Dünya artık kriz yönetimi değil, acil durum planlaması yapıyor

Güncelleme Tarihi:

Dünya artık kriz yönetimi değil, acil durum planlaması yapıyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 10, 2004 23:28

İnşaat Mühendisi Zeynep Fulya Kaya, Türkiye’de acil durum planlaması eğitimi veren güvenlik danışmanlarından biri. Gelişmiş ülkelerde kriz yönetiminden artık vazgeçildiğini, özellikle resmi kuruluşlarda acil durum planlaması üzerine çalışıldığını söylüyor. Kaya, 11 Eylül saldırılarının üçüncü yıldönümünde afet planlamasının önemini ve afetlerle iç içe yaşayan bir toplum olarak ‘farkına varmamız’ gerekenleri anlattı.

11 Eylül’ün kitabını yazdı

Zeynep Fulya Kaya, ‘Bir Felaketin Anatomisi’ adlı kitabında, 11 Eylül sonrası oluşturulan merkezlerde psikologlardan oluşan ekiplerin gönüllülere destek verdiğini belirtiyor. Günlerce uykusuz çalışan gönüllülere beden ve ruh sağlıklarını korumaları için terapi seansları yapılmış, uzman masözler tarafından masaj seansları düzenlenmiş. Enkaz bölgesinde iki ayrı merkez oluşturulmuş. Aile merkezinde özellikle çocuklu aileler barındırılmış. Afet Destek Merkezi’ndeyse o bölgede işini ve evini kaybeden kişilere yardım edilmiş.

Resmi kurumlar ayakta kalmalı

11 Eylül acil durum planlaması konusunda ne gibi yeni önlemler alınmasına yol açtı?

- Bu süreç ‘iş sürekliliği eylem planı’ denen kavramları getirdi. Kriz yönetiminden artık vazgeçiliyor. Çünkü resmi kurumlar ne felaket yaşarsa yaşasın toplumun hayati ihtiyaçlarına cevap verecek olan tüm işletmelerini, ayakta tutmak zorunda. Bu dönemde planlar uzun vadede sürdürebilirlik kavramı üzerine yapılıyor. Acil durum planlaması konusunda sistematik şekilde çalışıyorlar. Türkiye’de de bunun yapılması gerektiğini düşünüyorum.


‘Kendimizi eğitmeliyiz’


Türkiye’de afet planlamasına nasıl bakılıyor?

- Marmara depreminden sonra önemli adımlar atıldı ama yeterli değil. İnsanlar trilyonluk binalar yaptırıyorlar ama personeli ilkyardım ya da yangın konularında eğitmek için ayıracakları zaman ve para yatırımını masraf ya da lüks olarak görüyorlar. Afet, kadın erkek, statü, eğitim dinlemez. Daha geniş düşünmeyi öğrenmeliyiz. Kendimizi eğitmeliyiz.

Yerel ve merkezi yönetimlerin acil durum planlamalarına bakış açısını değerlendirir misiniz?

- Bence işin aciliyetini anlıyorlar. Sivil savunma, belediye ve emniyet birimlerinin çok önemli çalışmaları var. İtfaiyeler ve sivil savunma ekipleri pek çok ücretsiz eğitim veriyor. Elbette yapmaları gereken çok şey var. Ancak bizim temel sorunumuz halkı bu çalışmaların içine katamamak. Yasalar çıkartılır ama toplum yasaları uygulamaya özen göstermedikten sonra bu yasaların hiçbir anlamı kalmaz. Bizim depreme ilişkin bina yönetmeliklerimiz vardı da ne oldu? O yasalara göre inşaa edilmesi gerken binalar bugün yerinde yok. İnsanlara zorla, ‘eğitim alacaksın’ demek yetmiyor.


Zeynep Fulya Kaya Ankara’da doğup büyümüş. Asker olan babası onu ve iki kardeşini hep kendilerine yetebilecek şekilde yetiştirmiş. Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden mezun. Yönetim bilişim sistemleri ve yüksek yapıların güvenliği konusunda uzman.

