Güncelleme Tarihi:
Üçer, Vanlı olarak, Van temsilcileri olarak kendisine hoş geldin dediklerini belirterek, “Ama şunu da sormaktan geri durmuyoruz. Acaba Cumhurbaşkanı, Sayın Erdoğan’ın, ’Ben Van’ı istiyorum, Diyarbakır’ı istiyorum, Tunceli’yi istiyorum’ taleplerine ilişkin olarak yine Cumhurbaşkanı olarak bir AKP’li gibi mi geliyor? Yoksa bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak tarafsız bir kimlikle mi geliyor? Biz bunu yapmış olduğu ziyaret sonrasında göreceğiz” dedi.
Gezi ve incelemelerde bulunmak üzere 2 gün önce Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’le aynı uçakla Van’a gelen DTP Van Milletvekilleri Özdal Üçer ile Fatma Kurtulan, bugün Van’ın ünlü kahvaltıcılar sokağında Bakan Çelik ile birlikte yan yana bulunan iki ayrı kahvaltı salonunda kahvaltı yaptı. Bakan Çelik, Milletvekilleri Kayhan Türkmenoğlu, İkram Dinçer, Van Vali Vekili Mustafa Yavuz, Emniyet Müdürü M. Salih Kesmez, Milli Eğitim Müdürü Yahya Yıldızbaş ve bazı partililerle kahvaltı yaparken, DTP’li Üçer ve Kurtulan ise partililerle bir araya geldi. Bakan Çelik, gazetecilere sadece kahvaltı yapmaya geldiğini ve bir açıklama yapmayacağını söylerken, DTP’li Milletvekilleri Üçer ve Kurtulan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Van ziyareti ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
DTP Van Milletvekili Üçer, yurtiçi gezilerine Van’dan başlayacak olan Cumhurbaşkanı Gül’ün AKP’li olarak mı? tarafsız bir Cumhurbaşkanı olarak mı? geleceği konusun merak ettiklerini söyledi. Üçer, Vanlı olarak, Van temsilcileri olarak kendisine hoş geldin dediklerini belirterek, “Ama şunu da sormaktan geri durmuyoruz. Acaba Cumhurbaşkanı, Sayın Erdoğan’ın ‘Ben Van’ı istiyorum, Diyarbakır’ı istiyorum, Tunceli’yi istiyorum’ taleplerine ilişkin olarak yine cumhurbaşkanı olarak bir AKP’li gibi mi geliyor? Yoksa bu ülkenin cumhurbaşkanı olarak tarafsız bir kimlikle mi geliyor? Biz bunu yapmış olduğu ziyaret sonrasında göreceğiz. Konuşulacak çok sorun var” dedi. Hükümetin politikalarını da eleştiren Üçer şöyle konuştu:
“AKP, sorunlara, halkçı bir yaklaşımla bakarak, tavır sergilerlerse, DTP grubu adına kendilerini hiç bir koşul gütmeksizin destekleriz. Ama mağdur edebiyatı üzerine siyaset yaparak, tamamen ‘askeri politikaları ben güderim, savaşın sorumluğunu ben üzerime alırım, operasyonlar devam eder, insanlar katledilir, bu benim için hiç bir sorun değildir, emekçinin hakkı verilememiş bu da benim için hiç bir önem arz etmiyor’ derse, bir cemaat anlayışı üzerine siyaset yapılırsa ve ordu gücü, yasal olmadığı halde sivil inisiyatifin önünde olursa, biz bunun önünde sonuna kadar mücadele edeceğiz. Ve biz halkımızın bütün sorunlarının giderilmesi için hükümete çağrı yapacağız. Ayrıca yerel yönetim birimlerine baktığımızda sanki devletin halka hizmetle yükümlü kadrosu da AKP’nin siyasetini gütmekle yükümlü bir tavır içindeler. Valilikler, kaymakamlıklara bakıyorsunuz sanki AKP’nin parti çalışmasını yapıyorlarmış gibi bir eda içindeler. Herkes sorumluluğun bilincinde olmalı. Biz DTP milletvekilleri olarak milletin yasal sorumlulukların bilincindeyiz. Neler yapılması gerektiğinin bilincindeyiz. Başbakan, meclis görüşmelerinde DTP’li milletvekillerinin meşruiyetini tartışır bir söylem içerisinde, ‘Siz önce PKK’ya terör örgütü deyin, sonra gelin siyaset yapın’ diyor. Biz ne zaman siyaset yapıp yapmayacağımızı sayın başbakana değil halka sorarız. Bizler, bu ülkenin yasalarıyla seçilmiş ve bu ülkenin vatandaşlarının oylarıyla seçilmiş tamamen yasal meşru milletvekilleriyiz. Biz meşrutiyetimizi hiç kimseyle tartıştırmayız. Eğer hükümet bu ülkenin sorunlarını çözmek istiyorsa haydi buyurun diyoruz.”
DTP’li Kurtulan ise Van’a geldikten sonra öldürülen bir PKK’lının ailesini ziyarete gittiklerini söyledi. Onların da kendilerine cenazelerini istediklerini ilettiklerini belirten Kurtulan, “Seçmenimiz bu durumda, seçmenimizin bu sıkıntıları varken, bizim de Kürt sorununun çözümüne ilişkin taleplerde, önerilerde bulunmamız kadar doğal hiç bir şey yok. Ama buna yaklaşım ‘Terör deyin, demeyin’ noktasında kısır bir döngü içinde sıkıştırılmak isteniyoruz. Sorunun dün böyle çözülemeyeceğini söyledik, bugün de söylüyoruz. Her gün ülkemizin her yerine, her iline cenazeler gidiyor. Edirne’ye, Zonguldak’a, Trabzon’a Ankara’ya Van’a, Mardin’e, Diyarbakır’a da geliyor. Biz bu kanın durması yönünde ortak ne yapabiliriz çabasını sürdürürken, farklı bir yaklaşım içerisinde tutuluyoruz. Dokunulmazlık bütün milletvekilleri için dünden, bugüne kadar her zaman meclisimizin çatısı altında böyle bir uygulama var. Ama Ağar gibi birisi bu konuda yararlanıyorken, bizim partimize adeta ağzımızı açsak davalık oluyoruz. şu an bir kaç arkadaşımızın davaları görülür durumdadır” dedi.