Güncelleme Tarihi:
DTP KONGRESİNDEN NOTLAR
Kongre için özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinden gelen çok sayıda partili sabah saatlerinden itibaren kongrenin yapılacağı Atatürk Kapalı Spor Salonu’nu doldurmaya başladı. Salonun içinde ve dışında Kürtçe müzikler çalınırken, tribünler kongrenin başlamasına 1 saat kala tamamen doldu. Salonda çok sayıda pankartın yanı sıra Türk bayrağı da dikkat çekti. ancak kongrenin başlangıcında yine İstiklal Marşı okunmadı.
Salonda, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadele için örgütlenelim", “Eşit özgür yurttaşla demokratik topluma", “Özgür kadınla özgür topluma, özgür toplumla demokratik sosyalizme doğru", “Ya gerçek demokrasi ya hiç", “Türkiye’ye demokrasi, kültürlere özgürlük", “Çözüm operasyonlarda değil, diyalog ve barışta", “Gün daha fazla birlik ve mücadele günüdür", “Ne imha, ne inkar, çözüm demokratik özerklik", “Demokratik sosyalizm ışığında özgürlüğün zaferine yürüyoruz" pankartları asıldı. Konuşmalar için kurulan kürsüde ise “Birlikte yaşam, birlikte çözüm", “Demokratik Türkiye için demokratik özerklik" yazıları yer alırken kürsüye asılan Türk bayrağı da dikkat çekti.
'SAYIN ÖCALAN' SLOGANLARI
Ahmet Türk ve Emine Ayna kongre salonuna saat 10.00’da giriş yaparken delegeleri ve partilileri de milletvekilleri ile birlikte selamladılar. Türk, Ayna ve milletvekilleri daha sonra salonu birlikte turlayarak delegelerle tokalaştılar. Salonda ‘Biji Serok Apo" ve "Sayın Öcalan" sloganları da atıldı. Kongrede 916 delege oy kullanacak.
ALINAK ADAYLIKTAN ÇEKİLDİ
Kongrede genel başkanlığa Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve Mahmut Alınak aday olmuştu. Alınak adaylıktan çekildi, tek aday Ahmet Türk...
Alınak adaylıktan çekildiğini kongre kürsüsünden “Türk’e vefa, dostluk borcum var, onun aday olduğu bir zeminde ben aday olamam” diyerek açıkladı.
ÖCALAN VE KARAYILAN’IN KARDEŞLERİ KONGREDE
Kongreye katılanlar arasında İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan’ın kardeşi Fatma Öcalan ile Murat Karayılan’ın kardeşi Hazal Karayılan da yer aldı.
Kongreden notlar şöyle :
-DTP’nin 2’nci Büyük Olağan Kongresi sabah saat 10.00’da başladı. Sabahın erken saatlerinden itibaren çok sayıda partili ve delegeler kongre salonuna geldi. Genel başkan adayı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk ile eşbaşkan Emine Ayna ise kongre salonuna milletvekilleri ile birlikte giriş yaptı. Türk ve Emine Ayna delegeleri ve kongre salonunu dolduran partilileri birlikte selamladılar.
-Partinin önemli isimlerinden Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ise kongre salonuna Türk ve Emine Ayna’dan sonra geldi. Baydemir partililer ve delegelerden yoğun alkış aldı. Baydemir salonda Türk, Ayna ve DTP milletvekilleri ile tek tek tokalaştı.
-Kongreye, İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan’ın kardeşi Fatma Öcalan ile Murat Karayılan’ın kardeşi Hazal Karayılan’ın katılması dikkat çekti. Kongreye bir süre önce trafik kazasında ölen Cihan Deniz’in anne ve babası da katıldı.
-AKP,CHP ve MHP’nin davetli olmadığı kongreye siyasi parti temsilcilerinden ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, SDP Genel Başkanı Filiz Koçali, EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel ile KESK Genel Başkanı Sami Evren de katıldı.
-Kongreye Avrupa’dan ise yoğun katılım oldu. Kongreye İngiliz İşçi Partisi’nden Richard Howitt, Alman Federal Parlamentosu’ndan Ulla Yelpke, Alman Sol Parti MYK üyesi Jurgen Klute, Yunanistan PASOK’tan Konstantinos Foutzopolus, İngiltere Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı Philippa Sounders, Avrupa Parlamentosu’ndan Soren Sondergaard, Feleknaz Vca, Danimarka Sosyalist Halk Partisi MYK üyesi Serdar Benli katıldı.
-Barzani ve Talabani’nin davetli olduğu ancak katılmadığı kongreye KYB Ankara Temsilcisi Bahruz Galali mesaj gönderdi. Çok sayıda mesajın geldiği kongreye Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya’nın da mesaj göndermesi dikkat çekti.
-Yoğun sıcak nedeniyle delegeler sık sık salon dışına çıkarken, Divan Başkanı Selahattin Demirtaş da kongre salonundan ayrılmamaları konusunda uyardı.
