Güncelleme Tarihi:
Aysel Tuğluk hakkında, DTP'nin 16 Mayıs 2006 günü Batman il kongresinde yaptığı konuşmada, “Sayın Başbakan diyor ki, ‘PKK'yı terörist ilan edin' sizinle görüşelim. Biz PKK'yı terörist ilan etsek de bu sorun çözülmez. Sizin terörist olarak nitelendirdiğiniz insanlar kimine göre kahramandırlar. Bizim barış talebimize karşın sınıra askerler yığıldı. Abdullah Öcalan'a ‘terörist' dersek halkın karşısına çıkamayız. Kürt halkı tercihini demokratik mücadele ile ortaya koydu. Ama bir halka kendi dilini bile özgürce geliştirme hakkı tanımazsanız bu politikanız şiddete zemin sunar” dedi.
Bu sözler nedeniyle Diyarbakır'daki 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde Tuğluk hakkında dava açıldı. Yaklaşık 3 yıldan bu yana süren davanın bugünkü duruşmasında karar verildi.
CEZA ALT SINIRDAN VERİLDİ
Bugünkü karar duruşmasında, Aysel Tuğluk'un avukatları Sabahattin Acar ile Fethi Gümüş hazır bulundu. Avukatlar, müvekkillerinin milletvekili olması ve dokunulmazlığı bulunması nedeniyle yargılanmanın durdurulması isteminde bulundu. Duruşmaya kısa ara veren mahkeme, Aysel Tuğluk'un 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 7-2 maddesi uyarınca suçu işlediğini bildirdi. Mahkeme, ‘Suçun işleniş biçimi, işlendiği zaman, meydana gelen zararın ağırlığı failin kastındaki yoğunluk' gözönüne alınarak Aysel Tuğluk'u mahkum etti.
Aysel Tuğluk hakkında verilen cezada mahkeme takdir hakkını kullanarak hiçbir indirim yapmadı. Mahkeme, sanık hakkında ileride tekrar suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaat oluşmaması ve pişmanlığının gözlenmemiş olması nedeniyle lehine hiçbir hüküm uygulanmasına yer olmadığına karar verdi.
Mahkeme karar örneğinin TBMM Başkanlığı'na gönderilemesine oy birliğiyle karar verdi.
Terörle Mücadele Yasası
AYSEL Tuğluk'un mahkum olduğu 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın, 5532 Sayılı Yasa ile değiştirilen 7'nci maddesi şöyle:
MADDE: 7- Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.
Terör örgütünün propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi h?linde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden onbin güne kadar adl? para cezasına hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin gündür. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması.
b) Terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait amblem ve işaretlerin taşınması, slogan atılması veya ses cihazları ile yayın yapılması ya da terör örgütüne ait amblem ve işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.
İkinci fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyas? parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.
SİYASİ BİR YAKLAŞIMIN SONUCU
DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş, DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında verilen kararın “siyasi bir yaklaşımın sonucu” olduğunu iddia etti.
Demirtaş, TBMM'de yaptığı yazılı açıklamada, AK Parti iktidarının ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “DTP'yi hedef gösteren politikaları nedeniyle Kürt siyasetçiler üzerindeki baskıların en üst seviyeye çıkarıldığını” ileri sürdü. Demirtaş, tamamıyla barışçıl amaçla yapılmış bir konuşmadan dolayı bir milletvekilini 18 ay hapse mahkum etmenin başka bir izahı bulunmadığını ifade etti.
AB ve ABD tarafından terörist örgütler listesinde bulunan Hamas'ın Başbakan Erdoğan tarafından kahramanlık ve özgürlük savaşçısı ilan edildiğini savunan Demirtaş, şunları kaydetti:
“Bu ülkedeki Kürt sorununun bir sonucu olan ve çözümde de dikkate alınması kaçınılmaz olan PKK konusunu doğru bir şekilde ifade eden sözlerin cezalandırılmış olması manidardır. Sayın Tuğluk hakkında verilen karar, tümüyle siyasi bir yaklaşımın sonucudur. Bu siyasi yaklaşımı oluşturan temel argümanlar ise Başbakan Erdoğan tarafından topluma empoze edilmiştir. Bu vesileyle söz konusu ceza, aslında bizzat Başbakan'ın verdiği bir cezadır.
Bu cezayı bütün barış yanlılarına, Kürt sorununda demokratik çözüm isteyenlere ve demokratik siyaset hakkını kullanan herkese verilmiş bir ceza olarak tanımlıyoruz. Sayın Aysel Tuğluk'un cezalandırılmasına neden olan konuşmanın altına imza attığımızı belirtiyor, eğer bu ülkede akan kanın durmasını istemek, barış ve kardeşliği, diyalog ile çözümü savunmak suç ise bu suçu açıkça işlemeye devam edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.”
50 YIL CEZAYA RAZIYIM
Hakkında verilen cezayı kişisel bir ceza olarak algılamadığını ifade eden Tuğluk, şöyle devam etti:
“Bu, Kürt sorunu konusunda halen devletin yaklaşımı, resmi ideoloji ve tahakkümünün halen durduğunu göstermektedir. Hakkımdaki ceza (PKK'ya) terörist dememe polemiğinden verildi. Şimdi de söylüyorum. Demenin hiçbir yararı olmadığını başından beri söylüyorum. Tam aksine diyorum ki bu realitelerin, çözümün bir parçası haline getirilmesi gerekiyor. Toplumsal açıdan son derece katkı sağlar.
Kararı, partime ve düşünce özgürlüğüne yönelik bir yaklaşım olarak algılıyorum. Eğer sorun çözülecekse 50 yıl cezaya da razıyım. Ama bu yaklaşım, çözümsüzlük yaklaşımıdır.”
Aysel Tuğluk, kararın temyize götürülmesi için avukatlarıyla görüştüğünü de kaydetti.