir tarihi bağlantısı olmadığını öne sürüyor. Enformasyon Bakanlığı yetkilisi El-Mutawakel Taha tarafından yazılan makalede, Siyonist işgalinin Ağlama Duvarı üzerinde haksız bir hak iddia ettiği belirtiliyor.
Harem-i Şerif’ten geriye kalan bir kalıntı olan Ağlama Duvarı, Yahudiler için olduğu kadar Müslümanlar içinde kutsal bir alan kabul ediliyor. Filistinli yetkililer, geçmişte de Yahudilerin Kudüs’te mirası bulunduğunu reddetmiş ve Harem-i Şerif’in bulunduğu platonun hiçbir antik tapınağı barındırmadığını savunmuştu.
İsrail’in, 1967 savaşında Kudüs’ün surları içinde kalan Eski Şehir dahil, şehrin doğu kısmını ele geçirmesinden bu yana, Doğu Kudüs’te 200 bine yakın Yahudi yaşıyor.
WASHINGTON POST/TIMES: Sahtekar Taliban lideriyle yapılan gizli görüşme skandalı büyüyor
Taliban’ın en üst düzey ikinci lideri olduğu zannedilen Molla Ahtar Muhammed Mansur’un, İngiliz istihbarat ajansı MI6’i kandırdığının ortaya çıkması, İngiliz istihbarat tarihinin en utanç verici olaylarından biri olarak kayıtlara geçti. Times’ın ele geçirdiği bilgiler, İngiliz ajanların Mansur’a Mayıs ayında para verdiği ve ABD ile Afgan yetkililere güvenilir bir arabulucu olarak sunulduğunu ortaya koydu.
Ancak kısa bir süre önce Mansur’un İngiliz, ABD ve Afgan yetkililer tarafından bir sahtekar olduğunun anlaşılması, MI6’e çok büyük bir darbe vurdu. Yeni bilgilere göre, İngiliz ajanların Taliban’ın lider kadrosunda ikinci sırada gelen Mansur olduğu zannedilen kişinin, Pakistan’ın sınırındaki Ketta kentinde esnaf olan orta rütbeli bir Taliban komutanı olduğu öğrenildi.
Afganistanlı üst düzey bir yetkili, İngiliz istihbaratını “saf” davranmakla eleştirirken, konuyla yakından bağlantısı olan bir diğer kaynak, gelişmeyi “çok büyük bir rezalet” olarak belirtti. Times’ın öğrendiğine göre, İslamabat’taki Afgan yetkililer aracılığıyla Taliban’la bağlantı kuran MI6, Mansur’a ulaştığını zannetti ve bunu büyük bir adım olarak gördü. Mansur zannedilen kişi, birçok defa C-130 uçağıyla Afgan hükümetiyle görüşmelere götürüldü. NATO’nun Afganistan’daki birliklerinin komutanı ABD’li General David Petraeus, Eylül ayında Times’a verdiği röportajda, Taliban yetkilileriyle görüşüldüğünü doğrulamıştı.
Ortaya çıkan büyük skandalın ardından, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, yaşanan olayın İngiliz yetkililerin sorumluluğunda olduğunu belirtti. Afganistan Genelkurmay Başkanı Muhammed Ömer Daudzai ise Temmuz ve Ağustos ayında Mansur olduğu düşünülen kişinin başkanlık sarayına getirildiğini, kendisinden şüphelenmelerine rağmen görüşmelerin yapıldığını belirtti.
Sahtekarın sıradan bir Taliban militanı olduğunu, Afganistan istihbaratı ortaya çıkardı. Daudzai, “Bu olay barış sürecinin Afganistan tarafından sürdürülmesi ve tamamen Afganistan’ın kontrolünde olması gerektiğini gösteriyor” dedi.
FINANCIAL TIMES: Euro bölgesi borçlanma maliyetleri rekor kırdı
Euro bölgesinin gelişmekte olan ekonomilerinin borçlanma maliyetleri, İrlanda’yı on milyarlarca dolar yardıma mecbur bırakan borç krizinin yayıldığına dair belirtilerin artığı günlerde rekor seviyelere ulaştı.
