Güncelleme Tarihi:
AGENCE FRANCE PRESSE: Kaddafi’nin oğlundan iç savaş uyarısı
Libya lideri Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyf El İslam Kaddafi, Pazartesi günü, “Eğer protestocular kendilerine sunulan reform önerilerini kabul etmezse, Libya’nın kanlı bir iç savaşa sürüklenebileceğini” belirtti.
Oğul Kaddafi, babasının 41 yıllık iktidarına karşı yaşanan eşi benzeri görülmemiş ayaklanmanın yabancı güçlerin planı olarak tanımlayarak kınadı. Diğer yandan, protestoların bastırılmasında şiddet kullanılmasının hatalı olduğunu kabul etti ve halka “yeni bir Libya” inşa etme çağrısı yaptı.
Kaddafi, “Libya bir dönüm noktasında. Eğer bugün reformlar üzerinde anlaşma sağlayamazsak, hayatını kaybeden 84 kişi için değil, binlerce insan için yas tutarız ve Libya’nın her yerinden kandan nehirler akar” dedi.
Seyf El İslam Kaddafi, konuşmasında ABD ve insan hakları örgütlerinin verdiği ölü rakamından çok daha düşük bir rakam verdi. Kaddafi konuşmasını yaptığı esnada, başkent Trablus ve diğer büyük önemli şehirlerde şiddetli çatışmalar yaşandı.
Kaddafi “Bu, Libya’nın bütünlüğünü tehdit eden muhalif, bölücü bir harekettir… Silahlarımıza sarılacağız… Son mermiye kadar savaşacağız… Ayaklanmayı kışkırtan unsurları yok edeceğiz. Eğer herkes silahlanırsa, bu iç savaştır ve birbirimizi öldüreceğiz…”
Facebook kaynaklı yeni devriminin bastırılacağını belirten Kaddafi, “Libya, Mısır veya Tunus değil” dedi. Öte yandan, Kaddafi, Libya’nın en büyük ikinci kenti Bingazi’nin artık devletin kontrolünde olmadığını destekleyen sözler sarf etti:
“İçinde bulunduğumuz noktada, Bingazi’deki tankları siviller kullanıyor.” Kaddafi, isyancıların amacının İslami düzeni getirmek olduğunu ve bunu amaçlayanların ortadan kaldırılacağını yineledi.
Bölgede bulunan AFP muhabiri ve görgü tanıkları, protesto hareketinin ilk kez ülkenin doğu kesiminde de harekete geçtiğini duyurdu.
Öte yandan, Seyf El İslam Kaddafi’nin konuşmasını yaptığı anlarda Muammer Kaddafi’nin Libya’yı terk ettiğine yönelik söylentilerin çıkması, halkın sevinç gösterilerine neden oldu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, Libya’da protestoların başladığı 15 Şubat’tan bugünekadar 173 kişi öldü.
GUARDIAN: Pakistan’ı birbirine katan ABD’li yetkili CIA ajanı çıktı
Pakistan’ın Lahore kentinde iki kişiyi öldüren ve İslamabat ile Washington arasında diplomatik krizine neden olan büyükelçilik yetkilisinin, CIA ajanı olduğu ortaya çıktı.
Cinayetin gerçekleştiği sırada görev başında olan Raymond Davis, 25 Ocak günü aracını takip eden iki kişiyi üzerinde taşıdığı Glock marka silah ile vurarak öldürmüş ve büyük tartışmaların odak noktası haline gelmiştir.
Pakistan, Davis’i cinayetle suçlamış, Obama yönetimi ise ABD’li yetkilinin büyükelçilikle bağlantılı olduğunu ve diplomatik bağımsızlığa sahip olduğunu belirtmişti.
ABD ve Pakistan’da yetkililerle görüşmeler yapan Guardian gazetesi, geçmişte özel birliklerde görev almış olan 36 yaşındaki Davis’in CIA için çalıştığını ortaya çıkardı. Pakistanlı bir yetkili, “Davis’in CIA ajanı olduğu şüphe götürmez bir gerçek” derken, bu bilginin ortaya çıkması, iki kişiyi meşru müdafaa kapsamında vurduğunu belirten ABD vatandaşının serbest kalmasını zorlaştırabilir.