-Türk bayrağı ve DTP bayraklarının asılı olduğu kongre salonunda Abdullah Öcalan posteri ve PKK bayrağı açılması dikkat çekti. Kongre salonunda partililer sık sık “Sayın Öcalan”, “Biji Serok Apo” sloganları atıldı.
-Partililer ve delegeler partinin eski eşbaşkanı Nurettin Demirtaş’ın tutuklanmasını ve askere alınmasını yuhaladılar. Şemdinli’den gelen heyetin sık sık aranması nedeniyle kongre salonuna ulaşamaması da yine divan başkanlığı ve partililer tarafından kınandı.
-Kongre salonunun dışında ise “gençlik Apo’nun fedaisidir” “geliyor geliyor Apocular geliyor” diye sloganlar atıldı ve partililer halay çekti.
-Kongrede çok sayıda hırsızlık olayı yaşandı. Partililere ve delegelere sık sık dikkatli olmaları anonsu yapıldı.
DTP'Lİ TÜRK DE 'SAYIN ÖCALAN' DEDİ
Türk, DTP 2. Büyük Olağan Kongresinde konuştu. Yoğun alkış alarak kürsüye çıkan Türk, konuşmasında eski DEP eski milletvekili Orhan Doğan ve trafik kazasında yaşamını yetiren DTP’li Cihan Deniz ve Hüsnü Ablay’ı andı.
Türk, DTP’nin halkın temel sorunlarını Türkiye’nin gündemine taşımak ve birçok alanda eksiklikler yaşadığını söyleyerek, “Bu anlamda rolümüzü tam anlamıyla oynayabildiğimizi söyleyemeyiz. Bu halkımıza bir özeleştirimizdir. Başlangıçta hedeflenen genişleme projesini yeterince hayata geçiremedik. Demokratik siyaset mekanizmalarımızı tam olarak oluşturamadık. Karar süreçlerimize, örgütlenme modelimizde öngördüğümüz gibi, tam anlamıyla demokratik bir nitelik kazandıramadık ve halkımızın tam katılımını sağlayamadık” dedi.
Eksikliklerine karşın 22 Temmuz seçimlerinde Meclis’te bir grup oluşturmayı başardıklarını söyleyerek, “Meclise girmemiz, DEP’in kapatılıp milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılarak cezaevine atıldığı 1994’ten bu yana 14 yıllık süreç geçmiştir” diye konuştu.
"GERİLİMİN TARAFI OLMADIK"
Türk, daha Meclise adımlarını atmadan önce “gerginlik-gerilim” senaryolarının yaratıldığını ancak kendilerinin bunun tarafı olmadıklarını büyük bir siyasi kararlılıkla ortaya koyduklarını söyledi.
DTP’nin Türkiye’de yeni bir sayfanın açılması, barış ve uzlaşının sağlanması için her türlü fedakârlığı yapmaya hazırlanırken, çatışmaların tırmanmasıyla birlikte siyasetin, medyanın, bazı devlet kurumlarının, yargının ve sokağın hedefi haline getirildiğini savunan Türk şöyle konuştu:
“Başlangıçtaki olumlu hava birden tersine döndü ve gerek tüzel anlamda DTP’nin kendisi gerekse de milletvekilleri, yöneticileri, belediye başkanları siyasi yönelimlerin merkezine oturtuldu. Jet hızıyla milletvekillerimiz hakkındaki dokunulmazlık fezlekeleri Meclise gönderildi, parti hakkında kapatma davası açıldı. Meclis çatısı altında parti grubumuza karşı iktidar ve muhalefet birleşerek bir blok oluşturdu. Biz ise, gerginliklerin tarafı olmamak için sağduyulu yaklaşımımızı büyük bir kararlılıkla sürdürdük ve sürdürmeye de devam ediyoruz.”
“TEZKEREYE KARŞI ÇIKAN TEK PARTİ BİZDİK”
DTP’ye karşı oluşturulan psikolojik ortamla sınır ötesi operasyonun zemini yaratıldığını ve böylesi bir atmosferde tezkerenin Meclise geldiğini savunun Türk, Meclisten geçen sınır ötesi operasyon tezkeresine karşı çıkan tek grubun kendileri olduğunu ifade etti. Ahmet Türk, savaşa, çatışmalara ve operasyonlara karşı direnmelerinden dolayı “statükonun hedefi haline geldiklerini ve DTP hakkında kapatma davası açıldığını kaydeden Türk, Eş Genel Başkan Nurettin Demirtaş’ın tutuklanmasıyla DTP’ye yönelik yürütülen linç kampanyasının en üst düzeye çıkarıldığını söyledi.
'KÜRTLERİ SUSTURABİLDİNİZ Mİ?'
