Güncelleme Tarihi:
NEW YORK TIMES: Obama: Mübarek’in verdiği karar yeterli değil
Mısır tarihinin en uzun süre görevde kalan Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in, bir sonraki seçimlerde adaylığını koymayacağını açıklaması, başkent Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda toplanan on binler için yeterli olmadı. Mübarek’in açıklamasından saatler sonra, ABD Başkanı Barack Obama, Mübarek’in verdiği imtiyazın yeterli olmadığını belirtti. Obama, Mübarek’in “anlamlı, barışçıl bir sistemli dönüşümü en kısa zamanda başlatması gerektiğini” ifade etti.
Mübarek’in kararını Mısır halkına açıklamasından kısa bir süre önce, onunla 30 dakikalık bir telefon görüşmesi yapan Obama, yapılması gereken dönüşüm hakkında ısrarcı bir tavır ortaya koydu.
Ordunun desteğini kaybeden ve ABD’nin bir kez daha başkanlık için adaylığını koymaması için baskı yaptığı Mübarek, 10 dakikalık konuşmasında bir sonraki seçimlerde aday olmayacağını açıkladı.
Mübarek, Eylül ayında yapılacak başkanlık seçimine kadar koltuğunda kalacağını ve Mısır’ı hiçbir zaman terk etmeyeceğini belirtti.
Mübarek televizyondan yayınlanan konuşmasında, “Şu an sizinle konuşan Hüsnü Mübarek, Mısır’a ve halkına hizmet ettiği yıllarda elde ettiği başarılardan dolayı kendisiyle gurur duyuyor… Burası benim ülkem. Burası yaşamış olduğum, bağımsızlığı ve çıkarları için savaştığım ve korudum toprak ve bu topraklar üzerinde öleceğim” dedi.
Müslüman Kardeşler örgütünün lideri Muhammed El Beltagi, “Mübarek’in başkanlığı bırakıp gücünü devretmesinden başka yapacak bir şeyi yok” ifadesini kullandı.
Konuşmasında, protestocuları kaos ortamını ve politik güçleri besleyerek “yangına körükle gitmekle” suçlayan Mübarek, görevindeki son aylarını iktidarın barışçıl bir şekilde el değiştirmesi için elimden geleni yaparak geçireceğini belirtti.
ABD’li yetkililer ise Mübarek’in sekiz ay boyunca görevini sürdüreceğini açıklamasından dolayı hayal kırıklığı yaşadı. Ancak Obama, “Mısır’ın liderini belirlemek hiçbir ülkenin vazifesi değil” diyerek Mübarek’in hemen görevini terk etmesi yönünde bir mesaj vermedi.
Obama, protestoculara karşı güç kullanmayı reddeden Mısır ordusunu “profesyonellik ve vatanseverlik” açısından överken, protestocuları da barış yanlısı eylemleri sebebiyle tebrik etti.
Mübarek’in koltuğunu daha erken terk etmesini uman Obama, beklediği olmasa da “ileride zor günler olduğu” uyarısında bulundu. Obama böylece, önceden ifade ettiği dönüşüm sürecinin uzun ve zorlu geçeceğini beklediğinin sinyalini verdi.
GUARDIAN: İngiliz hükümeti Bradley Manning’i korumak zorunda
ABD ordusunun Irak ve Afganistan savaşları hakkındaki gizli belgelerini Wikileaks’e sızdırdığı şüphesiyle, Virginia eyaletinde hapis yatan istihbarat uzmanı Er Bradley Manning, İngiliz hükümetini baskı altına soktu.
Manning’in İngiltere vatandaşı olmasından dolayı, Uluslararası Af Örgütü İngiliz hükümetinin devreye girerek, Manning’in gözaltında tutulduğu şartların uluslararası standartlarla uyumlu olup olmadığını denetlemesini istedi.
Örgütün İngiltere bürosu başkanı Kate Allen, “İngiltere hükümeti, Manning’in “maksimum gözaltı” statüsünün onun kendisini savunma hakkını engellememesini talep etmeli ve yurt dışındaki her İngiliz vatandaşı gibi Manning’in de Dışişleri Bakanlığı yetkilileri tarafından ziyaret edilmeli” dedi.
Manning gibi ölüm cezası veya gizli tutukluluk olasılığıyla karşı karşıya bulunan mahkumlar için yasal destek sağlayan Clive Smith, Manning’in Guantanamo hapishanesindekine benzer şartlar altında olduğunu söyledi.
