Güncelleme Tarihi:
Koy, gözün alabildiğine uzanan bâkir bir plâjdır; en namlıları da dâhil, İstanbul’un hiç bir plâjında bu kadar temiz, bu kadar ince kum yoktur; çıplak ayakla dolaşırken ipek üzerinde geziyormuş gibidir. Ağva'nın denizden, ve kumsaldan görünüşü de pek şirindir.
On sekizinci asır ortalarına doğru Üçüncü Ahmed zamanında yapılmış ve Maarif Vekâleti tarafından Tarih Vesikaları dergisinde neşredilmiş bir haritada adı Ak Ova olarak gösterilmiştir; başka bir kaynakta rastladığımıza göre telâffuzu biraz güç olan Ak Ova'nın halk ağzında bozularak ve kısaltılarak Ağva olduğu söylenebilir.
İstanbul vilâyetinin Şile kazasının Karadeniz kıyısında bir nahiye merkezi olan Ağva, vilâyet hududu olan Ağva deresinin denize karıştığı noktada, en müşkilpesend peyzaj ressamlarını cezbedecek son derece pitoresk bir yerdir.
Derenin sağ kıyısı İzmit vilâyetinin Kandıra topraklarıdır, dereye, üzeri yemyeşil dik bir kale duvarı gibi iner ve derenin sol kıyısındaki Ağva'ya, hiç bir yerde görülmeyen azametli ve haşmetli bir fon teşkil eder, derenin mansabı bu sert burnun dibinde, geniş ve açık bir koyun kenarındadır; koy, gözün alabildiğine uzanan bâkir bir plâjdır; en namlıları da dâhil, İstanbulun hiç bir plâjında bu kadar temiz, bu kadar ince, rıh gibi kum yoktur; çıplak ayakla dolaşırken ipek üzerinde geziyormuş gibidir. Ağvanın denizden, bu kumsaldan görünüşü de pek şirindir. Asırdîde ahşap evceğizlerine, eski tipik çarşısına, salaş kahvelerine dokunmamak ve hâlen sahip olduğu küçük ölçüde de olsa, faaliyeti iktisadiyesini zedelememek şartiyle Turizm Bakanlığının ve turistik kurumların göstereceği yakın alâka, bu nahiye merkezi köyü kısa bir zamanda iç ve dış turizm bakımından parlak bir isim yapabilir. Yeni müesseselerin kurulması için arazi, Şile yolu üzerinde ve deniz tarafında son derece müsaittir.’’
1950'li yılların sonunda, Reşat Ekrem Koçu, ünlü İstanbul Ansiklopedisi'nin Ağva maddesine bu tesbitlerle giriyordu. O yıllarda Ağva'nın ekonomisi odun ve odunkömürcülüğüne dayanıyordu. Karadeniz'de işleyen 60 kadar motorun sahipleri de Ağvalı'ydı. Köylerde kendine yetecek kadar sebze ve meyve yetiştirilir ve Türkiye'de Şile bezi olarak bilinen bezler dokunurdu. Ayrıca kaçak ağaç kesimi de yaygındı. Ancak kaçak kesimin önlenmesinden sonra tarla ziraatı ve meyvecilik ağırlık kazandı: ayçiçeği ve mısır ekildi, elma ve fındık yetiştirilir oldu.
Ağva'nın kuruluşu tahminen MÖ 7. yüzyıla kadar dayanıyor. İstanbul Ansiklopedisi'nde Sedat Avcı, yörenin tarihiyle ilgili şu bilgileri veriyor:
‘‘Yazılı bir tarihi olmamakla beraber, Ağva'nın kuruluşunun MÖ 7. yüzyıla kadar uzandığı kabul edilmektedir. Hititler, Frigyalılar, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar yüzyıllar boyunca yörede hâkim olmuşlardır. Bu uygarlıkların çeşitli eserlerine Ağva'nın köylerinde rastlanmaktadır. Romalıların Nikomedia'da (İzmit) uyguladığı baskılardan kaçan Hrıstiyanlar Şile ve Ağva dolaylarına yerleşmişlerdir. Dini görevlerini yerine getirebilmek için çevredeki mağaralardan faydalanmışlar ve çeşitli tesisler yapmışlardır. Bunların en güzel örneklerini Ağva'nın güneyindeki Gökmaslı köyündeki mağara ile Hacılı köyündeki Gürlek ve İnkese mağaraları oluşturur. Bizans hakimiyetine geçtikten sonra çeşitli aralıklarla Bizans ve Selçuklular arasında el değiştiren Ağva ve çevresi, Osmanlılar zamanında ilk defa Orhangazi'nin kumandanlarından Akçakoca Bey tarafından ele geçirilmiş, 15. yüzyıldan itibaren Osmanlı yönetiminde kalmıştır.’’
Şile'de 80'li yılların başından itibaren turizmin gelişmesiyle tarlalarda ekim yapılmasından büyük ölçüde vazgeçilmiş ve araziler parsellenerek satılmaya başlanmıştır. Bu gelişmede İstanbul'a yakın olması ve doğa güzelliğini hâlâ büyük ölçüde koruyor olmasının payı büyüktür. 1991 yılından beri belediye olan Ağva'da kışın çok sınırlı bir nüfus olmakla birlikte yazın daimi nüfusu 10 binin üzerinde seyretmektedir. Şehirden kaçıp buraya yerleşenler olduğu gibi, pansiyonculukla uğraşanların sayısı da her geçen gün biraz daha artmaktadır.
FİLM PLATOLARI OLACAK
İstanbul'un en şirin beldelerinden biri olan Şile Ağva'nın Belediye Başkanı Orhan Ertürk, Ağva'yı dünyaya tanıtmaya kararlı olduğunu söyledi. Ertürk, Türkiye'nin ilk film platolarını Ağva'ya yaptırmak için girişimleri başlatacağını ve beldelerini sanat için en güzel şekilde kullanacaklarını belirtti.
İstanbul halkının Ağva'nın doğal güzelliğini bildiğini söyleyen Ertürk, ‘‘Sanat dünyasının bir çok ünlü ismi klip çekimlerini Ağva'da yapar. En güzel film senaryoları burada hayata geçirilir. Bu beldede, Türkiye'nin en görkemli film platoları olacak. Halkımız adını dünya ülkelerine güzel görüntülü çekimlerle duyurma imkanı bulacak’’ dedi.
Ağva’da iki dönemdir belediye başkanlığını sürdüren Orhan Ertürk, yeniden başkanlığa aday olduğunu da açıkladı. Halkın içinden gelerek belediye başkanlığına seçildiğini belirten Ertürk, bu seçimlerde de galibiyeti kimseye kaptırmayacağını söyledi. Makina mühendisi olan Orhan Ertürk, Ağvalılar tarafından ‘‘Bizim Orhan’’ olarak adlandırılıyor.