Güncelleme Tarihi:
CNN: Kaddafi’den Libya’dan kaçtı iddialarına yanıt: Basındaki o köpeklere inanmayın
Kaddafi’den Libya’dan kaçtı iddialarına yanıt: Basındaki o köpeklere inanmayın
Libya lideri Muammer Kaddafi Salı günü erken saatlerde televizyona çıkarak, ülkesinden kaçtığına yönelik iddialara son noktayı koydu. Trablus’taki evinden devlet televizyonuna konuşan Kaddafi, “İnsanlara Venezüella’da değil Trablus’ta olduğunu göstermek istiyorum. Başıboş köpeklere ait basının haberlerine inanmayın” dedi.
Evinin dışında yapılan yayında, elinde şemsiyeyle görülen Kaddafi, bir araçtan çıkarken görüntülendi.
Kaddafi, “Yeşil Meydan’daki gençlere bir şey söylemek ve onlarla vakit geçirmek istedim ama yağmur yağmaya başladı. Allah’a çok şükür, bu bir lütuf” dedi.
Kaddafi’nin 40 saniye süren açıklaması, savaş uçaklarının protestoları bastırmak için isyancıların üzerine ateş açtığı saatlerin ardından geldi. Görgü tanıkları, uçakların başkent Trablus ve civarındaki bölgelerde bulunan protestocuları hedef aldığını belirtti.
Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam, Hava Kuvvetleri’ne ait uçakların protestocuları hedef aldığı iddialarını reddetti ve uçakların uzak bölgelerdeki silah depolarını vurduğunu söyledi. Kendisinin “Adam” ismiyle tanıtılmasını isteyen bir görgü tanığı ise Pazartesi günü baştan aşağı silah kuşanmış askerlerin Yeşil Meydan’a inerek protestocuları geri püskürttüğünü ifade etti.
Öte yandan, CNN muhabiri Libya’nın doğusunda silahlanmış sivil giyimli kişilerin sokaklarda nöbet tuttuklarını ve muhalefet liderlerinin sıkı bir kontrol sağladıklarını belirtti.
ULUSLARARASI TEPKİLER
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban ki Mun, “Libya’da artan şiddetten büyük endişe duyduğunu ve en kısa zamanda sona ermesi gerektiğini” belirtti. Mun, “Her türlü şart altında sivil toplumun güvenliğinin sağlanmasının zorunlu olduğunun” altını çizdi.
Mısır’ın MENA haber ajansının verdiği bilgiye göre, Arap Birliği Libya’daki durumu değerlendirmek için Salı günü acil bir toplantı düzenleyecek. Birliğin Genel Sekreteri Amr Musa ise Libya’daki şiddetin sona ermesi çağrısı yaptı. Musa, yaşanan isyan hareketi nedeniyle Tunus ve Mısır’daki devrimleri sorumlu gösteren Seyfülislam Kaddafi’yi de kınadı.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise “Libya’daki kabul edilemez şiddetin durması gerektiğini” ifade etti. Clinton, “Libya hükümeti insanların evrensel haklarına saygı göstermek sorumluluğuna sahip” dedi.
WALL STREET JOURNAL: Türkiye Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki karmaşanın arasında yol almaya çalışıyor
Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin İstanbul muhabiri Marc Champion, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan gelişmelere dayanarak, Türkiye’nin dış yatırımlarını nasıl değerlendirdiğini ele alan bir yazı kaleme aldı.
Türkiye’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki önemli ölçüde artan ekonomik ve politik rolü, bölgede yaşanan karmaşayı yönlendirmek isteyen hükümet ve iş dünyası için yararsız çatışmalara neden oluyor.
Türk liderler, Pazartesi günü Libya’da yaşayan 25 bin Türk’ü tahliye etmek için gemi göndermek konusunda oldukça zorlandı. Günün erken saatlerinde, Libya bir Türk uçağını geri gönderirken, hükümet çoğu inşaat işçisi olan Türklerin tehlikede olduğuna yönelik endişeleri dindiren açıklamalar yaptı.
Libya basını, Türklerin ülkedeki yabancılar arasında yaşanan protestoları tetiklemiş olabileceğini belirtmiş ve onları olası hedef haline getirmişti.
