Dün Kapalıçarşı taktiÄŸi bugün halı pazarlığı

Güncelleme Tarihi:

Dün Kapalıçarşı taktiği bugün halı pazarlığı
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 07, 2003 00:00

Ä°ngilizler, Türkiye'nin sıkı pazarlıklarına Ä°kinci Dünya Savaşı sırasında ‘‘Kapalıçarşı taktiÄŸi’’ adını veriyor. Bugün Amerikalıların, 'halı pazarlığı'' dedikleri ÅŸeyden hiçbir farkı yok bunun. O gün Ä°ngilizlerden 15 milyon sterlin istenmiÅŸ, bugün ABD'den 15 milyar dolar isteniyor. Muhtemelen Türk ve Avrupa basınında bu durumu hicveden karikatürler de yayımlanmıştı. BoÄŸaziçi Ãœniversitesi öğretim üyesi Doç. Selim Deringil'in ‘‘Denge Oyunu’’ isimli kitabı, pazarlığın Türk dış politikasının temel direÄŸi olduÄŸunu bir kez daha gösteriyor.‘‘...Parasal ve ekonomik taleplerinde bir hayli inatçı davrandılar, ama bu 'Kapalıçarşı içgüdülerinden' de kaynaklanıyor olabilir.’’İngiltere'nin Türkiye Büyükelçisi Sir Hugessen'in, ‘‘Kapalıçarşı içgüdüleri’’ yahut ‘‘taktikleri’’ dediÄŸi ÅŸeyin de karikatürleri yayınlanmıştı mutlaka Ä°ngiliz veya Alman basınında. Çünkü, hem mantık, hem yaklaşım, hem de somut durum itibariyle, bugünlerde karşımıza ‘‘halı’’ veya ‘‘at pazarlığı’’ gibi çıkan ve ‘‘ulusal onurumuzu’’ yaralayan kavramdan hiçbir farkı yoktu bunun. Ä°lki Ä°kinci Dünya Savaşı'na girip girmeme pazarlıkları sırasında, Türkiye'nin Ä°ngiltere'den 15 milyon sterlin kredi istemesi karşısında duyulan tepkinin doÄŸal bir yansımasıydı. Ä°kincisi ise AKP iktidarının Irak Savaşı'na dahil olup olmama konusunda ABD ile yürüttüğü 15 milyar dolarlık pazarlıkların somut bir sonucu.BoÄŸaziçi Ãœniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Selim Deringil'in ‘‘Denge Oyunu, Ä°kinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin Dış Politikası’’ baÅŸlıklı tezi, o dönemde yaÅŸanan pazarlıklarla, günümüzde yaÅŸanan pazarlıkların neredeyse birebir denilecek ölçüde birbirine benzediÄŸini gösteriyor. Sadece aktörler farklı: ABD deÄŸil, Ä°ngiltere'dir Türkiye'nin asıl muhatabı. Alternatif ise Rusya'dır. AKP iktidarının yerinde Tek Parti döneminin CHP'si vardır. Abdullah Gül'ün hizasında DışiÅŸleri Bakanı Rüşdü SaracoÄŸlu'nun, Tayyip ErdoÄŸan'ın hizasında da DışiÅŸleri Genel Sekreteri Numan MenemencioÄŸlu'nun durduÄŸu söylenebilir. Günümüz ABD Büyükelçisi Mark Grosmann'ın boÅŸluÄŸunu da Ä°ngiliz Büyükelçi Sir Hugessen doldurmaktadır. Doç. Deringil, şöyle yorumlamaktadır Ä°ngiltere ile yapılan bu ‘‘çetin’’ pazarlıkları:RAKAM FARKLI MANTIK AYNI‘‘...Türkler hálá 15 milyon sterlin deÄŸerindeki altın kredisi konusunda diretmekteydiler. Kabine bunun henüz kendilerine verilmediÄŸi için imzaya yanaÅŸmadıkları görüşünde birleÅŸti. Bu zabıtlarda görüldüğü gibi Türk tarafı Avrupa'daki durumu lehine deÄŸerlendiriyor ve kendine en uygun koÅŸulları saÄŸlamaya bakıyordu.’ Doç. Selim Deringil’in daha sonra yaptığı yorum ise çok daha çarpıcı:‘Savaşın hemen öncesinde Türk hükümeti hálá uluslararası geliÅŸmeleri bekliyor ve bir antlaÅŸma imzalamakta acele etmiyordu. Bu nedenle antlaÅŸmanın imzalanmasını ertelemek umuduyla yüksek ekonomik ve parasal taleplerde bulunuyordu.DoÄŸal ki Türkiye durumun lehine geliÅŸmekte gecikmeyecekti, Türk tarafı 35 milyon sterlin savaÅŸ malzemesi kredisi, 15 milyon sterlin genel ekonomik sorunlarına çözüm getirmek için kredi (bu kredi nakit altın olarak ödenecekti) ve 2 milyon sterlin ‘‘clearing’’ anlaÅŸmaları Türk dış politika felsefesinde pazarlığın önemini çok açıkça göstermektedir. Türkiye her iki tarafın da ona çok ihtiyacı olduÄŸunu biliyor ve pazarlık gücünü etkin bir biçimde kullanıyordu.’’ HER ÅžEY MÃœBAHDoç. Deringil'in, ‘‘Aslında Türkiye Ä°ngiltere'ye giderek daha fazla baÄŸlanıyordu, ama aynı zamanda ittifak müzakerelerinde zorlu bir pazarlık çıkarıyor ve oyalama taktikleri kullanarak Ä°ngilizlerden en uygun koÅŸulları koparmaya bakıyordu’’ sözleriyle, pek çok Batılı veya yerli yazar arasında baÄŸlantı kurmak da mümkün. Ä°ÅŸin ilginç yanı, muhataplar yani Ä°ngilizler de farkındadır bunun. Sadece Türkiye'ye güvenmemek gibi anlaşılabilir bir tutum içindedirler. Çünkü Türkiye, Almanya'ya yaklaÅŸabileceÄŸi izlenimi vererek Fransızlara, Ruslara göz kırparak da Almanlara ecel terlere döktürmektedir. CumhurbaÅŸkanı Ä°smet Ä°nönü'nün 'riyaseti'nde yürütülen bu politikaların adı, resmi tarihe ‘‘büyük taktik, deha, kurtluk’’ vb. formüllerle kaydedilecektir. Böyle düşünenlerin önemli bir bölümünün, AKP'nin takındığı tutumu, inanılmaz kelimelerle eleÅŸtirmesi tarihin garip bir cilvesi olsa gerektir. Bilhassa yönetici ve aydın kesimde bulunması gereken tarih bilinci devamlılığının altını çizerken de ilginç bir tespitte bulunuyor Doç. Deringil: ‘‘...Türk yöneticileri, hiç kuÅŸku yok ki, Osmanlı yöneticilik göreneÄŸinin ürünüydüler, bundan dolayı da Osmanlı diplomasi anlayışının birçok öğesini yeni politikalarına uyarladılar.’’Bunlardan birisi de, Ä°kinci Abdülhamid'in 'derin taktikleri' olmasın sakın? Kitabın adı 'Denge Oyunu' da...Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!