11 Eylül sonrası ‘yüksek yapılarda terör’ konusunu araştırmak için dört hafta boyunca New York’ta çeşitli araştırmalar yapmış. Yüksek bina uzamanlarıyla görüşüp, saldırılar sonrasında oluşturulan afet merkezlerinde görev almış. Yaşadıklarını ‘Bir Felaketin Anatomisi’ ismini verdiği kitabına taşımış.

Kapital Yayınları tarafından geçen yıl basılan kitapta, dört haftaya sığan gözlemlerini, New York şehrinin terör saldırıları sonrasında yaralarını nasıl sardığını aktarıyor. Özellikle yüksek binalarda afet zamanları yapılması gerekenleri hem bir inşaat mühendisi hem de bir gönüllü yaklaşımıyla anlatıyor.

GÜVENLİK DANIŞMANI

Kaya halen ICTS Global Security isimli uluslararası bir güvenlik danışmanlığı firmasında eğitim ve güvenlik danışmanı olarak çalışıyor. Hollanda merkezli INTS Global Security’nin 22 ülkede 90’dan fazla ofisi var. 1996’dan beri Türkiye’de ve bu alanda faaliyet gösteren tek uluslararası şirket. Faaliyetleri arasında özellikle havaalanı ve yüksek binalar gibi yapılarda güvenlik sistemlerinin planlanması, proje ve risk yönetimi, operasyonel prosedürlerin planlanması ve bu konularla ilgili seminerler düzenlenmesi başı çekiyor.

Kaya, sanayi tesislerinin ve yüksek yapıların güvenlik ve işletme müdürleriyle işbirliği içinde çalışarak bu kurumların güvenlik personeline acil durum planlamsıyla ilgili seminerler veriyor.

AKUT (Arama Kurtarma Derneği) üyesi. Her depremde, her afette gözünü kırpmadan enkaza dalıyor. Türk insanının afetlere hala kaderci yaklaştığından şikayetçi. Toplumun her şeyi devletten bekleme alışkanlığından kurtulması gerektiği görüşünde. Afet planlamasında eğitime ve özellikle de çocuklara büyük iş düştüğünü söylüyor.

‘Kurtarmaya’ yönelik bilinciniz nasıl gelişti?

- Çocuk yaşlarda, Kıbrıs Savaşı’ndan hemen sonra Kıbrıs’ı gördüm. Savaşın izleri çok tazeydi ve çocukken buna tanık olmak beni çok etkilemişti. Türkiye’ye döndüğümüzde kafamda hep savaş vardı. Televizyonlarda hep o harekatı izliyorduk. ‘Neler yapabilirim’ diye düşünüyordum. 15 yaşlarında okuduğum Anna Frank’ın Hatıra Defteri isimli kitap da çok etkilemişti beni. Onun ve ailesinin Alman toplama kamplarında yaşadıklarını okumak bende ailemi kaybetme korkusunu yarattı. Sonra hayat bir şekilde beni buraya kadar getirdi.

11 Eylül’den sonra neden New York’a gittiniz?

- 96’da yüksek yapılarla ilgili projelerle ilgilenmeye başlamıştım. Afet zamanlarında yüksek binalarda yapılacak acil durum planlaması ilgimi çekiyordu. Zamanla terörizm ve güvenlik anlamındaki yapısal çözümlere yöneldim. Arama-kurtarmacı olarak bunları bilmemiz gerekiyordu. Yüksek yapılarda enkaz oluşumu dünyada yok. 1993’te bombalanan Dünya Ticaret Merkezi ilk örnek. 11 Eylül’ün ardından bölgeyi görmek istedim. Kentin 1993’ten bugüne geliştirdiği refleksleri, yapılan hazırlıkları ziyaret etmek istedim. DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) bana sponsor oldu.

NEDEN YÜKSEK BİNALAR?

New York’ta neler yaşadınız?