Analistler, Türkiye’de yaşanan endişelerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için bazı risklerle karşı karşıya kalabileceği anlamına geldiği belirtti. Erdoğan, Mısır’ın devrik lideri Hüsnü Mübarek’in istifasını etmesi gerektiğini belirten ilk liderler arasında yer almış ve Libya lideri Muammer Kaddafi gibi bir domino etkisinden çekinen Arap dünyası liderlerini öfkelendirmişti.
Diğer yandan, bölgede büyük yatırımlar yapmış olan Türk şirketleri de Libya’daki ayaklanmanın maliyetleriyle baş etmek zorunda kalıyor. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) rakamlarına göre, Türk şirketleri Libya’da 7.6 milyar dolar değerinde inşaat anlaşmaları imzaladı. Mısır’da ise Türklerin uzun dönem yatırımları 3 milyar dolarlık projeleri kapsıyor.
Geçtiğimiz ay Mısır’da patlak veren isyan hareketinin ardından, Sabancı Holding, buradaki otobüs ve naylon şerit üretim tesislerini kapatmak zorunda kalmıştı. WSJ’ye konuşan Akbank Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, bu gelişmenin kendilerine olumsuz yansıdığını ancak tesislerin tekrar faaliyete geçtiğini belirtti.
BÜYÜME İÇ İSTİKRARA BAĞLI
Sabancı, Türk şirketlerin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki isyan hareketinin dinmesinden sonra konumlanacağını söyledi ve İstanbul’un bölgede “bir nevi başkent”, Türkiye’nin de daha demokratik ve gelişmekte olan açık ekonomiler için bir “rol modeli” haline geldiğini belirtti.
Sadece 10 yıl önce Türkiye’nin bölgedeki politik ilişkileri belirsiz ve düşmancı arasında gidip geliyordu. Ancak son yıllarda serbest ticaret ve vizeden muaf seyahat izinleri sağlanması, elçiliklerin açılması ve İstanbul’a yeni uçuş seferlerinin başlatılmasıyla bu tablo tamamen değişti.
2007 ile 2009 yılları arasında, Türkiye’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki iştirakleri altıdan 69’a çıktı.
Öte yandan, Türkiye’nin bölgedeki yatırımlarının önemli parçaları, bölge ülkelerinin Washington’la eski bağlarını sürdürmelerine dayanıyor. Türkiye’nin tekstil ve farklı sektörlerdeki şirketleri, ABD’nin Mısır’la yapmış olduğu serbest ticaret anlaşmasından yararlandı. Aynı durum, Bahreyn içinde geçerli.
Sabancı ve analistler, Türkiye’nin bölgeye olan bağımlılığının, ülke içi büyümeden destek alacağı görüşünde. DEIK’in 19 çok uluslu şirketi kapsayan araştırmasına göre, Türk şirketlerinin odağı Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar. Kısaca, hükümetin odaklandığı eski Osmanlı sahası.
WASHINGTON POST: Mübarek’in deniz aşırı varlıkları tehlikede
Mısır’ın en üst düzey savcısı Abdül Magid Mahmud, Dışişleri Bakanlığına başvurarak, devrik lider Hüsnü Mübarek’in yurt dışındaki mal varlıklarına el koyulması için yabancı hükümetlerden yardım alınmasını talep etti.
Mahmud, yapmış olduğu talebin Mübarek’in eşi, çocukları ve onların eşlerine ait olan mal varlıklarını da içerdiğini belirtti.
Mahmud’un talebinin, Mübarek’in görevini bırakması için 18 gün süren protestolar düzenleyen halkın gerginliğini azaltmayı öngördüğü düşünülüyor. Protestocuların isteklerinden biri, Mübarek’in neden olduğu büyük rüşvet ve yolsuzluk olaylarından sorumlu tutulmasıydı.
Mübarek’in ve ailesinin yurt dışında ne kadar paraya sahip olduğu bilinmiyor. İsviçre, Mübarek’in görevini bırakmasından kısa bir süre sonra devrik liderin ve ona yakın “tarafların” varlıklarını donduracağını duyurmuştu.
Mübarek’in adına Pazar günü açıklamada bulunan resmi bir temsilci, devrik liderin deniz aşırı ülkelerde milyarlarca doları bulunduğuna ait söylentilerin “yersiz” olduğunu belirtmişti.