Smith, “ABD hükümetinin Guantanamo davalarına İngiliz vatandaşlarından bile öncelik tanıdığını, bu durumun Manning için geçerli olduğunu” belirtti.
Manning, Gallerli olan annesi Susan Fox sayesinde İngiltere vatandaşlığı elde etti. Fox, İngiltere’de görev yapan ABD’li Brian Manning ile evlendi ve 1987 yılında Bradley Manning dünyaya geldi.
Her ne kadar ABD’de doğmuş olmasına ve ABD vatandaşı kabul edilmesine karşında, 1981 yılında kabul edilen İngiltere Milliyet Yasası’na göre, 1 Ocak 1983 tarihinden itibaren yurt duşında doğan annesi İngiltere kökenli kişiler, İngiliz vatandaşı kabul ediliyor.
150 binden fazla belgeyi Wikileaks’e sızdırdığı öne sürülen Manning, iddialara göre kısa bir süre önce iki günlüğüne intihar etmemesi için gözetin altına alındı. Her gün 23 saat boyunca hücresinde tutulan Manning, her 5 dakikada bir kontrol ediliyor. Ziyaretçilerin karşısına el ve ayaklarından kelepçeli bir halde çıkıyor.
Aralık ayında Birleşmiş Milletler (BM), Manning’in işkenceye maruz kalıp kalmadığını incelemek için soruşturma açmıştı. ABD Dışişleri Bakanlığı ise Manning’in rızası olmadan, milliyeti hakkında hiçbir bilgiyi açıklamayacağını belirtmişti.
REUTERS: Yasi kasırgası, Avustralya’da kasırgaya dayanıklı evleri bile yok edebilir
Uzmanlar, hızı saatte 300 kilometreye kadar varan rüzgarlarıyla Avustralya’nın Queensland eyaletine yaklaşmakta olan Yasi Kasırgası’nın, “kasırgaya dayanıklı” evleri bile yıkabileceği uyarısında bulundu.
Yasi Kasırgası, Avustralya’nın kuzeydoğu kıyılarındaki önemli yerleşim birimlerini tehdit ediyor. Kasırganın, 1974 senesinde Darwin kentini haritadan silen Tracy Kasırgası’ndan çok daha etkili olabileceği belirtildi.
Avustralya hükümetinin Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Örgütü’nden Dr. Robert Leicester, “Kasırganın etkileyeceği bölgelerde yaşıyor olsaydım, elimdeki test rakamlarına inanmak çok güç olurdu” dedi.
2006 yılında, Avustralya’yı vuran Tracy ve Larry Kasırgaları üzerinde araştırmalar yapan Leicester, “Tracy’den bu yana, yerleşimlerin olduğu bölgeyi doğrudan vuran bir felaket yaşamadık” ifadesini kullandı.
Tracy Kadırgası, Darwin kentinin yüzde 70’ini yıkmış ve 71 kişinin ölümüne neden olmuştu. O günden bu yana binaların inşaatındaki mühendislik standartları geliştirildi. Ancak, aynı tarihten beri kasırgalar daha da güçlenerek ve güneye kayarak Avustralya’nın üzerine geliyor.
Mühendisler, Yasi’nin inşa edilmiş en modern evleri bile yıkabileceğini, uygulayacağı farklı basınçlarla evlerin duvarlarını ve çatılarını sökebileceğini belirtti.
New South Wales Üniversitesi’nden Mark Bradford, Yasi’nin etkilemesi düşünülen bölgedeki evlerin 2002’den itibaren saatte 252 km hızla esen rüzgarlara dayanabilecek şekilde inşa edildiğini, en modern evlerin ise 265 hm hıza erişebilen rüzgarlara karşı koyabileceğini ifade etti.
Buna rağmen, sadece köprü ve gökdelen gibi çelik yapılı binalar ile liman ve petrol rafinelerinin hiç zarar görmemesi bekleniyor.
TELEGRAPH: WikiLeaks: FBI 11 Eylül saldırılarının ardındaki ‘gizli’ çeteyi kovalıyor
Wikileaks’in elindeki ABD Büyükelçiliklerine ait belgelere göre, yaklaşık üç bin kişinin öldüğü 11 Eylül saldırılarında, üç Katar vatandaşının saldırı planında rolü bulunuyor.
