Güncelleme Tarihi:
Yıllarca okul harçlığını kendi kazanan üniversite öğrencisi Burak Toprak, Eminönü’nde simit sattığı bir gün oradan geçen Japon gazetecilerle tanıştı. Toprak’ın anlattıklarından etkilenen gazeteciler, bir bölümünü Türkiye’de çekmeyi planladıkları ‘Dramatic Trip’ (dramatik gezi) adlı TV programına Burak’ın hikayesini de ekledi. Simit satarak okul harçlığını çıkaran üniversite öğrencisinin hikayesi temmuz ayında Japonya’da yayımlandı. Ülkelerin kültürleriyle ilgili bilgi aktarılan belgeseli izleyen Japon turistler, artık tanıdıkları Burak’tan simit alırken onunla fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmiyorlar.
HEDİYE İÇİN BAŞLADI
Burak, 10 yaşından beri hem okula gitti, hem de simit sattı. Daha dördüncü sınıftayken annesine hediye almak isteyince simit macerası başladı. Anneler gününde annesine kendi parasıyla hediye almak isteyen Burak’ın aklına babası ve dayısı geldi. Önceden pazarcılık yapan babası daha sonra, Burak’ın dayısıyla simit satmaya başlamıştı. Dayısının fırını vardı, babası simitleri oradan alıyordu. Simit satmak iyi bir fikir gibi gelince dayısına gitti. O günü Burak şöyle anlattı: “Bir cumartesi günü dayıma yalvardım beni işe götür diye. Çünkü pazar günü anneler günüydü. Ben de anneme hediye almak istiyordum. O gün dayım beni kırmadı ve işe götürdü. Cevizlibağ otobüs duraklarında ilk defa simit sattım. Akşam, dayım bana iki buçuk lira yevmiye verdi. Ertesi gün ilk işim okulun karşısındaki kırtasiyeden anneme hediye almak oldu.” Burak daha sonra bu işe devam etmek istedi. İşi yapabildiğini gören dayısı da ikna olunca, hem okula gitti hem de simit satmaya başladı. Böylece okul harçlığını kendi kazanıyordu.
ARKADAŞLARI YANINA GELİYORDU
Tatillerde her gün, okul döneminde ise hafta sonları çalışan Burak, arkadaşları gezerken simit satıyordu. Sabah 05.00’te kalkıp fırına simitleri almaya gidiyor, 06.00’da işinin başına geçiyordu. Yaz aylarında akşam 9’a kadar simit satıyordu. Kışın ise akşam 6’ya kadar tezgahının başında duruyordu. Hafta içi okula, hafta sonu işe giden Burak, sömestr ve yarıyıl tatillerinde ise hemen her gün simit satıyor, milli ve dini bayramlarda da çalışıyordu. Simitlerini Eminönü’nde satan Burak, Küçükçekmece’de oturduğu için eve gitmesi biraz zaman alıyordu. Sabah erkenden çıkıp, akşam yorgun geldiği için Burak’ın arkadaşlarıyla geçirecek vakti de kalmıyordu. Ancak, geç saatlere kadar süren işi onu arkadaşlarından ayırmadı. Beraber gezemedikleri arkadaşları, Burak’ı tezgahının başında ziyaret ediyordu. Bu tempo üniversite yıllarına kadar sürdü. Bu sürede yaşadıkları okuma isteğini güçlendirdi.
‘EĞİTİM FEDAKÂRLIK GEREKTİRİR’
Üniversiteye gitmek isteyen Burak, hikayesini şöyle anlattı: “Okula ilk başladığım dönem annem de çalışıyordu. Vakıf üniversitesi seçerken güvencem hem annemin hem babamın çalışmasıydı. Okul taksitlerimi ailemin desteğiyle ödedim. Zaten yüzde 50 burs kazanmıştım. İlk olarak okumakta olduğum üniversitede Basım Yayım Bölümü’nden mezun oldum daha sonra DGS (Dikey Geçiş Sınavı) ile aynı üniversitede Gazetecilik Bölümü’ne geçtim. Dediğim gibi ailem taksitlerimi ödememe yardım ediyordu, ben de kendi harçlığımı kazanıyordum. Fakat son dönemde anneannem rahatsızlandı ve annem işten çıkmak zorunda kaldı. Son taksitlerimi babam ödedi ben de eve destek oldum. Ailemin tek gelir kaynağı bu simit tezgâhı şu anda.”
Dönem ortalaması 4.00 üzerinden 3.23 olan Burak Toprak, Dikey Geçiş Sınavı’yla (DGS) geldiği okuldan, kredisi yetmediği için yaz okulu sonunda mezun olacak. Toprak, gelecekte gazetecilik yapmak istediğini, aynı zamanda ticarete de kendisini yakın hissettiğini söylüyor.