DSP'den SP'ye idam ziyareti

Güncelleme Tarihi:

DSPden SPye idam ziyareti
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 17, 2002 14:57

DSP, idam cezasının kaldırılması için destek arayışını sürdürüyor. DSP yöneticileri, SP yöneticileriyle bugün saat 14.00'te TBMM'de biraraya geldi. DSP Genel Başkan Yardımcısı Tayfun İçli, ''Şunu asalım da ondan sonra ölüm cezasını kaldıralım'' önerilerinin ''Aldatıcı'' olduğunu söyledi.

Haberin Devamı

Görüşmeye DSP kanadından BaÅŸkanvekili Emrehan Halıcı, Genel BaÅŸkan Yardımcısı Zeki Sezer ve Tayfun İçli ile Genel Sekreter Yardımcısı Süleyman Yağız, SP'den Grup BaÅŸkanvekili Veysel Candan ve Ömer Vehbi HatipoÄŸlu, Genel BaÅŸkan Yardımcısı Lütfü Esengün ve Mehmet BekaroÄŸlu ile Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata katılıyor. DSP yöneticileri, geçen hafta da diÄŸer siyasi parti gruplarını ziyaret etmiÅŸlerdi.Â

DSP'NİN İDAM GÖRÜŞÜ

DSP Genel Başkan Yardımcısı Tayfun İçli, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ölüm cezasından daha ağır bir ceza olduğunu bildirerek ''Ölüm cezası, bir bakıma, suçlular için kurtuluş olduğu gibi bazı kişilerin de zaman içinde kahraman ilan edilmesine neden olmaktadır'' dedi. İçli, ''Şunu asalım da ondan sonra ölüm cezasını kaldıralım'' önerilerinin de ''Aldatıcı'' olduğunu söyledi. 

DSP Genel Başkan Yardımcısı İçli, partisinin TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerden destek aradığı teklifi ile ilgili olarak, ölüm cezasına intikam duyguları ve siyasi çıkar hesaplarıyla bakılmaması gerektiğini kaydetti. 

"Şunu asalım da ondan sonra ölüm cezasını kaldıralım" denilemeyeceğini kaydeden İçli, ''Bölücü başı gibi aynı suçtan ölüm cezaları kesinleşmiş 22 kişi daha vardır. Ayrıca aynı suçtan yargılamaları devam edenler de bulunmaktadır. Bir hukuk devletinde ölüm cezasının kaldırılması, salt bir kişinin infazına bağlanamaz. Benzer suçları işlemiş diğer teröristlerin suçu, bölücü başının suçundan daha az değildir. Bu tür öneriler aldatıcıdır'' dedi. 

AÄžIRLAÅžTIRILMIÅž MÃœEBBET HAPÄ°S CEZASI

İçli, Anayasa değişikliği yapılmadan, Türk Ceza Yasası ve ölüm cezasını içeren ilgili diğer yasalarda yapılacak değişikliklerle ölüm cezasının mevzuattan çıkartılabileceğini belirtti.

Ölüm cezasının yerine ağırlaÅŸtırılmış müebbet hapis cezası getirilmesi gerektiÄŸini savunan İçli, ÅŸunları söyledi:Â

''Ölüm cezasının yerine önerilen ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası, tüm hukuk otoritelerince kabul edilmektedir. Bu ceza, ölüm cezasından da daha ağır bir cezadır. Çünkü ölüm cezası, bir bakıma, suçlular için kurtuluş olduğu gibi bazı kişilerin de zaman içinde kahraman ilan edilmesine neden olmaktadır. 

Ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına çarptırılan bir kişi, hiçbir iyi niyet indirimine uğramaksızın, örneğin en az 36 yıl boyuncaişlediği suçla yüzleşerek hapis yatmalıdır. Bu arada cezanın bir bölümü de hücrede geçirilmelidir. Bu hükümlüler, diğer müebbet hapse çarptırılanlardan çok daha ağır koşullara tabi tutulmalıdır. 