Türk sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buradan şunu büyük bir kararlılıkla ifade etmek istiyorum. Bugün partimizi kapatabilirsiniz. Hatta bizleri tutuklayıp cezaevine de atabilirsiniz. Ama şu bir gerçektir ki; Kürtleri asla ve asla susturamazsınız. Aksini düşünenler ve hesaplayanlar varsa dönüp bir yakın siyasi tarihe baksınlar. 1994’te Kürt milletvekillerini yaka paça Meclisten attınız, DEP’i kapattınız. Partinin birçok yönetici ve üyesi katledildi, parti binaları bombalandı. Peki, Kürtleri susturabildiniz mi?”
“Kürtlere siyaset kanallarını kapatırsanız, halkımız kendi alternatif siyaset kanallarını yaratacaktır” diye konuşan Türk, Kürtlerin her türlü bedeli bundan sonra da ödemeye hazır olduğunu söyledi. Kürtlerle ve DTP’yle diyaloga girilmesini isteyen Türk, “Silahı bir hak arama aracı olmaktan çıkartalım, demokratik ve barışçıl bir siyaset alanı yaratalım. Bu her şeyden önce Türkiye’yi büyütecektir, Türkiye’nin önünü açacaktır” dedi.
"SEÇMEN İRADESİNİN YARISI YOK SAYILMAYA ÇALIŞILIYOR"
Türk, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinin en büyük kriziyle karşı karşıya olduğunu de savunarak “Siyaset çatışma halinde, toplumda ciddi bir güven kırılması yaşanıyor, çözüm gücü olması gereken Meclisin iradesi giderek zayıflıyor. Partimiz ve Ak Parti hakkında açılan kapatma davalarıyla siyasete yargı eliyle bir müdahale süreci yürütülüyor. DTP ve AK Parti’nin oy oranları dikkate alındığında Mecliste temsil imkânı bulan seçmen iradesinin yarısından fazlası yok edilmeye çalışılıyor” şeklinde konuştu.
Krizin Türkiye’nin yapısal sorunlarından kaynaklandığını belirten Türk, “ret ve inkâr üzerine kurulu 85 yıllık cumhuriyet sistemi daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük talebinde bulunan toplumsal dalga karşısında zorlanmakta ve giderek tıkanmaktadır. Tıkandığı noktada ise çatışma ve kriz üretmektedir” dedi.
Konuşmasında AKP’yi de eleştiren Türk, AKP’nin ‘statükoyla’ uzlaşma aradığını ve zaman zaman da kol kola girdiğini belirtti. Türk, AKP’nin özgürlüklere ve demokratik açılımlara çok dar bir pencereden yaklaştığını da söyleyerek, AKP’yi “kendine demokrat ve kendine Müslüman” bir parti olduğunu kaydetti.
"İTTİHATÇI UZANTILAR"
Konuşmasında Ergenekon soruşturmasını da değerlendiren Türk, operasyonun tarihi bir fırsat yarattığını söyledi. Türk, Türkiye çağdaş demokrasilerde olduğu gibi bir şeffaflaşma sürecine girme eğiliminde olduğunu ifade ederek, “Geç kalınmış bir süreç olsa da umut vericidir. Bu nedenle soruşturmanın derinleştirilmesi demokrasi standartlarımızı yükseltecektir” dedi.
Türk şöyle devam etti: “Bu yolda, Kürt coğrafyasında işlenen binlerce faili meçhul cinayetin, yargısız infazın, gözaltında kayıpların, onlarca aydının katledilmesinin soruşturulup, hakikatlerin araştırılması, faillerin açığa çıkartılması bu şeffaflaşma sürecini hızlandıracak ve güçlendirecektir. Fırat’ın batısındaki Ergenekon’u soruştururken, doğusundaki gerçek Ergenekonları açığa çıkarmamak, şeffaflaşma ve hukuk dışı yapılardan arınma sürecini eksik bırakacaktır. Bu nedenle diyoruz ki, İtalya’da örneğini gördüğümüz bir temiz eller operasyonuyla ülkemizi demokrasiyi zehirleyen bu ittihatçı uzantılardan arındırmalıyız.”
TÜRK DE 'SAYIN ÖCALAN' DEDİ
Türk, Abdullah Öcalan’dan “Sayın Öcalan” diye bahsederek şöyle dedi:
“Sayın Öcalan, ‘Farklı kimlik ve kültürler Anayasal güvence altına alınsın, silahlar bir ayda bırakılır’ diyor. Bu son derece önemli ve tarihi bir çağrıdır. Bu çağrıya kimse kulaklarını tıkayamaz. Uzatılan bu barış eline ağırlaştırılan tecrit politikalarıyla ve onur kırıcı uygulamalarla karşılık verilmesi tam bir provokasyondur ve çözümsüzlüğü derinleştirmektedir. Bu uygulamalardan bir an önce vazgeçilmelidir. Toplumsal hassasiyete dikkat edilmelidir. Bu yolda gösterilecek bir tavır ve tutumu, Kürt sorununu çözme niyeti konusunda bir ölçü olarak kabul ederiz.”