Güncelleme Tarihi:
ECONOMIST: Gül’ün ödül almasıyla AB raporunun zamanlaması bir tesadüf
Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’nin üyelik süreciyle ilgili yıllık raporunu yayımlamasından birkaç saat sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,’ün İngiltere’de Chatham House ödülünü alması bir tesadüftü.Zamanlama Brüksel’in Türkiye’ye yönelik eleştirilere güç kattı ancak Gül eleştirileri savurmayı başardı.
AB’nin, Türkiye’den Kıbrıs Rum Kesimi’ne limanlarını açması talebine, Gül Türkiye’nin tek traflı imtiyaz sağlayamayacağı cevabını verdi ve AB’nin 2004’te Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonu kaldırmadığını belirtti. Kıbrıs sorunu ve diğer AB üyelerinin muhalefeti yüzünden üyelik süreci çok yavaş ilerliyor olsa da, Gül Economist’e, birçok başlık açılmamış olmasına rağmen reformları devam ettireceklerini ve en sonunda Türklerin aday olma fikrinden vazgeçebileceklerini belirtti.
Türkiye, İsrail’e yönelik eleştirileri ve İran’a yakın durmasına rağmen, ABD öncülüğündeki füze sistemini kabul ederse Batı’nın desteğini göreceğine inanıyor. Raporda dini azınlıklara daha iyi muamele edilmesi, Kürtçe yayınların başlatılması ve sivil anayasaya yönelik değişiklikler gibi olumlu notlar bulunsa da, en az 40 gazeteci hakkındaki davaların sürdüğü Türkiye’deki medya baskısı fazlasıyla eleştiri aldı.
Ancak Gül, basın özgürlüğünün Türkiye’deki demokrasinin mihenk taşı olduğunu belirtti ve “herkes istediği şeyi yazmakta özgür” dedi.
XINHUA: Türkiye ve İran nükleer silahsızlanmanın öncüsü olabilir
İran Dışişleri Bakanı Manuşet Muttaki, İran İslam Cumhuriyeti ve Türkiye’nin uluslararası nükleer silahsızlanma çabasında öncü rol alabilecek potansiyele sahip olduğunu söyledi. Perşembe günü İran’ın Press TV kanalına demeç veren Muttaki, “Türkiye’yle nükleer silahlardan arınmış bir dünya düzeni oluşturmak konusunda bayrak taşıcıyılar olabiliriz” ifadesini kullandı.
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan ile bir araya gelen Muttaki, “Türkiye’nin uluslararası arenada yeni bir görüş açısı var. Bölgede etkin ve nüfuzlu bir role ve özel bir konuma sahip” dedi.
Muttaki, “İki önemli ülke olarak, İran ve Türkiye birbirleriyle beraber hareket etmek konusunda işbirliğinde önemli adımlar atabilir” diye konuştu. Mercan ise dünyanın nükleer silahlardan arınması konusunu Türkiye’nin defalarca öne çıkardığını belirtti ve Ankara’nın İran ve diğer komşu ülkelerle ilişkilerini daha da ileri taşımak istediğini ifade etti.
BLOOMBERG: Moody’s: Seçim harcamalarından kaçınmak kredi notuna olumlu yansır
Uluslararası ticari ve devlet kurumları üzerinde araştırma ve analizler yayımlayan kredi derecelendirme kurumu Moody’s, Türkiye’nin 2011 seçimleri öncesince devlet harcamalarından kaçınmasının ülkenin kredi puanına olumlu etki yapacağını söyledi.
Moody’s, “Hükümetin seçimler öncesinde harcamalarında kısıtlamaya gitmesi bizim açımızdan kredi puanına olumlu yansıyacak bir etken olacak. Ancak bu bir seviye yükselmesi anlamına gelmiyor” açıklamasında bulundu.
Şirketin analisti Sarah Carlson, seviye yükseltilmesi ve zamanı konusunda bir açıklama yapmakta çekindi. Carlson, Merkez Bankası’nın gösterge faiz oranını gelecek yılın dördüncü çeyreğinde artırma ihtimalinin “mantıklı” ve “beklentileri kapsamında olduğunu” ifade etti.