Ölüm cezasının yerine ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasının getirilmesi halinde yurt dışında yakalanan, ancak yasalarımızda idam cezası olduğu için iade edilmeyen terör sanıklarının iadesi de sağlanmış olacaktır. Böylece bu kişiler hak ettikleri cezaya çarptırılmış olacaklar. Bu durum, terör örgütlerinin daha kolay çökertilmesini de sağlayacaktır.''

''YASA DEĞİŞİKLİĞİ NEDEN YETERLİDİR?''

Bazı siyasetçilerin, ölüm cezasının kaldırılması için Anayasa değişikliğinin şart olduğu yönündeki görüşlerini de değerlendiren İçli, buna gerekçe olarak da ''Bölücü başı'' gibi terör suçlularının çıkarılacak olası bir afla kurtarılabileceğinin gösterildiğini belirtti.

''Bu görüş, kesinlikle doğru değildir'' diyen İçli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: 

''Çünkü Anayasa'nın 87. Maddesi'nde yapılan değişiklikle, genel veözel af çıkarma, Meclis'in beşte üç çoğunluğunun kararıyla mümkün olabilecektir. Bu da en az 330 oyu gerektirmektedir.

Bu durum zaten olası bir af çıkarmayı çok zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla ölüm cezasının Anayasa değişikliğiyle kaldırılması talebini anlamsız kılmaktadır. Çünkü, Anayasa'nın 87. Maddesi'nde yapılan değişiklik başlı başına bir güvencedir. 

Anayasamızın 175. Maddesi'nin birinci fıkrasında belirtildiği üzere Anayasa değişiklik teklifinin kabulü için de beşte üç çoğunluğun oyu (330) gerekmektedir. Anayasamızda yapılan genel ve özel affa ilişkin bu son değişiklik ile artık Anayasa değişikliği için gerekli olan 330 çoğunluğun oyu arandığına göre, TBMM eskisi gibi, dilediği zaman genel ve özel af çıkartamayacaktır. Çünkü bu oyu her zaman sağlamak mümkün olamayacaktır. 

Anayasa'yı değiştirme gücüne sahip olan bir çoğunluk ise güvence olarak görülen Anayasa değişikliğini de değiştirebilecek bir imkana sahip olacaktır.''

''ULUSLARARASI HUKUK KURALLARINA UYMAKLA YÃœKÃœMLÃœYÃœZ''

İdam cezasının kaldırılması konusunda kişiler değil ülke ve dünya gerçeklerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini kaydeden İçli şunları söyledi: 

''Ölüm cezasının kaldırılması, sadece hükümet ortaklarının, muhalefet partilerinin değil, ulusun ve devletin sorunu ve sorumluluğudur. 

Tüm siyasi partilerin ve toplumumuzun büyük bir kesiminin hedefi, Avrupa Birliği'ne tam üyeliktir. Ölüm cezasının kaldırılması da AB üyeliğinin olmazsa olmaz en ilk koşullarından biridir.'' 

Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi olması nedeniyle Türkiye'nin ölüm cezasını mevzuatından kesin olarak kaldırması gerektiğini belirten İçli, ''Türkiye, güçlü ve sözüne güvenilir bir devlettir. Bu bakımdan Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler üyesi olarak, ölüm cezasının kaldırılması konusunda uluslararası hukuk kurallarına uymakla da yükümlüyüz'' dedi. 

AFFEDÄ°LEMEZLÄ°K KURALI

İçli, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin, "Af ya da cezanın hafifletilmesini talep hakkının her koşulda tanınmasını" şart koştuğuna da dikkat çekti. Sözleşmenin henüz TBMM'de onaylanmadığını anımsatan İçli, ''Sözleşmeye taraf olmamak, Evrensel İnsan Hakları Bildirisi'nde düzenlenen ilke ve standartlara karşı durmak şeklinde algılanmaktadır. Bu işlemi yapmayanlar, en temel insanhaklarına saygı göstermeye ilişkin olarak uluslararası yükümlülük üstlenemeyecek denli (Özürlü devletler) muamelesi görmektedir'' diye konuştu. 

