Güncelleme Tarihi:
TGRT Haber’de Aslıgül Atasagun Çebi'nin "DÜN BUGÜN YARIN” programına konuk olan Dr. Mehmet Öz, yaptığı açıklamalarla büyük beğeni topladı.
Çok sayıda insanın çalıştıkları saatlerin miktarını düşünüp bu saatlere göre kendilerini programladıklarına ve zamanı yönettiklerine dikkat çeken Dr. Mehmet Öz , "Ben zaman yönetimine inanmam. Ben enerji yönetimine inanırım. Gün içinde size enerji veren neler yapabilirsiniz? Mesela, bu röportajlar benim için bir iş değildir. Röportajlardan çok keyif alıyorum. Oldukça keyifliler. Yaptığım ve keyif almadığım birçok şey var. Fakat onları yapmak zorundayım çünkü yapabileceğim en iyi şovu yapmalıyım. Hepimizin hayatında bize keyif veren şeyler de var vermeyen şeyler de. Sevdiklerinizle yemek için eve gidersiniz bu yapmanız gereken bir iş değildir. Ama yine de yapmak durumunda olduğunuz bir şeydir. Bu yüzden sevdiğiniz şeyleri yapın, mümkünse sevdiğiniz şeylerin içindeki sevmediklerinizi değiştirin ve enerjiyi yönetin. Size enerji veren şeyleri gününüze eklediğinizden emin olun. Bu yolla hem uzun süre hem de daha iyi bir şekilde çalışırsınız" dedi.
"İnsanlar meditasyonla daha üretici olurlar"
Dr. Mehmet Öz, meditasyon yapmanın gerekliliğini vurgulayarak, "Meditasyon benim için çok önemli çünkü insanlar meditasyon yaptıklarında daha üretici olurlar. İçinizde dinginlik yoksa ve zihniniz yarışta gibiyse zihninizin derinliklerindeki sakinliği göremezsiniz. İstanbul Boğazı'nı düşünün, su dalgalıdır. Eğer suyun yüzeyindeyseniz bazen zorlanırsınız. Fakat suyun altına girerseniz durgun olduğunu görürsünüz. İş için meditasyon yapmak benim için dalgaların altına girmek gibi. Çünkü iş yerinde olan stres, krizler, yoğunluk gibi şeylerden sonra durgunluğun olduğu yere inmek istiyorum. O durgunluğu evlerinde bizi seyretmekte olan insanlara yansıtabilirim. Sadece Amerikalılar’a değil, bütün dünyada bizi izleyen 100’den fazla ülkeye yansıtabilirim" şeklinde konuştu.
"Kadınlar 7 saat, erkekler ise 7,5 saat uyumalıdır"
Hasta olmamak için tavsiyelerde bulunan Dr. Mehmet Öz, influenza gribinin türü açısından özellikle çok kötü bir hastalık olduğunu ve birçok farklı grip çeşidi olduğuna değindi. Uykunun çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Öz, "Hasta olmak istemeyen insanlar için tavsiyem; öncelikle basit bir yöntem olmasına rağmen uyumaktır. Uyku bağışık sistemini devamlı olarak destekler. Sonrasında size tavsiyem bol bol C vitamini almanız ve bazı bitki çaylarını kullanmanız genellikle fayda sağlayacaktır. Ayrıca isterseniz Türkiye’de de kolayca bulabileceğiniz yeşil yapraklı sebzeler ve renkli meyveler de tüketebilirsiniz. Meyvelerden vücudunuzun ihtiyacı olan antioksidanı alır ve vücudunuzun güçlü kalmasına yardım eder. Bağışıklık sisteminiz mideniz tarafından güçlendirilip zayıflatılır. Eğer bağırsaklarınız sağlıklıysa midenizdeki savaşta enerji kaybetmeyeceksiniz ve bağışıklık sisteminiz kendini korumak için virüslerden sakınacak. Sağlıklı bir yaşam için kadınlar 7 saat, erkekler ise 7,5 saat uyumalıdır. Erkeklerin ihtiyaçları kadınlardan daha fazladır" tavsiyelerinde bulundu.
"DNA’yi güçlü tutmamız çok önemlidir"
Dr. Mehmet Öz, DNA’nın güçlü tutulmasının çok önemli olduğunu belirterek, "Telomer, bir kromozomun ucudur. Gördüğünüz gibi ayakkabı bağının ucunda bir başlık var. Bu küçük plastik başlık bir kromozomun ucu gibidir. Yani telomer. Ayakkabı bağları ise DNA gibidir. Kendini tekrar yenilemesi gerekir. Eğer kromozomun ucu yırtılırsa DNA zarar görür ve tekrar DNA üretemez. Bizim o DNA’yı güçlü tutmamız çok önemlidir. DNA’nızın dağılmasına izin vermeyin. Stres telomerin yırtılmasında bir numaralı etken. DNA’nız kendini her yeniden ürettiğinde bir parça kısalır. Yaşlandığınızda, sağlıksız beslendiğinizde ve sigara içtiğinizde kromozom ucu yani telomer kısalır" dedi.