İrlanda, Portekiz ve İspanyol tahvil getirileri, euronun kullanılmaya başlanmasından bu yana en yüksek değerlerine ulaşırken, borsa işlemcileri euro bölgesinin güçlü ekonomilerinin bu durumdan yakın zamanda etkilenebileceğini uyarısında bulundu. Bazı işlemciler, borçlanma maliyeti sorununun euro bölgesinin borç piyasasının çekirdeğindeki Hollanda ve Fransa’ya yayılabileceğini belirtti.
İngiltere merkezli broker şirketi Icap ekonomisti Don Smith, “Kontrolden çıkan yangını söndürmek çok zor olabilir. Bu sorun Fransa’ya kadar tüm Avrupa’yı etkisi altına alabilir. Piyasalar oldukça gergin” açıklamasını yaptı.
İrlanda’nın 10 yıllık tahvil getirileri yüzde 9’dan fazla yükselirken, Portekiz tahvil getirileri yüzde 7’nin üzerine çıktı. Lizbon, verilerin istikrarsız olduğunu belirtirken, İspanya tahvil getirileri yüzde 5’in üzerinde artış gösterdi.
REUTERS: Brezilya ordusu gecekondu savaşlarına girdi: 30 ölü
Brezilya’nın 2016 Olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak olan Rio de Janeiro kentinde, orduyla gecekondu mahallerindeki çeteler arasında beş günden beri devam eden çatışmalarda şu ana kadar 30 kişi öldü. Polis, çetelerin saldırılarını organize ettiği yer olduğu düşünülen Vila Cruzeiro mahallesini abluka altına aldı. Ordu, 10 zırhlı araç ile mahalleye uygulanan ablukaya destek verdi.
Pazar günü, uyuşturucu çetelerinin polis merkezlerine saldırması ve araçların ateşe verilmesiyle başlayan çatışmalar, polisin uyuşturucu çetelerinin elinden en az 12 mahalleyi kurtarmasının ardındaki günlere rastladı. Ordu yetkilileri, hafta içi süren çatışmalarda 30 kişinin öldüğünü açıklarken, ölenlerden biri serseri kurşuna hedef olan 14 yaşındaki bir kız.
Olimpiyatların yanı sıra, 2014 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak şehirlerarasında yer alan Rio de Janeiro, şiddet ve yoksulluğun kol gezdiği bir kent. Altı milyon kişinin yaşadığı kentte polisin girmekten çekindiği çok sayıda gecekondu mahallesi bulunuyor.
CNN: İsrail buldozerleri Filistin köyünü yerle bir etti
Batı Şeri’daki bir köyde yaşayan Filistinli köylüler, İsrail buldozerlerinin köylerindeki çok sayıdaki yapı ve camiyi yıktığını belirtti. İsrail Sivil İdaresi, yıkılan binaların “ateş alanı içinde olduğunu ve insanların hayatları riske ettiğini” belirtti.
Kirbet Yarza köyü sakinleri, Perşembe günü İsrail buldozerlerinin sesleriyle uyandıklarını ve İsrail askerlerinin köylerine girdiğini anlattı. Köylüler, bir cami, yedi adet metal yapı, bir çadır ve üç hayvan barınağını yıktığını ifade etti. Filistinli bir yetkili, CNN’e, “Sabah saat 05.30 sıralarında yaklaşık 200 İsrail askeri, 20 askeri araç ve buldozerle köyümüze girdi. Ardından binaları ve köyün tek camisini yıkmaya başladılar” dedi.
200 kişinin yaşadığı köyde, 1967 öncesinde inşa edilen cami ve diğer yapılar yıkılırken İsrail’in mahkeme kararı göstermediklerini belirten köylüler, İsrail askerlerinin kendi kararları doğrultusunda hareket ettiğini belirtti. İsrail Sivil İdaresi ise gerekli izin olmadan inşa edilen sekiz yapının yıkıldığını, Batı Şeria’daki yapı kanunu uygulamaya devam edeceklerini belirtti.