Belgeler, söz konusu üç kişinin, saldırıyı planlayanlar için seçilen hedeflerde gözetim yaptıklarını ve saldırının gerçekleştiği günün arifesinde, Washington’a uçak biletlerinin olduğunu ortaya koydu.
Şüpheli üç kişi, 11 Eylül’den üç hafta önce British Airways ile Londra’dan, saldırının yaşandığı New York’a gitti.
Belgeler, Katarlı şüphelilerin, 11 Eylül’de saldırılara hedef olması planlanan Dünya Ticaret Merkezi, Beyaz Saray, Pentagon ve CIA merkezinde gözetim yaptıklarını belirtti. Üç kişi, 10 Eylül günü Los Angeles’ten Washington’a gitmek için American Airlines uçağından yer ayırttı ancak uçağa binmedi. Binmedikleri Boeing 757, ertesi gün Pentagon’a yapılan saldırıda kullanıldı.
Adları Meşal Alhajri, Fahad Abdulla ve Ali Alfehaid olarak belirtilen üç kişi, Katar’a dönmeden önce Londra’ya uçtu. Bugün ise nerede olduklarına dair bir bilgi bulunmuyor.
ABD’li soruşturmacıların, nerede olduğu bilinmeyen bu üç kişinin yanı sıra, onlara ABD’de yardım ettiği öne sürülen Muhammed El Mansuri adındaki dördüncü bir kişiyi de bulmaya çalışıyor.
Telegraph’ın ulaştığı ve “gizli 11 Eylül’ün ekibi” hakkındaki bilgileri içeren Wikileaks belgesi, Doha’daki ABD Büyükelçiliği’nden, Washington’daki Ulusal Güvenlik Bakanlığı’na çekilmiş.
11 Şubat 2010 tarihli belgede, “Mansuri’nin, 11 Eylül’de rolü olduğu şüphesiyle FBI tarafından arandığı, bu kişinin saldırılar öncesinde belirlenen hedeflerde keşif yaptığı ve saldırı günü uçakları kaçıran kişilere yardım etmiş olabileceği” belirtildi.
Belgede, Ağustos ayında Washington’dan Los Angeles’a giden şüphelilerin, kaldıkları otelin personelinin dikkatini çektiği belirtildi. Bilgilere göre, odalarının günlerce temizlenmemesini isteyen üç Katarlı, pilot üniforması benzeri elbiseler giyiyor, odalarında üzerinde Suriye, Kudüs, Afganistan ve Ürdün adresleri bulunan kutular, çok sayıda diz üstü bilgisayar bulunduruyordu.
Mansuri, 11 Eylül saldırılarıyla hiçbir zaman bağlantılı gösterilmese de, diğer üç şüpheli en az 300 kişinin adının bulunduğu, saldırılarla ilgili olarak aranan kişiler listesinde yer aldı.
BBC TÜRKÇE: Fransa, Zeynel Abidin bin Ali'nin uçağına el koydu
Fransız yetkililer, Tunus'un devrik lideri Zeynel Abidin bin Ali'nin ailesine ait bir uçağa el konulduğunu açıkladı.
Açıklama, üç Fransız sivil toplum kuruluşunun bin Ali'ye yolsuzluk suçlamasıyla dava açmasını izliyor.
23 yıllık iktidarı döneminde Zeynel Abidin bin Ali ve ailesi büyük bir servete kavuştu.
Tunus'taki yeni yönetimin talebi üzerine, Pazartesi günü Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları, Zeynel Abidin bin Ali'nin mal varlığını dondurma kararı almıştı.
İsviçre de bin Ali'nin milyonlarca frank'lık hesaplarını dondurdu ve bir Falcon 9000 uçağa el koydu.
Tunus'ta halkın ayaklanması üzerine Zeynel Abidin bin Ali 14 Aralık'ta Suudi Arabistan'a kaçmıştı.
Fransız yetkililer, Paris yakınlarındaki Le Bourget havaalanında bir haftadır hangarda bekletilen bir Bombadier uçağa el konduğunu söyledi.
Yetkililer, uçağın bin Ali'nin damadının ailesi adına kayıtlı olduğunu açıkladı.
Sherpa, Uluslararası Şeffaflık Örgütü ve İnsan Hakları Arap Komisyonu, bin Ali'yi yolsuzluk, kamu parasını kötüye kullanmak ve para aklamakla suçlayarak dava açmıştı.