- Gittiğim ilk hafta yüksek yapılarla ilgili uzmanlarla görüştüm. New York’ta FEMA (Federal Acil Durum Merkezi- Federal Emergency Management Agency) tarafından iki merkez kurulmuştu. Biri afet destek merkezi diğeri de aile merkeziydi. Aileleri korumak adına çok hassas çalışılıyordu. Marmara depreminin ardından FEMA’dan eğitim almıştık. Bu eğitimin faydası olacağını düşünerek yardım için başvurdum. Afet destek merkezinde işini evini kaybeden her milletten insana yardım ediliyordu. Türkçe destek vermek için girdim. Zamanla görevim değişti. Ben ihtisasımı yönetim bilişim sistemlerinde yapmıştım. Orada bu bilgim işe yaradı. IBM özel bir sistem oluşturmuştu. Hazırlanan veritabanında sosyal sigorta numarası girilerek insanlara para yardımı yapılıyordu. Ben de bu sisteme dahil oldum.

Döndükten sonra ‘Bir Felaketin Anatomisi’ isimli bir kitap yazdınız. Sizi bu kitabı yazmaya yönelten etkenler nelerdi?

- Biz millet olarak dünyada olmuş bitmiş felaketlerin analizini yapmıyoruz. Hatta görmezden geliyoruz. Yeri geliyor, üstüne konuşmayı ayıp sayıyoruz. Halbuki yaşananlardan ders almalıyız. Yaşadıklarımızı paylaşmalıyız. Acil durumlara hálá kaderci yaklaşıyoruz. Bunu önlemek için yaşanan afetlerle ilgili örnekleri ortaya koymalıyız. Dünyada acil durumlarıyla ilgili prosedürler kanla yazılmıştır. Şok ve panik anındaki ölü zamanlardaki tecrübelerle bir şeyler yazılıyor. Deprem sırasında Türkiye’ye pek çok danışman geldi. Gözlem yaparak kendilerine dönük benzer bir felakette nasıl önlemler alabileceklerini araştırdılar. Bizse yaşadıklarımızı unuttuk bile. Ben yaşadıklarımı belgeleyerek toplumsal hafızayı güçlendirmek istedim.

Halk afet zamanlarında hayat kurtarabilecek temel önlemlerle ilgili nerelerden bilgi alabilir?

- Sivil savunmanın çok güzel bir internet sayfası var. Nükleer biyolojik silahlardan yangına kadar çok ayrıntılı bilgiler sunuluyor. İl emniyet müdürlüklerinin asayiş sayfalarında güvenlikle ilgili çok basit temel kurallar anlatılıyor. AKUT gibi gönüllü kuruluşlar var. Önemli olan niyet. İnsanlar önceliklerini belirlemeli. Evde çocuk, hasta, engelli kişiler varsa mutlaka ilkyardım bilinmeli. Örneğin her gün kullandığınız ilaçlar varsa bunların bir listesini yapıp üstünüzde taşımalısınız ki acil durumlarda sağlık ekipleri gerekli müdaheleyi yapabilsin.

AİLELER BAŞIBOŞ BIRAKILDI

Kuzey Osetya’da yaşanan terör saldırısıyla ilişkin değerlendirmeleriniz neler?

- Gözlemlediğim en önemli şey ailelerin çok başıboş bırakıldığıydı. Basından izlediğim kadarıyla çatışmaya katılan aileler vardı. Orada bir aile merkezi kurulmalıydı. Ne yazık ki bu yaşananlar çocukları da acımasız kılacak. 400’e yakın çocuk bu endişe ve öfkeyle yaşayacak. Bu öfkeyi bir kuşak sonrasına taşıyacak.

Sizi en fazla korkutan şey nedir?

- Terörün bugün geldiği durumdan korkuyorum. Bütün etik kuralların önüne geçildi. Çocuklara bu kadar hunharca saldırıların yapıldığı bir dünyada terörün yarın size ne getireceğini bilemezsiniz, bu beni çok ürkütüyor. Deprem doğal bir afettir. Depremi bir 5- 10 sene sonra kabullenirsin. Ben binalarımı dere yatağına yaptım, benim hatamdan ötürü bu yıkımlar yaşandı dersin. Terör öyle değil. İnsanın insana yaptığı unutulmaz ve katlanarak artar. Terörün nereye gittiği belli değil. Bu nedenle de dünyada geleceğe yönelik en fazla üzerinde durulan mesleklerden biri de güvenlik yönetimi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!