Dünya basınından manşetler - 17 Aralık

FINANCIAL TIMES: AB bütçesi üzerinde yapılan gizli anlaşma birliği karıştırdı

İngiltere, Fransa ve Almanya, Avrupa Birliği (AB) harcamaları kısarak bütçesini 2020 yılına kadar reel anlamda dondurmak için gizli bir anlaşma yaptı. Bu hamlenin, başta Polonya olmak üzere diğer ekonomisi zayıf AB ülkelerinin büyük tepkisini çekmesi bekleniyor.

Anlaşmanın arkasındaki isim olan İngiltere Başbakanı David Cameron, AB’nin ekonomisi güçlü ülkelerinin liderleriyle yaptığı özel lobi görüşmelerinde, 10 ülkenin bütçenin askıya alınması kararını desteklemesini bekliyordu.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, Cameron’un getirdiği öneriye destek verdi. Diğer yandan bu liderler, AB’nin bütünlüğünü baskı altına alan euro bölgesi krizinin gündemde olduğu bir dönemde kriz oluşturmaması için teklifin gizlilik içinde olmasını istedi.

Cameron ve diğer liderlerin arasında yapılan görüşmenin haberleri yayıldıkça, AB’nin 141.5 milyar euroluk bütçesinden en fazla pay alan ve bu bütçeyi Avrupa’nın bütünlüğü adına şart koşan ülkelerden tepkiler gelmeye başladı.

Öte yandan, AB Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso’nun, sunulan tekliften ötürü çok öfkeli olduğu belirtildi. Barroso, 2014 ile 2020 arasında uygulanacak yeni AB bütçesinin taslağı üzerinde yapılacak değerlendirmelere başkanlık edecek.

AB’nin harcamalarının reel anlamda askıya alınması, ekonomileri bu fonlara dayanan ülkeler için çok büyük bir darbe alacak. İngiliz yetkililer, ekonomisi zayıf ülkelerin olumsuz etkileneceği yönündeki düşünceleri reddederken, Avrupa ekonomisinde daha sert bir tutum sergileyemediği için ülkesinde eleştirilen Cameron, kendi adına büyük bir zafer kazanabilir.

Cameron’un izlediği politika, AB fonlarından en çok faydalanan, aynı zamanda bütçenin askıya alınmasına karşı en az sesinin çıkarabilecek ülke olan Polonya ile çatışmaya girmesine neden olacak. Geçtiğimiz yıl Polonya 6.5 milyar euro AB fonu kullandı.

Polonya, kendisi gibi AB bütçesinden en fazla pay alan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin desteğini almış, Barroso ise bu ülkelere endişelerini anladığını ifade etmişti.

Brüksel’deki zirve öncesinde, Polonya Başbakanı Donald Tusk, “Bizim açımızdan önemli olan AB bütçesinin ciddi oranda azaltılmaması” yorumunda bulunmuştu.

NEW YORK TIMES: Japonya, Çin’in yükselen gücüne karşı ilk önemli adımı attı

Japonya, Çin’in bölgede artan askeri gücüne bir cevap olarak bugün yeni bir savunma politikası açıkladı. Tokyo, savunma gücün artırmak adına denizaltı filosunu güçlendirme ve güney bölgelerindeki adalarında savunmasını artırmaya karar verdi.

Açıklanan yeni ulusal savunma programı, Japonya’nın Soğuk Savaş döneminde Rusya’ya karşı aldığı önlemlerin ardından yapılan en büyük savunma düzenlemesi olacak. Japonya, özellikle Çin donanmasının nüfuzunun arttığı Okinawa Adası’ndaki güçlerini takviye etmeye yönelecek.

Japonya ayrıca, Çin ve artan donanma faaliyetlerine karşı uyarıda bulunacak ve bu aktivitelerin “bölgede ve uluslararası toplumda endişeye neden olan bir konu olduğunu” belirtecek. Üç ay önce, Tokyo ve Pekin, her ikisinin de üzerinde hak talep ettiği ancak Japonya’nın kontrolünde olan Senkaku adaları yüzünden gerilim yaşamıştı.

Tokyo, benimseyeceği yeni savunma politikası altında denizaltı sayısını 16’dan 22’ye yükseltecek. Diğer yandan, mevcut tank sayısı üçte biri kadar, yani 400 civarında azaltılacak. Daha aktif birlikler oluşturulacak ve kıyılardan uzak adalara müdahale edebilmesi için hava birliklerinin güçlendirilmesi ön plana çıkartılacak.

Japonya aynı zamanda bölgedeki askeri nüfuzunu artırabilmek için ABD, Güney Kore, Avustralya ve Hindistan ile bu alanda işbirliğinin artırılmasını hedefliyor.

GUARDIAN: Ashton, ABD’nin desteğini ‘yitirmeme’ uyarısı yapacak

AB Dışişleri Bakanı Catherine Ashton, Avrupa Birliği’nin (AB) uyumlu bir dış politika belirlemediği sürece, ABD’nin transatlantik ilişkilerinde geri adım atabileceği uyarısı yaptı.

Brükselde’de bir araya gelen AB liderlerine seslenecek olan Ashton, ABD ile olan ilişkilerin güçlendirilmesinde ayrıca Rusya, Çin, Japonya, Brezilya ve Afrika ülkeleriyle olan bağların güçlendirilmesi gerektiğini belirtecek.

