Güncelleme Tarihi:
DAILY MAIL: Üç İngiliz asker yataklarında infaz edildi
Geçtiğimiz gün Afganistan’da öldürülen üç İngiliz askerinin, firar eden bir Afgan askeri tarafından hazırlıksız oldukları bir anda infaz edildikleri ortaya çıktı. İlk olarak bir karakol komutanını uykusundayken öldüren Afgan asker, ardından iki İngiliz askerini roket atar (RPG) ile öldürdü.
Afganistan savaşının başladığı 2001’den bu yana, ilk defa iki üst düzey subay ve bir teğmen tek bir saldırıda öldürüldü. Askeri yetkililer, yaşanan olay ardından yaptıkları değerlendirmelerde, Afgan askerin Taliban tarafından koalisyon güçleri arasına sızdırılmış olabileceğini belirtti.
Saldırıda ayrıca dört askeri yaralandı. İngiltere Savunma Bakanlığı, Helmand eyaletindeki askeri birliğin içinde yaşanan saldırının önceden tasarlanmış olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu belirtti.
Yaşanan saldırı, Afganistan’ın güvenliğini 2015 itibariyle Afganistan ordusuna teslim etmeyi planlayan koalisyon güçleri için büyük bir darbe oldu. Yetkililer, sorumluluk ve yetkileri artırılan Afgan askerlerin arasında bu tür olayların yaşanmasının koalisyon güçlerinin geri çekilme tarihini çok olumsuz etkileyebileceğini ifade etti.
Ancak, İngiltere Başbakanı David Cameron, Afganistan’daki stratejilerini değiştirmeyeceklerini ve Afganistan ordusu ile omuz omuza bir mücadele vereceklerini açıklamıştı.
Geçtiğimiz gece, yerel saat ile 02.40’ta yaşanan saldırının sonrası, Taliban militanı olduğundan şüphelenilen firari asker Nahr-e Saraj mahallesindeki karakoldan kaçmayı başardı. Üç İngiliz askerinin hayatını kaybettiği saldırı, Afgan güçlerinin bilerek İngilizlere ateş açtığı ikinci eylem olarak kayıtlara geçti.
İki yıl önce, iki İngiliz askeri firar eden bir başka Afgan askeri tarafından vurulmuştu. Taliban tarafından ele geçirilen asker, militanlar tarafından hainlik suçlamasıyla idam edilmişti.
EL CEZİRE: ABD Kudüs’teki yıkımları eleştirdi
İsrail’in Doğu Kudüs’te Filistinlilere ait altı evi yıkması, İsrail-Filistin barış görüşmelerinin devam ettirilmeye çalışıldığı süreçte Filistinlileri öfkelendirirken ABD’yi endişelendirdi.
Yıkımların Ekim ayında barış görüşmelerini desteklemek için durdurulmasından bu yana, Salı günü ilk kez Filistinlilere ait mülklerin yıkılması, İsrail’in görüşmelere bağlılık göstermediğine işaret ediyor.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmelerin ardından barış görüşmelerini ilerletmek için ciddi adımlar atılması sözü vermişti. Yıkımlar ise Netanyahu’nun bu açıklamalarının sadece bir hafta sonrasında yaşandı.
Obama ile Netanyahu arasında yapılan görüşmelerin ardından İsrail ABD ile ilişkilerini yeniden tehlikeye atacak bir eylemde bulunurken, ABD’nin yanı sıra Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletlerde (BM) gelişmelerden endişeli.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden PJ Crowley, İsrail’in Filistinli liderler ile arasındaki görüşmeleri riske atacak eylemlerden kaçınmasını istedi. Crowley, Doğu Kudüs’te yaşanan yıkımlardan dolayı endişeli olduklarını belirtti ve ABD hükümetinin İsrail’in Filistinlileri olumsuz etkileyen faaliyetlerinden memnun olmadığını ifade etti.
Hem İsrail, hem de Filistin’in Doğu Kudüs’te hak iddia etmesi, bu bölgede yaşanan yıkımları oldukça hassas bir konu haline getiriyor. Bugün 750 bin nüfusa sahip olan Kudüs’ün nüfusunun üçte birini oluşturan Filistinliler, yerleşimci statüsüne sahip olmalarına rağmen İsrail vatandaşlığı elde edemiyor.