NEW YORK TIMES: Allavi destekçileri Irak parlamentosunu terk etti
Perşembe günü yeni hükümet çalışmalarının tamamlanmasının ardından Irak parlamentosunun ilk toplantısında eski başbakan Iyad Allavi koalisyonu üyeleri protesto amacıyla oturumu terk etti.
Parlamentonun ilk toplantısında yaşanan protesto, Irak’ın yeni hükümetinin henüz 24 saatini doldurmadan ne kadar hassas bir yapıya sahip olduğunu gözler önüne serdi. Obama yönetimi, kurulacak hükümetin seçmenlerin isteğini yansıtması gerektiğini belirtmişti. Eğer Obama’nın dileği doğru çıkarsa, yeni Irak hükümeti kısa zamanda parçalanacak, şüpheyle dolu olan ve hukukun üstünlüğünün sallantıda olduğu parlamento yıkılacak ve Irak yeni bir kaosun eşiğine gelecek.
Allvai koalisyonu üyeleri, parlamentonun toplanmasından bir kaç saat sonra gözaltında bulunanların serbest bırakılması şartları kabul edilmeyince salonu terk etti. Allavi destekçileri aynı zamanda Saddam Hüseyin’in Baas Partisi’yle bağlantıları olduğu gerekçesiyle seçimlerden men edilen üç aday hakkında kararın değişmesini istedi.
Allavi destekçileri, “yaptığı anlaşmaları ihlal eden bir hükümetle çalışamayacaklarını” belirtti. 7 Mart’ta yapılan seçimlerde, Allavi’nin Irakiya partisi, Başbakan Nuri el Maliki’nin Irak İslam Yüksek Konseyi’ni az farkla geçerek seçimlerden birinci çıkmıştı.
WASHINGTON POST: Allen Iverson’ın Türkiye’ye gitmesi onun için olumlu olabilir
Iverson’ın Türkiye’deki yeni hayatına sunulduğu an şaşkınlık, şok ve biraz korkuyla fark ettiği şey, dünyanın diğer ucunda yaşayan ve hakkında neredeyse hiç bir şey bilmediği bir yerde insanların onu karşı sevgisi ve takdirini göstermesiydi. Iverson’ın Türkiye’ye geldiği gün karşılandığı an ve ertesi gün katıldığı futbol maçındaki sevgi gösterileri ve tezahüratlara değer biçilemez.
Iverson ABD’de kalmalı ve asla Türkiye, Avrupa veya Asya’ya gitmemeliydi. Ancak hiçbir NBA takımından teklif almayınca ve 35 yaşındaki Iverson’a basketbol dünyasında ümit veren kalmayınca, Beşiktaş’tan gelen 4 milyon dolarlık teklifi kabul etti. Iverson, krallara layık karşılanmasından sonra, “Burayı terk etmeden önce Türkçe konuşacağıma bahse girerim” dedi.
Belki de Iverson için ömür boyunca bir kez elde edilebilecek bu fırsat Washington, Detroit ve Denver’daki tecrübelerinden tamamen farklı tecrübeler sunacak. NBA kariyerinden sonra yurt dışında yedi yıl ter döken ve1993-94 sezonunda Oyak Renault’da oynayan Los Angeles Lakers oyuncusu Adrian Branch, “Oraya ben ABD’liyim, her şeyin üstesinden gelirim düşüncesiyle gidemezsiniz. Iverson orada 40 yaşına kadar oynayabilir. Ancak bir G.I Joe gibi takınmak yerine mütevazi olmalı. Sonuçta ona hiçbir NBA takımının vermediği şansı, bir iş verdiler” dedi.
WALL STREET JOURNAL: ABD ve Güney Kore arasında ticari anlaşma krizi
ABD Başkanı Barack Obama ve Güney Kore’nin otomobil, büyükbaş hayvan ve yerel politikalarda anlaşmaya varamaması, ABD’yi on yıldan fazladır sürdürdüğü en iyi ikili ticaret ortaklarından birini kaybetme noktasına getirdi.
