Dünya basınından manşetler - 23 Ağustos

YNETNEWS: Ahmedinecad: “İsrail İran’ı vurmak için çok zayıf”

İran’ın ilk nükleer santraline yakıt transferine başlamasının bir gün sonrasında El Cezire televizyonuna konuşan Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, İsrail’in İslam Cumhuriyeti’ni vurmak için “çok zayıf” olduğunu söyledi.

İsraillilerin ya da Amerikalıların İran’ın nükleer tesislerini vurma ihtimalini reddeden Ahmedinecad, “İsrail’in bunu yapmaya cesareti yok, tehdidin ciddi olduğunu düşünmüyorum” dedi.

Basra Körfezi ülkelerinin ABD’nin üslerini kullanmalarına izin vermeyeceğini söyleyen İran Cumhurbaşkanı, “Bence daha akıllılardır” yorumunu yaptı.

ASSOCIATED PRESS: New York’ta cami protestosunda gerginlik çıktı

New York’ta Dünya Ticaret Merkezi enkazı yakınlarına inşa edilecek toplum merkezini protesto etmek için bir araya gelen iki grup arasında gerginlik yaşandı.

11 Eylül Camii olarak bilinen projeye karşı çıkanlar İslam’ı kanla özdeşleştiren pankartlar taşırken, projenin destekçileri “Irkçı korkuya hayır de!” sloganları attı. Her iki tarafta da Amerikan bayrakları dikkat çekti.

Binanın köşesinde karşı karşıya gelen iki grubu polis ayırdı. Fiziksel temas olduğuna dair bilgiler gelmese de tarafların sözlü atışmalara girdiği bildirildi. 100 milyonluk projeye karşı çıkanların oluşturduğu gruptakilerin sayısının destekçilerin üzerinde olduğu belirtildi.

Pankartlarda üzerinden kan damlayan harflerle “ŞERİAT” yazıldığı görüldü. AP’ye konuşan 40 yaşındaki Brooklynli tesisatçı Steve Ayling, “İkiz Kuleler’i yerle bir edenle camiyi dikmek isteyenin aynı kişi olduğunu” söyledi. Ayling “Gitsinler camiyi Ortadoğu’da yapsınlar” dedi. Protestolardan projeye açık destek veren Başkan Barack Obama ve New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg de nasibini aldı.

Öte yandan projenin iki lideri İmam Faysal Abdül Rauf ve eşi Daisy Han, planlarını savundu. Ancak Han alternatif bir inşaat alanı bulunması konusunda müzakerelere açık olduklarını belirtti. Rauf ise tartışmaların geldiği noktadan memnun olduğunu ve böylece karşılıklı anlayış seviyesinin yükselmesini umduğunu belirtti.

EL CEZİRE: Wikileaks kurucusu: Karalama kampanyasının kurbanı oldum

Wikileaks’in kurucusu Julian Assange, hafta sonu bir kişiye tecavüz etmek suçundan hakkında çıkarılan tutuklama emrinin “bir karalama kampanyası” olduğunu söyledi.

Pazar günü El Cezire’ye konuşan Assange, 11 Ağustos tarihinde Avustralya istihbaratının kendisini böyle bir duruma karşı uyardığını ancak olayın arkasında kimin olduğunun belli olmadığını söyledi.

Assange, “Bu çok açık bir karalama kampanyası, asıl soru kimin başlattığı” dedi. Böyle bir kampanyadan kimlerin fayda sağlamış olabileceği konusunda bazı şüpheleri olduğunu söyleyen Assange, “Ancak kesin kanıtlar olmadan direkt bir suçlama yapmak istemem” dedi.

Assange’ın bu sözleri Pentagon’u işaret etmesi olarak algılandı.

Bütün suçlamaların yalan olduğunu belirten 39 yaşındaki Assange Pazartesi itibariyle hakkında bütün suçlamaların düşürülmesini beklediğini ifade etti. “İlk defa cinsel suçlarla ilgili bir şey çıktı, ancak bugüne kadar 14 farklı suçlamayla karşı karşıya kaldık, hepsinin de sahte olduğu ortadaydı. Dolayısıyla bazı şeylerin belli bir şekilde algılanmasına uğraşan önemli güçler olduğunu görüyoruz” dedi.