Devrik liderin mal varlıklarına el konması konusu, İngiltere Başbakanı David Cameron’ın Pazartesi günü Mısır’ın geçici hükümetiyle temaslarda bulunmak için Kahire’ye geldiği gün ortaya atıldı.
CNN: Yeni Zelanda 6.3 büyüklüğündeki depremle sarsıldı
Yeni Zelanda Başbakanı John Kay, nüfusu yaklaşık 400 bin olan kentte meydana gelen depremde 65 kişinin öldüğünü açıkladı. Kay, ölü sayısının artabileceğini belirtti.
Christchurch Belediye Başkanı Bob Parker, depremin yıktığı binaların enkazında 150-200 kişinin olabileceğini söyledi.
Binlerce insanın panik içinde sokaklara hücum etmesine neden olan depremin kent merkez üssünün Christchurch’ten beş kilometre uzaklıkta, derinliğinin ise dört kilometre olduğu belirtildi.
Depremde içinde 200 kişinin bulunduğu bir ofis binası ile Christchurch Katedrali’nin çan kulesinin de yıkıldığı bildirildi.
Yerel TV3 kanalı, bir misafirhaneden cesetlerin çıkarıldığını haberini geçerken, karavanıyla seyahat eden bir turistin aracının içinde sıkışarak öldüğünü belirtti.
Christchurch Havaalanı’nın kontrol kulesinin hasar görmesi sonucu, tüm ülkedeki uçuşlar da kısa bir süreliğine askıya alınmak zorunda kalındı. Şehirdeki elektrik ve telefon hatları kesilirken, patlayan su boruları sokakları sel basmasına neden oldu. Depremin etkisiyle birçok yerel gazeteye ev sahiplği yapan "The Press" binasının da ağır hasar gördüğü belirtildi.
FINANCIAL TIMES: Petrol şirketleri Libya’da faaliyetlerini durduruyor
Ortadoğu’daki isyan hareketi, ilk kez bölgedeki en önemli petrol üreticilerinden biri olan Libya’yı etkisi altına aldı. Pazartesi günü varil başına 105 doların üzerine çıkan ham petrol fiyatları, son iki buçuk yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Brent petrolün fiyatı sonraki işlemlerde varil fiyatı 108 dolara kadar yükseldi.
Almanya’nın BASF şirketine bağlı Wintershall, Libya’daki üretimini durdurduğunu açıklayan ilk şirket oldu. Libya’da faaliyet gösteren diğer büyük petrol şirketleri de personellerini tahliye etmek ve üretimlerini durdurmak için acil durum planları hazırladıklarını belirtti.
Libya’daki en büyük yabancı petrol şirketlerinden biri olan İtalyan Eni şirketi, Pazartesi günü üretimlerinin normal seviyede olduğunu açıklamasına rağmen, ilerleyen saatlerde faaliyetleri hakkında yeni bilgiler vermedi.
İngiliz petrol devi BP, Pazartesi günü Libya çölündeki keşif aramalarını durdurduğunu ve personeli ve ailelerini tahliye etmeye başladığını bildirdi. Norveç’in Statoil şirketi ise aynı gün Trablus’taki bürolarını kapattığını açıkladı.
El Cezire, Royal Dutch Shell’in Nafoora petrol yatağındaki işlemlerini durdurduğunu ve personelinin tahliyesine başladığını ifade etti.
Öte yandan, terminallerde ve rafinelerde yaşanan aksaklıklardan dolayı Libya’nın limanlarındaki petrol yükleme işlemleri hakkında birbiriyle çelişen bilgiler geliyor. Dahası, bazı gemi acenteleri yaşanan karmaşa nedeniyle Libya’ya gitmeyi reddediyor.
Dünya’nın en büyük 12’nci petrol ihracatçısı olan Libya, Avrupa ülkeleri için hayati önem taşıyor. İtalya, Almanya ve Fransa, 2010 yılında ithal ettikleri petrolün yarısından fazlasını Libya’dan temin etti. JP Morgan analisti Michaek Wittner, “Libya günde yaklaşık 1.7 milyar varil petrol üretiyor… Petrol ihracatı için ciddi bir sorun söz konusu” dedi.