Güncelleme Tarihi:
Türkü değil, arabesk değil, pop hiç değil, bir garip müzik yapıyor, yine de satıyor
Döşiyelim abi ne demek?
- Reklamlardan esinlendim. Biraz esprili bir söz olduğu için..
Sadece espri mi, argo değil mi?
- Evet, biraz argo. Ama kimse üzerine almasın. Mahsun Kırmızıgül, İbrahim Tatlıses, Emrah, Sezen Aksu ile ilgisi yok.
Bu parçadaki mesaj ne? Ne anlatmak istiyorsun?
- Herkes birşey döşüyor, yani birşey yapmak amacında. Ben de halk müziğimize komik sözler döşeyerek espri yönünden gidiyorum.
Kaç kasetin var?
- Tavla, Arabası ve Döşiyelim Abi. Tavla'da da Mirkelam ile kafa bulmuştum.
Niye hep popçularla kafa bulmaya, alay etmeye çalışıyorsun?
- Pop daha önce gündemdeydi. Şu anda pek popun bir hükmü kalmadı. Çok satan kasetler içerisinden biriydi poplar. Sözleri kulağa hoş gelmeyen, müziği kulakta pek kalmayan birşey. Bu insanlar, popçular milyarları götürdüler. Bizim babalarımızın dedelerimizin dinlediği müziğimiz var. Bu niye unutulsun? Türkiye'de pop diye birşey yok, aranjman var.
Türkiye'de pop yok
1960-70'lerde yabancı müziklere Türkçe söz yazılırken aranjman deniyordu. Şimdi daha farklı değil mi?
- Yine aranjman. Pop, Türkiye'de yok. Popu bunlara yakıştıran bizim milletimiz. Herşeyden önce bir aranjman müziğimiz var. O da Türkçe okuyor, bu da Türkçe. Buna pop adı verildi. Pop diye birşey yok.
Ciddi bulduğun, önem verdiğin sanatçılar yok mu peki?
- Var. Sezen Aksu, Barış Manço, Kayahan, Nilüfer, yakın zamanda kaybettiğimiz Tanju Okan.
Nilüfer'i de ciddiye aldığın için mi ‘Mavilim'in müziğini yapmadın?
- Ankaralı Yasemin diye bir sanatçı arkadaşımız var. Ben yönetmenliğini yaptım; onun kasetine Nilüfer'in, Tarkan'ın yeni kasetindeki parçalarla ilgili çok esprili parçalar var. Hepsini ben yazdım.
Yasemin de senin izinden gidiyor anlaşılan. Siz müzikte yeni bir ekol mü yarattınız?
- Evet, Türk müziğinde yeni bir ekol açtım ben.
Nedir bu ekolün adı?
- Buna biz türlü ekolü adı veriyoruz. İşte oyun havası, şarkıların sözlerinin espriyle okunması, insanların kulağına hoş gelmesi büyük bir beğeni kazandı. Şu anda Türkiye genelinde kasetlerim beğeniyle dinleniyor. Yüksek tirajedyada satıyor.
Türlü derken, yemekteki türlüyü mü kastediyorsun?
- Bu da müziğimizin türlüsü.
Hangi kesim seni dinliyor?
- Eskiden hep Ankara içi dinliyordu. Artık Ankara ile Türkiye geneli hepsi dinliyor.
Entelektüeller de dinliyor mu?
- Enteller de dahil. Gariban kesimi de, zengin kesimi de dahil. Avrupa'daki Türk işçilerine kadar beni çok seviyorlar. Ben halk çocuğuyum. Ben garibanların içinden gelen bu tarzı devam ettiriyorum. Geldiği yeri inkar eden sanatçı kardeşlerimiz var.
Bir parçanda, ‘Geldiği yeri inkar edene karı derler bizde' diyorsun...
- Evet, öyle diyorum. Ben inkar etmiyorum. Yine Yenidoğan'da oturuyorum. Evimi, dairemi yine aynı semtten aldım ve kopmadım.
'Orhan Gencebay ile Neşet Ertaş'ı severim. Bir yere gelince arabesk yapacağım' demişsin. Niye arabesk yapmıyorsun?
- Halk benim bu tarzda devam etmemi istiyor. Şu an tarzımı bozmayı düşünmüyorum. Halk benden bıkarsa bilmem. Zaten bizim bu yaptığımız sonuçta halk müziği. Halk müziğinin oynak türü...
Bunlar oy çocukları
Oynak olduğu için tatil köylerinde de senin kasetlerin çalınıyormuş.
- Diskolarda da çalıyorlar. İstanbul'da en lüks diskolarında, belki Türk müziğinin dinlenmediği diskolarda şu an Ankaralı Turgut çalınıyor.
Bu nasıl oluyor? Batı işi diskolarla, Türk işi oynak müzik nasıl uyuşuyor?
- O kesim, gariban kesimin yaşantısını, eğlencesini görmemiş herhalde. Orada bu gariban kesimin eğlencesini gördü ve onlardan birşeyler esinleniyorlar.
Yani zenginler garibanlarla mı bütünleşiyor?
- Tabii. Oynamayı, halay çekmeyi, gülmeyi gariban kesimden öğreniyorlar.
Hiç politikacılarla ilgili parça yaptın mı?