İsveç’in Aftonbladet gazetesi de Assange’ın tecavüz iddiasının ardında kim olduğunu bilmediğini, ancak “Pentagon’un bizi mahvetmek için böyle kirli oyunlara başvuracağı konusunda uyarılmıştık” dediğini yazdı.

NOVINITE: Fransa’dan sınır dışı edilenler Bulgaristan’ın etnik Türkleri çıktı

Cuma günü Fransa’dan Bulgaristan’a sınır dışı edilen göçmenlerin Roman değil Bulgaristan’da yaşayan etnik Türkler olduğu öğrenildi.

Fransa 13 Bulgar vatandaşını üç aylık oturma izinsiz yaşama haklarının dolduğu gerekçesiyle sınır dışı etmişti.

Bulgar polisinden yetkililer söz konusu kişilerin isimlerinin ellerinde olduğunu, ancak bu kişilerin üç aylık süreyi aşmak dışında bir suç işlemediklerini ve dolayısıyla adlarının açıklanmayacağını belirtti. Fransa’nın onlarca Bulgaristan vatandaşını daha sınır dışı edeceği bildirildi.

HAARETZ: Harvard İsrail hisselerini satıp Türk hissesi almadı, portföyünü düzenledi

Geçtiğimiz hafta Harvard Üniversitesi yatırım şirketinin bu yılki raporlarının açıklanmasının ardından, Üniversite’nin İsrail şirketlerine ait on milyonlarca dolarlık hisseyi satıp yerine Türk şirketlerinin hisselerini aldığı konusunda haberler çıkmıştı.

Satışın arka planının siyasi olduğu ve Gazze filosu krizinden kaynaklandığı belirtilmişti. Hatta 2002 yılında 39 Harvard Üniversitesi profesörünün İsrail’e yatırım yapılmaması konusunda hazırladıkları dilekçe bir kez daha gündeme geldi.

Harvard Üniversitesi bu tartışmalara açıklık getirdi. Üniversite’nin yatırım biriminin sözcüsü İsrail’in hisselerinin satılmasının sebebinin, ülkenin gelişmekte olan piyasalar kategorisinden çıkarılıp gelişmiş piyasalar kategorisine çekilmesi olduğunu belirtti.

Harvard, elinde hala İsrail hisseleri olduğunu ancak bu portföylerin dış yatırım şirketlerince yönetildiğini dolayısıyla raporda yer almadığını ifade etti.

AFP: Filipinler’in başkenti Manila’da rehine krizi

Eski bir polis memuru elindeki yüksek tesirli saldırı silahıyla bir otobüste bulunan 20’den fazla Hong Konglu turisti rehin aldı. Üç saattir sürmekte olayda üçü çocuk yedi rehine serbest bırakıldı.

Filipinler televizyonu olayı canlı olarak yayınlıyor.

Polis yetkilileri saldırganla pazarlıkların sürdüğünü belirtti. Söz konusu kişinin 2008 yılında uyuşturucuyla ilgili suçlara karıştığı gerekçesiyle işten atıldığını ve görevine yeniden dönmek istediği bildirildi.

Hong Kong Seyahat Endüstrisi Konseyi sözcüsü otobüsün organizatörü, araçta yaşları dört ile 72 arasında değişen 20 yolcu, bir Hong Konglu mihmandar, bir tur rehberi ve şoför bulunduğunu belirtti. Otobüsü ülkeye getiren Hong Thai şirketine ulaşılamadı.

BBC: Biyolojik silah olarak kullanılabilen Ebola virüsünün ilacı çok yakın

Bilim insanları teröristlerin biyolojik silah olarak kullanmasından endişe edilen Ebola virüsünün çözümüne çok yaklaşıldığı bildirildi.

ABD’li bilim insanları klinik testlerle ilacın maymunlardaki etkisinin kanıtlandığını, sıranın insanlar üzerindeki testlere geldiğini belirtti.

Sıvı transferiyle bulaşan Ebola insanların yüzde 90’ında, maymunların ise tamamında ölüme neden oluyor. 1976’da başlayan salgından bu yana hastalıktan dolayı 1,200 kişi öldü.

ABD Gıda ve İlaç Dairesi, gönüllü insanlar üzerinde testlerin yapılmasına izin verdi. Ebola’nın ölümcül bir virüs olması teröristler tarafından biyolojik silah olarak kullanılma korkusunu yarattı.

Dolayısıyla özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra Ebola araştırmalarına daha fazla kaynak aktarılmaya başlandı.