Kudüs belediyesi, Salı günü gerçekleştirilen yıkımların mahkeme kararına dayandığını ve yıkılan evlerin ev olarak kullanılmadığını belirtti. Bu açıklamayı reddeden Filistinlileri ise yıkılan binalardan üçünün ev, bir tanesinin de depo olduğunu ifade etti.
Pazartesi günü, Kudüs belediyesi Doğu Kudüs’te yeni 32 apartman inşa edilmesi için onay vermişti.
NEW YORK TIMES: Almanya’nın Çin ile ticareti hızla yükseliyor
Alman şirketler, Çin ile yapacakları ticaret anlaşmalarının Rusya ve diğer ülkelerle yapacakları ticari anlaşmalardan çok daha önemli olduğunun farkına varıyor. Bugün Çin’in Avrupa’daki en büyük ticari ortağı olan Almanya, özellikle elektronik ürünlerde bu ülkeyle olan ticaretini güçlendiriyor.
Almanya’nın ticarette benimsediği yeni görüş Başbakan Angela Merkel’in Çarşamba günü yapacağı ziyaretlerle desteklenecek. Merkel, Rusya, Çin ve Orta Asya’nın enerji zengini ülkesi Kazakistan’a düzenleyeceği ziyaretlerde yeni bir ticari ortalık kuracak.
Bazı analistler ise ilk defa bir Alman başbakanın bu tür bir ticari ziyaret turu yaptığına dikkat çekerek Merkel’in tercihini eleştirdi. Almanya Dış ilişkiler Konseyi’nde Rusya uzmanı olan Alexander Rahr, Rusya ve Çin’in aynı turun içinde yer almasının Moskova ve Pekin’e farklı mesajlar gönderebileceğini belirtti.
Ekonomik kriz döneminde büyük darbe alan Alman otomotiv sanayisi, Çin’den önde gelen Alman otomobil markalarına gelen talep sayesinde toparlanmayı başardı. BMW, Salı günü açıklanacak 2010 tahminlerini oldukça yüksek tutuyor. Diğer yandan, sanayi altyapısını geliştirmekte olan Çin için, Almanya mühendis ve bilgisayar uzmanlarının eğitim programlarına büyük yatırım yapıyor.
Almanya’nın hedeflediği ekonomik toparlanmayı gerçekleştirebilmesi için ihracata büyük önem veren Merkel, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada Çin ile ticari bağları güçlendirmeye odaklandığını ifade etmişti.
Geçtiğimiz yıl içinde, Almanya’nın Çin’e ihracatı 46.2 milyar dolar (71.410 milyar TL) olarak gerçekleşti. Almanya’nın 2008’den bu yana Çin ile yaptığı ticaret büyüklüğü fazla değişikliğe uğramazken, Rusya ile ticaret yüzde 30 azaldı.
GUARDIAN: ‘Alman milli takımında bazı oyuncular eşcinsel’
Alman futbolu milli takımlarında “bir grup eşcinsel oyuncu” bulunduğuna dair iddialar ortalığı karıştırdı. Milli takımın değişmez oyuncusu ve kaptanı Michael Ballack’ın 10 yıldan fazla menajerliğini yapan Michael Becker’in, Der Spiegel dergisinin bu ayki sayısına yaptığı açıklamada milli takımdaki bazı oyuncuların eşcinsel olduğunu belirttiği iddia edildi.
“Yeni Alman Erkeği” adı altında verilen haberde, Aleksander Osang adlı gazeteci Dünya Kupası öncesinde Becker ile yaptığı bir görüşmeye yer verdi. Osang’a göre, Becker takımdaki bazı oyuncuların eşcinsel olduğunu söyledi. Becker ayrıca, eskiden milli takımın formasını giymiş bir oyuncunun “bir grup eşcinsel futbolcunun” adlarını vermeye hazır olduğunu belirtti. Osang’ın bu oyuncunun cinsel tercihini sorması üzerine, Becker futbolcunun “yarı eşcinsel” biri olduğunu söyledi.
Osang, teknik direktör Joachim Löw’ün oyuncularının geçmişte saldırgan ve hücuma yönelik futbol ortaya koyan Alman takımına kıyasla daha hafif ve zarif bir oyun tarzı benimsediklerini de belirtti.
