Düğme ve kábus

Güncelleme Tarihi:

Düğme ve kábus
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2000 00:00

Nedim BUBİKBUGÜN tatil, bu mevsimde, bu hava... Neşelenmek gerek, ama nasıl? Son günlerde ülkede yaşananlar, gülümsemeye engel. Yok, öyle boşa karamsarlıktan söz etmiyorum. Yalnızca geçmişte izlediğimiz bir kábus filminin yinelenmesinden endişeliyim... Hani o, 1980 ve öncesinden... * HERKES umut doluydu... Ancak iskambilden yapılmış kuleler gibi, bir anda her şey alt üst oldu. Ekonomi bir hafta 10 gün içinde uçurumun kenarına kadar geldi. Milyarlarca dolar uçtu, borsa dibe vurdu. Son anda eşikten dönüldü. * VE İstanbul'da önce bir genç, polisle çatışmada can verdi. Sonra da Çevik Kuvvet'in otobüsüne ateş açıldı, 2 polis şehit oldu. Ve bugüne kadar kimsenin görmediği polis eylemleri geldi gündeme. Herkes bir tuhaf oldu. Müdüre, valiye kafa tutarak, bakanı, başbakanı istifaya çağıran polisin yürümesi olağandışıydı. * HER kafadan ses çıkıyor artık. Bunca şeyin üst üste gelmesini raslantı kabul eden yok doğal olarak. ‘‘Düğmeye kim bastı?’’ Bu soruya yanıt aranıyor. ‘‘Birileri, bir anda organize olumsuzlukları harekete geçirdi’’ diyen de var. Yorumlar çeşitli... Kimi düğmeyi dışarıda arıyor, kimi, ‘‘Dışarıya ne gerek var, içeridekiler yeter’’ diyor... * EYLEMCİ polislere soruşturma var, kimi açığa alındı. Pişman mı olmuşlar? Yaralar sarıldı mı? Bir daha eylem yapmayacaklar mı? ‘‘Bundan sonra hak için yürüyen memura, öğretmene daha iyi davranırlar mı’’ diye soran da çok. Ankara Kızılay'da 2 grubun taşlı kavgası da kábusun bir parçası. ‘‘Çevik Kuvvet geç müdahale etti’’ denildi. Polisin başarısının bu eylemlerle silinmeye çalışıldığı da söyleniyor. Bir kaç güne sığan örnekler çok... * 1980 ve öncesini yaşayanlar, daha bir ürkek... O günleri kim ister? Bunca olumsuzluk, nasıl tezgáhtır? Avrupa Birliği gündemdeyken bu ne isabetli zamanlamadır? Otomatik devreye girip, kendi kendini yok eden düzenek gibi... Gerçekten, illa düğme mi gerekiyor? * İŞ dünyasının, her şeye rağmen, hükümete desteği tabii ki teselli. Bir de hükümete karşı sayfa sayfa ilan furyası başlasaydı? Sağlığı, bir anda çok sık ve ısrarla, gündeme getirilen Başbakan Bülent Ecevit, daha da zorlanırdı. * BEN o kábus filmini bir daha görmek istemiyorum. Değil filmin tümünü, tek karesini, minik görüntüsünü de. Çünkü o görüntülerde, bir ülkenin başına gelebilecek her olumsuzluk vardı, acı vardı, kan vardı, yok olan aydınlar, fidanlar vardı. * DİLERİM, düğmeli veya düğmesiz, son olaylardan sonra herkes şapkası önünde, düşünüyordur. Çünkü artık ders alma zamanıdır. Ve dilerim, iç karartan tablonun mimarlarına, yeniden proje çizme olanağı verilmez... Aksi halde ülkeye, geleceğe umutlar erimeye başlar. Ve umut önemli ve artık çok gerekli bir haktır... ENTEL HIRSIZ DİKKATİNİZİ çekti mi? Borusan İstanbul Flarmoni Orkestrası'nın Gürer Aykal yönetiminde, piyanist Fazıl Say'ın solist olarak katılacağı 20 Aralık'taki İzmir konserinin 350 bileti çalınmış. İnsan bir tuhaf oluyor yahu. Baksanıza hırsızımız bile seçme, Gürer Aykal ve Fazıl Say hayranı! YAĞMUR FOBİSİ BUNCA olumsuzluk arasında Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın, gerçekten çok önemli, bir açıklaması tesellilerdendi. Piriştina, İzmir'de yağmura karşı önlem alındığını açıkladı ve ‘‘İzmirli yağmur fobisinden kurtulacak’’ dedi. Herkes bunca fobi arasında bocalarken, Başkan'ın yanılmamasını yürekten diliyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!