DSP Genel Başkan Yardımcısı İçli, bu nedenle ''Affedilemezlik Kuralı''nın yasa veya Anayasa'ya konulmasının, bu sözleşmeye aykırılıkoluşturacağını bildirdi. 

''ADİ SUÇLAR İÇİN KALDIRILMASI YETERLİ DEĞİL''

Türkiye'nin olağan rejimde adi suçlar için ölüm cezasını kaldırmasının,  Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi normları açısından yeterli olmadığını vurgulayan İçli, şöyle konuştu: 

''Avrupa Konseyi, 'Terör suçları' istisnasına onay vermemekte, temel hedef olan ölüm cezasının kaldırılması yönünde adım atılmasını istemektedir. Türkiye'nin 'Ãœye Devlet' sıfatıyla yükümlülüklerini ve thütlerini yerine getirmesini ve 6 No'lu Protokol'ü imzalamasını dahi yeterli görmemekte, kararlılıkla onaylamasını beklemektedir.Â

Haberin Devamı

Avrupa Toplulukları Komisyonu tarafından hazırlanan raporda, (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 Numaralı Protokolü çerçevesindesavaş zamanı veya yakın savaş tehlikesi hali için istisnaya cevaz verilmiş olduğundan, terör suçlarına ilişkin olarak öngörülen istisna -herhangi bir çekince konulmasına izin vermeyen- 6 Numaralı Protokol'euyumlu değildir) denilmektedir. 

Buna göre, Türk Ceza Yasası'nda değişiklik yapılması gerekecektir.Bu yapıldığında, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği önündeki engellerden biri daha kaldırılmış olacaktır. Bu da 2002 Aralık ayındaki müzakere süreci açısından önemli bir aşama olarak görülecektir.''

İçli, Avrupa Birliği Komisyonu Raporu'nda, Avrupa Konseyi BakanlarKomitesi Kararı'ndan daha açık bir şekilde ifade edilerek, ölüm cezası istisnası bağlamında "Terör suçu" kategorisi oluşturmanın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 Numaralı Protokolü'ne uyumlu olmadığının vurgulandığını da belirtti. 

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olan Avrupa Konseyi üyesi devletlerin imzasına açılan 13 Numaralı Protokol'ün, protokol hükümlerinden hiçbir sapma yapılmamasını öngördüğünü de bildiren İçli,''Protokolün 3. Maddesi'ne göre de bu protokol hükümlerine ilişkin olarak hiçbir çekince konulamayacaktır'' dedi. 

''İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ AYLAR, ORTA  VADENİN BAŞLARIDIR''

Türkiye'nin, Katılım Ortaklığı Belgesi'ne göre, orta vadede 6 Numaralı Protokol'e uygun olarak mevzuatından ölüm cezasını kaldırmayı taahhüt ettiğini, Ulusal Program'la da "Ölüm cezalarının infaz edilmemesi tavrının devam edeceği"ni ve orta vadede "Kaldırılması hususunun şekil ve kapsam olarak ele alınacağı"nı açıkladığını anımsatan İçli, şu görüşleri dile getirdi: 

''Kısa vade, 2002 Mart ayında sona ermiştir. İçinde bulunduğumuz aylar orta vadenin başlarıdır. Daha vakit vardır diyerek orta vadenin sonlarını beklemenin bir anlamı yoktur, aksine zararı vardır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin kabul ettiği 13 Numaralı Protokol de yürürlüğe girdiğine göre Türkiye'nin içinde bulunduğumuz ayda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 Numaralı Protokolü'nü onaylaması ve Türk Ceza Kanunu'nda ölüm cezasını kaldıran düzenlemeyi yapması zorunlu görülmektedir. 

Bu, Türkiyemizin her anlamda güçlenmesini sağlayacak ve büyük bir moral gücü oluşturacaktır. Müzakere  süreci ilgili verilecek karar, ekonomimiz açısından -özellikle dış yatırımların ülkemize yönelmesi- büyük bir kazanım olacaktır.''

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!