Der Spiegel, Dünya Kupası öncesinde Becker’in yaptığı açıklamalar ile dikkatleri üzerine çekmek istediğini ama beklediğini bulamadığını ifade etti. Osang, “Tüm gazeteciler zaten Löw’ün takımı hakkında dönen eşcinsel söylentilerden haberdardı” ifadesini kullandı.
Alman milli takımı, 76 yıl aradan sonra 2010 Dünya Kupası’na en genç kadrosu ile katılmıştı.
BBC: İsrail savaş gemileri Libya gemisini takibi sürdürüyor
İsrail savaş gemileri Gazze’ye yardım götürmek için yola çıkan Libya gemisini takip etmeyi sürdürüyor. Kaddafi Uluslararası Yardım ve Geliştirme Derneği, Moldova bayrağı taşıyan Amalthea adlı geminin İsrail’in rotasını değiştirmesi için yaptığı uyarılarını dikkate almadığı konusunda ısrar ediyor.
Ancak, Mısırlı ve İsrailli yetkililer, geminin kaptanının rotasını değiştirerek Mısır’ın El Ariş limanına gelmeyi kabul ettiğini öne sürdü. Gemideki mürettebatın ayrıca motorda yaşanan bir sorunla uğraştığı bildirildi.
Amalthea gemisi Çarşamba günü Gazze’ye varmak amacıyla Cumartesi günü Yunanistan kara sularından yola çıkmıştı. İsrail ordusu, Amalthea gemisinin Salı günü kıyılarına yaklaşmasının ardından, durdurulması için hazırlıklara başladığını duyurmuştu. İsrailli yetkililer, hazırlıkların “kimlik tanımlama ve iletişim süreciyle” başladığını belirtti.
Öte yandan, İsrailli yetkililer Libya gemisine gece yarısına kadar rotasını değiştirmesi için ültimatom verildiği iddialarını reddetti. Tersine, geminin kaptanının Mısırlı yetkililerin önerisini kabul ederek 2,000 ton gıda ve ilaçtan oluşan yükünü El Ariş limanına boşaltacağını belirttiler. Bu ihtimal kapsamında, yardımlar daha sonra kara yoluyla Gazze’ye ulaştırılabilecek.
Gemiyi kiralayan Kaddafi Uluslararası Yardım ve Geliştirme Derneği, gemiyle olan irtibatın İsrail tarafından bloke edildiğini ve geminin etrafını saran İsrail donanmasına ait savaş gemileri yüzünden gerekenden yavaş seyrettiği açıklamasını yaptı.
Dernek, bir İsrail hücum botunun geminin kaptanına Gazze’ye yanaşmalarına izin verilmeyeceğini ve Mısır’ın El Ariş limanına gitmesini ilettiğini belirtti.
INDEPENDENT: İngiltere’nin sözü edilmeyen borcu tahmin edilenden fazla
İngiltere Ulusal İstatistik Bürosu’nun geçtiğimiz gün yayımladığı rakamlar, İngiltere’nin ülke borcunun sanılandan çok daha fazla olduğunu gösterdi. Rakamlar, ülke borcunun neredeyse 4 trilyon sterlin (9,4 trilyon TL) olduğunu ortaya koydu.
Açıklanan rakamlar, ülke borcunun ağırlıklı olarak gelecek nesillerin omuzlarına yükleneceğini gösteriyor. İngiltere’nin borcu özellikle kamu sektörü ve emekli maaşlarından kaynaklanıyor. Bir diğer önemli borç etkeni ise, özel mali teşvikler altında özel müteahhitlere verilen ödeme taahhütleri.
Açıklanan rakam, bugüne kadar yapılan tahminleri büyük farkla geride bırakıyor. Bugüne dek yapılan ülke borcu tahminleri 903 milyar sterlin iken, 2015 itibariyle bu rakamın 1.3 trilyon sterline ulaşması bekleniyordu. Ancak Ulusal İstatistik Bürosu’nun ortaya koyduğu tablo, gelecek nesiller için tehlike sinyalleri veriyor.
Ulusal Ekonomik ve Sosyal Araştırma Enstitüsü ise, ortaya konan rakamlar ardından korkutucu bir hesaplama yaptı. Buna göre, İngiliz halkı çocuklarının, hatta torunlarının hayatlarının büyük kısmını borç kapayarak geçirmemesini önlemek için, bugün ödediği mevcut vergilerden yüzde 30 daha fazla vergi vermek zorunda.