Güney Kore ile sorunların aşılamaması, G20 zirvesi gündeminin merkezine ihracat artışını yerleştiren ve istediği sonucu almak için politik sermayesine güvenen Obama’ya büyük bir darbe oldu. ABD’li ve Güney Koreli yetkililer bugün bir araya gelecek. Ancak Ford Motor şirketi ve Demokrat Parti hukukçularının gösterdiği muhalefet, Obama’nın bir anlaşma sağlaması ihtimalini düşürüyor.
Diğer yandan, sendika liderleri ve üst düzey bazı politikacılar, ABD’li çalışanların çıkarları adına olumsuz olduğunu düşündükleri anlaşmaların üzerine gitmediği için Obama’yı övdü. Anketler ise yüksek işsizlik rakamlarına rağmen ABD’lilerin yeni ticaret anlaşmalarına politik desteğin düşük olduğunu gösteriyor.
Ticari uzmanlar ise Kongre’de 2007’den bu yana gücü azalan Güney Kore anlaşmalarının neden olduğu belirsizliğin, Kolombiya ve Panama’yla askıya alınan ticari anlaşmalar ve Doha görüşmelerinin sonuçsuz bıraktığı görüşmelerle daha da artabileceğini belirtti. Dahası, Başkan Obama Demokrat Parti hukukçuları ve sendikaların baskısında dolayı Meksika’yla da ticari sorunları giderebilmiş değil.
TIMES: Kremlin ihanetle suçladığı çift taraflı ajanı öldürmek için ölüm tugayı görevlendirdi
Kremlin, Rus Dış İstihbarat Servisi’nde ABD köstebeği olduğu iddia edilen Albay Shcherbakov adıyla bilinen kişinin öldürülmesi için bir ölüm tugayının harekete geçmiş olabileceğini belirtti. İddialara göre, Haziran ayında yaşanan casus skandalını ortaya çıkaran isim olan Shcherbakov, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmek için ABD’ye gittikten üç gün sonra Moskova’ya kaçtı.
Bir Kremlim yetkilisi yaptığı açıklamada, “Onun kim ve nerede olduğunu biliyoruz. Onun ardından bir ‘Mercader’ gönderildiğinden şüpheniz olmasın” dedi. Ramón Mercader, Bolşevik Leon Torçki’yi 1940 yılında Meksika’da öldürmüştü.
Albay Shcherbakov, SVR’nin ABD operasyonları bölümünü temsil eden “S Departmanı”nın başındaki kişi olarak tanımlandı. Shcherbakov’un görevi ise sahte kimlikle onlarca yıl sürebilen görevlerde yer alan “yasadışı ajanları” idare etmek. Kommersant gazetesindeki iddialara göre, bu yasadışı ajanlardan biri 1960’lardan beri faaliyet gösteren SVR’nin en kıdemli casuslarından Mikail Vasenkov.
ABD Federal Araştırma Bürosu (FBI), Medvedev’in Haziran ayındaki ziyaretinin ardından 10 Rus casusun yakalandığını duyurmuştu. Soğuk Savaş’ın ardından iki ülke arasında yaşanan en büyük casusluk skandalında, 10 casus ABD’de tutulan dört Rus mahkûmla takas edilmişti.
İddialara göre, 10 Rus casustan biri olan Anna Chapman, radyoaktif polonyum 210 maddesiyle suikasta kurban giden Alexander Litvinenko’nun ölümünden dört yıl sonra bir Rus tarafından ihanete uğradı. Ruslar Litvinenko’nun ölümünü bir hainin ortadan kaldırılması olarak kutlarken, İngiltere ve Rusya arasında kriz yaşanmış ve Rusya olaydan sorumlu görülen KGB ajanı Andrey Lugoyov’un İngiltere’de duruşmaya çıkmasına izin vermemişti.