Ashton AB-ABD ilişkilerine değinen belgelerine ulaşan Guardian, Washington ile kurulan ilişkilerde taahhüt edilenlerin yerine getirilmemesi ve ne yapılacağının bilinmemesi halinde Washington’un ilgisini başka yerlere çevireceğini belirtiyor.

ABD’nin Avrupa ülkeleriyle olan bağlarını ciddiye aldığını belirten Ashton, AB olarak nüfuzlarını bütün halinde hareket eden, kendine güven duyan birlik halinde oluşturabileceklerini ifade ediyor.

Ashton, Kasım ayında yapılan ara seçimlerin ardından ABD’nin politikasında değişim olduğunu, Avrupa’nın Obama yönetimini desteklemek adına daha büyük bir rol üstlenmesi gerektiğini savunuyor.

Avrupa’nın ve ABD’nin belli konularda farklı yaklaşımlara sahip olduğunun altını çizen Ashton, AB liderlerine, iklimde değişikliği ve AB ile NATO arasındaki ilişkiler gibi konularda belirlediği amaçlarını, Washington’un kabul edeceği şekilde düzenlemelerini isteyecek.

TIMES: Fildişi Sahilleri’nde artan şiddet iç savaşın habercisi

Geçtiğimiz gün yaşanan şiddet olaylarında 20 kişinin ölmesinin ardından, Fildişi Sahilleri iç savaşın eşiğine geldi. Ülkenin en büyük şehri Abidjan’da patlama ve silah sesleri yükselirken, görgü tanıkları cesetlerin sokaklara atıldığını belirtti.

Birleşmiş Milletler (BM), ülkeye su, jeneratör ve yakıt yardımında bulunurken, uluslararası topluluk tarafından geçtiğimiz ay yapılan seçimlerin galibi olarak tanınan Alassane Ouattara’nın parti merkezine 800 barış gücü personeli ve sekiz zırhlı personel gönderildi.

Fildişi Sahilleri’nde bütünlük sağlamak istediğini belirten Ouattara’nın destekçileri, devlete ait radyo ve televizyon kurumunun binasını ele geçirmeye çalışında, çatışma çıktı ve birçoğu öldürüldü.

Ouattara’nın destekçileri, mevcut Devlet Başkanı Laurent Ghagbo’ya sadık birliklerin açtığı ateşin hedefi oldu. Ghagbo, eçimlerde hile yapıldığını ileri sürdüğü için koltuğunu bırakmayı reddetmişti.

France 2 televizyonundan Bruno Girodon, “Burada tam bir kaos yaşanıyor. Her yer ceset dolu. Verilen rakamların doğru olduğuna inanmıyorum. Atmosfer son derece olumsuz” yorumunu yaptı.

BBC Türkçe: Assange: Karalama kampanyasının hedefindeyim

Kefaletle serbest bırakıldıktan sonra BBC televizyonuna mülakat veren Wikileaks kurucusu Julian Asange, İsveç'te hakkında ortaya atılan tecavüz iddialarını reddederek ''bir karalama kampanyasının hedefinde'' olduğunu söyledi.

Assange, ''Arkasında tam olarak kimin durduğunu bilmiyoruz, ama kanımca hem şahsi, hem ulusal hem de uluslararası boyutta farklı çıkar odaklarının ön ayak olduğu bir karalama kampanyası sözkonusu'' diye konuştu.

Julian Assange, tutukluluk halinin sona ermesiyle Wikileaks'te yayınlanan belge sayısının artacağını ve daha hızlı çalışacağını da söyledi. �

İngiltere'de Yüksek Mahkeme dün akşam saatlerinde ABD Dışişleri Bakanlığı'nın gizli belgelerini yayımlayan internet sitesi Wikileaks'in kurucusu Julian Assange'ın tutuksuz yargılanmasına karar verdi.

Hapisten çıkarılan Assange'a 11 Ocak'ta İsveç'e iadesinin görüşüleceği davaya kadar elektronik kelepçe takılacak.

Her gün polise gidip imza vermesi istenen Assange'ın serbest kalması için destekçileri yaklaşık 375 bin dolar kefalet yatırdı.

39 yaşındaki Julian Assange'ın, iki gün önceki duruşmasında tutuksuz yargılanmasına karar verilmiş, ancak İsveç makamlarının karara itirazı sebebiyle Assange'in tutukluluğu sona ermemişti.

Julian Assange, geçen ağustos ayında İsveç'e yaptığı seyahatte iki kadına tecavüz etmekle suçlanıyor ve İsveç hükümeti, Assange'ın iadesini talep ediyor. Hakkında Avrupa çapında tutuklama kararı çıkarılan Assange, 7 Aralık'ta Londra'da teslim olduğu polis merkezinde tutuklanmıştı.

Duruşmada savcılık, Assange'ın kaçabileceği endişesini dile getirdi. Yargıç ise, "Assange, 7 Aralık'ta polise kendisi teslim oldu. Adaletten kaçmaya çalışan biri bunu yapmaz. Ayrıca kaçarsa, destekçilerinin gözünde itibarı zedelenir" dedi.

İsveç'te savcılık, hakkında tutuklama emri çıkarmasına rağmen Assange hakkında resmen suçlama getirmiş değil.