Pakistanlı savcılar, Davis’in 10 el ateş ettiğini, daha sonra arabasından inerek kaçmakta olan adamlardan birini arkasından iki kurşunla vurup, öldürdüğünü belirtti. Söz konusu kurbanın cesedi, Davis’in aracını takip ettikleri motosikletinden 10 metre ötede bulundu.
Pakistanlı yetkililer, Davis’in CIA ajanı olduğunu biliyordu. Ancak Viyana anlaşması gereğince ABD’nin Davis’in serbest kalması adına gösterdiği aşırı baskı altında bu bilgiyi gizli tuttular.
MISIR BENZERİ GÖSTERİLER YAŞANABİLİR
ABD Başkanı Barack Obama, geçtiğimiz hafta Davis’i “diplomatlarından biri”olarak tanımlamış ve Senatör John Kerry’i diplomatının içine bulunduğu durumla ilgilenmesi için İslamabat’a göndermişti.
Pakistanlılar, ülkenin en büyük ikinci kentinde yaşanan olaydan dolayı son derece öfkeli. Analistler ise Davis’in serbest bırakılması halinde Mısır’dakine benzer hükümet karşıtı protestoların yaşanabileceği uyarısı yapıyor. Hükümet, Davis’in bağımsızlık hakkında yararlanıp yararlanamayacağının belirlenmesi için 14 Mart tarihinin beklenmesi gerektiğini belirtti.
NEW YORK TIMES: Angela Merkel’in partisi ağır yenilgiye uğradı
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU), Pazar günü Hamburg’da yapılan eyalet seçimlerinde, muhalefet Sosyal Demokratlar karşında ağır bir yenilgiye uğradı.
Alınan ön sonuçlara göre, Merkel’in adayı Christoph Ahlhaus, valilik yarışında büyük darbe alarak, bütün eyaletlerin başkanlığına eşit olan makam için şansını kaybetti.
Diğer yandan CDU’nun, 2008 yılında Hamburg’daki oy oranı yüzde 42’yken, son seçimlerde partiye verilen desteğin yüzde 21’e gerilediği görüldü.
Sosyal Demokratlar ise en son seçimlerde yüzde 34 olan oy oranlarını yüzde 50’ye çıkardı. Eğer seçim sonuçlarında mevcut tablo değişmezse, Sosyal Demokratlar Hamburg’u koalisyon hükümeti kurulmaksızın yönetebilecek.
Bu yıl yapılacak yedi eyalet seçiminden ilkinden başları önde çıkan CDU, sonuçları fazla önemsememeye çalıştı. Parti yetkilisi Ekhard von Klaeden, “Bu sonuçlar federal seviyede önem taşımıyor… Hamburg halkı tamamen yerel sorunlarla meşgul durumda” dedi.
Öte yandan, CDU’nun koalisyon ortağı Özgür Demokratlar, bir önceki seçimlerde yüzde 4.8 olan oy oranını yüzde 6.5’e çıkardı ve bölgesel yasamaya dahil olabilmek için aşılması gereken yüzde 5 barajını geçti. Analistler, bu sonuçla Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle’nin liderliğini yaptığı partinin kaybettiği desteği yavaş yavaş kazanabileceğini belirtti.
Seçimde yüzde 11 oy alan Yeşiller ise sonuçlardan hayal kırklığı yaşadı.
FINANCIAL TIMES: Çin ‘Yasemin Devrimi’nin’ etkisinden korkuyor
Çin’de, Pazar günü, Ortadoğu’daki benzer bir “Yasemin Devrimi”nin gerçekleşmesi için yapılan çağrılara, protestoculardan çok polis ve gazetecilerin yanıt verdiği görüldü.
Çin’de 13 şehirde kaynak gösterilmeden yapılan bu çağrılar, internet üzerinden gerçekleşti.