Ömrü uzatma tedavisi olarak da bilinen telomer tedavisi hakkında konuşan Dr. Öz, "Kromozom uçlarınızı uzun tutmanız için ilaç tedavisinin iyi bir yöntem olduğunu söyleyebilmek için daha çok erken. Bu başka problemlere de yol açabilir. Büyüme hormonu buna neden olur. Vücudunuzun ne şekilde yaşlanacağı konusundaki bu büyük girişimler beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Ben insanların bulundukları yaşta iyi görünmelerini tercih ederim. 40 yaşındayken 20 yaşında gibi görünmeniz yerine 40 yaşında gerçekten iyi ve sağlıklı görünmenizi tercih ederim. Bence herkesin amacı bu yönde olmalıdır" ifadelerini kullandı.
"Dünyadaki en büyük salgın hastalık yalnızlıktır"
İnsanlar kendilerini yalnız hissettiklerini ifade eden Dr. Öz, "Dünyadaki en büyük salgın hastalık yalnızlıktır. Mülteciler başka ülkelerde yaşanmaya zorlanıyorlar. İnançlı insanlar bulundukları yerden rahat hissetmiyor. Ülkelerde kaygı ve savaş var. İnsanlar kendilerini izole edilmiş gibi hissediyor. Bu çok büyük bir strese yol açıyor ve yaşlanmanın en büyük etkeni stres. Bunu bir doktor olarak çözmek çok zor. Size ilaç verebilirim, tavsiyelerde bulunabilirim, stresle başa çıkmanız için tavsiyelerde bulunabilirim fakat bilginin çok büyük bir hızla dolaştığı ve gerginliğimizin iyice arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Fakat kötü haberlerle baş edebiliriz. İnsanlık bunu yapmaya her zaman muktedir olmuştur. Yüzyıllar önce dünya, çok daha iyi bir yerdi. Savaşlarda çok az insan ölüyor, daha az travma, kadınlara yavaş yavaş daha iyi davranılmaya başlanmıştı. Buna devam etmeliyiz. Fakat yalnızlık konusuyla ilgili bir şeyler yapmalıyız. Birçok kişi için toplumda insan olarak kabul görmek çok önemlidir. Eğer bir aileniz yoksa toplumları oluşturamazsınız. Aslınsa en iyi tedavi sevgidir. Sizin ve toplum arasındaki en iyi sözleşmeniz evliliktir. Evlendiğinizde aile oluşur, aile ise ülkeyi meydana getiren toplulukları oluşturur. Amerika’da şu an en büyük problem evlenmemiş çiftlerdir. Yalnızca evliliğin kendisinin çok hayati olması değil, aynı zamanda sosyal normlara sahip değilseniz bir arada olmanıza bir garanti yoktur" dedi.
"Şeker beyninize kokain gibi bir etki yapar"
Öz, şeker kullanımı konusunda çok endişeli olduğunu belirterek, şekerin zararlarını, "Şeker konusunda çok endişeliyim. Beyninize kokain gibi bir etki yapar. Sizde daha fazla yeme isteği uyandırır. Sizin verdiğiniz bütün örnekler doğal şekerdir. Onlar farklıdır çünkü içlerindeki lifler şekeri midenizde tutar, insülin seviyelerini hızlıca artırmaz. Fakat işlenmiş şeker yemekleri daha iyi bir hale getirebilmek için özellikle tatlandırılır. Böylece sizi bağımlı yapar ki bu çok büyük bir problemdir. Şekeri ekmeğe, içtiklerimize ve hiç gerek olmadığı halde birçok şeye ekleriz" şeklinde ifade etti.
"Sağlıklı olmak için sevdiğiniz yiyecekleri yiyin"
Yeni kitabının yolda olduğunu belirten Dr. Öz, "Daha fazla kitap yazacağız. Son kitabım en iyi satanlar arasında ve satışları iyi gidiyor. İnsanlar şimdi benden tadını bilmedikleri yiyecekler hakkında başka bir kitap yazmamı istiyor. Sağlıklı olmak için yapılacak en önemli şey sevdiğiniz yiyecekleri yemenizdir. Bu sizi sağlıklı yapar. Sadece isteyin, bu size iyi gelecektir. İşte yeni kitabım bunun üzerine olacak" dedi.