Ülkedeki sansür mekanizması, mesajları önlemek için “Mısır” ve “yasemin” kelimeleriyle yapılan aramaları engelledi. Pazar günü, Pekin’in en yoğun alışveriş bölgelerinden Wangfujing’deki McDonalds önünde, yaklaşık 200 kişi bir araya geldi.
Bununla birlikte, hafta sonu alışverişe çıkanlar, birçok yabancı gazeteci ve kameranın ilgi odağı oldu. Olay yerine gelen çok sayıdaki polis, kuru kalabalığı bölgeden uzaklaştırdı. Sivil polis, orada alışveriş yapmak için bulunduğunu belirten 25 yaşındaki bir öğrenciyi gözaltına aldı.
Şanghay’da ise Halk Meydanı’ndan gösteri yapılması için internet üzerinden mesaj atan dört kişi gözaltına alındı.
Protestocuların uzaklaştırılmasının ardından, polis karakolun yakınında bekleyen kalabalığı “Eve gidip televizyon izleyin” diyerek dağıttı.
İstenilen etkiyi yapmamasına rağmen, gösteri girişimi Çin’de tansiyonun yüksek olduğu bir ana denk geldi. İnsan hakları örgütlerine göre, Şandong eyaletinde ev hapsinde bulunan kör gazeteci Çen Guanceng’in dövülmesi olayını araştıran birkaç savcı, Guançeng ile görüşme yapmalarının ardından gözaltına alındı.
Ayrıca, bazı aktivistler Pazar günkü gösterilerde yer almamaları için uyarıldıklarını belirtti. Cumartesi günü, Çin Devlet Başkanı Hu Jintao, Komünist parti liderlerine uyarıda bulunarak, Çin’in “sosyal çatışmaların arttığı bir dönemden” geçtiğine değinmişti.
Çin, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da görülen isyanlara benzer ayaklanmalara sahne olmasa da hükümet gıda fiyatları ve konutlarla ilgili sorunlar yüzünden baskı altında.
TIMES: Muhalif İrlandalı terör hücresi İngiltere’de saklanıyor
Times’ın ele geçirdiği bilgiler, 10 yıldan bu yana ilk kez İrlanda’daki bir terörist çetenin İngiltere’de faaliyet gösterdiğini ortaya koydu. Bu bilgi, İngiltere Prensi William’ın düğününden haftalar önce ülkede yeni bir güvenlik tehdidi doğurdu.
İngiltere’nin güneyindeki terörle mücadele ekipleri, İslami örgütlerin takibini bırakarak yeni tehdide odaklanırken, hükümetin ulusal acil durum komitesi Cobra, haftada üç kez Başbakan David Cameron’ın da bulunduğu toplantılara katılmaya başladı.
Diğer yandan, en büyük tehdit olarak görülen Óglaigh na hÉireann örgütü dahil, muhalif grupların polis ve istihbarat ajansı MI5 tarafından aylardır takip edildiği belirtildi.
İngiltere, iki ay sonra Prens William ve Kate Middleton’ın düğününe, ABD Başkanı Barack Obama’nın Mayıs ayında ziyaretine tanık olacak. Ayrıca, 18 ay sonra başlayacak Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapacak.
İngiliz yetkililer, en son saldırısını 2001 yılında düzenleyen IRA’nın ardından, İrlanda’daki muhalif grupların İngiltere’de faaliyet gösterebilmesi için çok küçük ve birçok farklı gruplara ayrılmış olduğunu düşünüyordu. Ancak, Olimpiyat yetkililer, oyunlar için en büyük tehdidi İrlandalı grupların oluşturduğunu belirtti. Ayrıca, Eylül ayında İrlandalı gruplara yönelik terör tehdidinin seviyesi yükseltildi ve saldırı olasılığının çok yüksek olduğu ifade edildi.
MI5 direktörü Jonathan Evans, aynı tehdit seviyesinin El Kaide bağlantılı örgütler adına da geçerli olduğuna değindi.