- Mesut Yılmaz Başbakan iken klip çekmiştik. ‘Oy çocukları' klibinde, Mesut Yılmaz, Erbakan hocamıza, Tansu Çiller hanıma ve Bülent Ecevit'e dörtlük yazmıştım. Başbakanlık, Kültür Bakanlığı önünde çekmiştik. İnterStar'da anahaberlerde yayınladılar. Nakaratı şöyleydi; ‘‘Bunlar bunlar var ya/ Bunlar oy çocukları/Örtülü ödenekli oy çocukları/Bu anlattıklarım size oy çocukları.'' Bir bölümünü okuyayım; ‘‘Erbakan bağırıyor, bu halka yazık, gelirse atacak o da kazık. Ecevit de bitti kimlere kaldık? Bu anlattıklarım size oy çocukları.''
İstanbul'daki programına neden ayağına süt döktürüp başladın?
- Sayın Bülent Ersoy'un süt banyolu klibinden sonra süt kelimesi çok konuşuldu. Ama bu ülkede bir sürü insanlar sütle banyo yapıyorlar. Onlar kendilerini biliyorlar zaten. Bu ülkede süt içmeye muhtaç bir sürü gariban çocuklarımız var. Başroldeki klip arkadaşım bayan sütü ayağıma döktü, ‘Süt ayağa dökülmez, içilir' dedim, alıp içtim. Bir de sütün nereden geldiğini unutmuşlar herhalde. Bu ülkede süt banyosu yapılıyorsa ineğin de televizyon seyretmesi hakkıdır. Klibimde ineğe televizyon seyrettirdim.
Memleketimi seviyorum
Sen de çok televizyon seyrediyorsun herhalde? Bakıyorum bütün alıntılarının kaynağı televizyon?
- Seyretme imkanım olduğu kadarıyla seyrediyorum. Cinci Ali'nin de kasetimde adı var. ‘Kız kaçtı Cinci Ali'ye/Aboo ne yapcaz şimdi/Hiçbirşey olmaz döşiyelim şimdi'. Bayanı Cinci Ali rolünde bir arkadaşım var, ona götürüyoruz. Bayanın göbeğini yazmaya başlıyor, bana ‘Sen dışarı çık' diyor. Bayanı dizine oturtturuyor.
Döşüyor yani?
- Döşemeye hazırlanmış. Ben giriyorum, ‘Ne oluyor burada?' Affedersin suratına tükürüyorum, bayanı alıyorum atıyorum dışarı. Bu klibimiz iyi oldu. İnsanlığı takip etmeyen kişilere saygı da duymuyorum sevmiyorum da. Kliplerden, filmlerden, reklamlardan esinlenip birşeyler meydana getiriyorsak, geldiğimiz yeri unutmayalım.
Niye İstanbul'a yerleşmiyorsun?
- Şirketim İstanbul'a yerleşmemi istiyor. Ama İstanbul'a yerleşmek zorunda değilim. Ben memleketimi seviyorum. Ankara'da yaşayacağım.
İstanbul'da değişmekten mi korkuyorsun?
- Belki değişebilirim. Ama İstanbul'un yaşantısını sevmiyorum. Trafik sıkıntısı, insanlar sürekli streste. Bizim başkentimiz güzel.
Bu son klipteki yatak sahnesi şu eski ‘Parçala Behçet' filmlerini hatırlatmıyor mu?
- Onu da açıklayayım. Daha önce bu kliplerde erotik sahneler çoktu. Bana ‘Bu erotik sahnelerle bir ti geç' dediler. ‘Geçelim' dediler. Ben o sahneye karşıydım, ama espri niteliğinde yaptık. Hülya Avşar'ın erkeği kırbaçlama sahnesini yaptık. İnsanlar gülüyor, hoşlarına gidiyor.
Artık Murat marka arabayı da bırakmışsındır.
- Arabayı değiştirdim. 200 E Mercedes'e biniyorum.
Onun dikiz aynasında da disk sallanıyor mu?
- Var, onu değiştirmedim.
RP'nin iktidar oluşu için varoşların isyanı denmişti. Türlü müziğin çok dinlenmesi de kenar semtlerin, varoşların yükselişi mi?
- Hemen hemen aynı şey.
Türkiye'de caz, rock dinleyenler de arttı. Onlara ne diyorsun?
- Zevklerle renkler tartışılmaz. Yeni gençlerimiz özenti içerisinde.
Yıllarca düğünlerde çalmışsın. Müzik kültürün de oralardan geliyor anlaşılan.
- Doğru. Oralarda tecrübe kazandım. Yaklaşık 10 sene düğünlerde, kına gecelerinde saz çaldım. Dedem, babam, hepsi müzisyendir.
Popüler müzik adı verilen türle senin müziğinin farkı ne?
- Listelerde halk müziği yavaş yavaş indi. Unutulmaya başlandı. Sanat müziğimiz unutuldu. Yahu kardeşim biz ne anlarız poptan, cazdan, rocktan? Bizim öz müziğimiz, kültürümüz var. Biz o müzikten yetiştik. Popu sevmiyorum, bunu yaptıkları müddetçe onlarla kafa bulmaya devam edeceğim.
Ankaralı Turgut
Müzik listelerinde son haftalarda yeralan bir kaset var: ‘‘Döşiyelim abi''. Ankaralı Turgut'un bu kaseti 300 binden fazla satmış. Kasetteki tüm parçalar, ünlü pop müzik parçalarının sözlerinin değiştirilmesi, karıştırılması ve biraz oynak bir müzikle birleştirilmesinden oluşuyor. Türkü değil, arabesk değil, pop hiç değil; bir garip müzik. Tıpkı varoşlar gibi, karmaşık bir hava, ne şehirli, ne köylü. ‘Piyanist şantör'lerin, Ankara düğünlerinde saz çalan halk müziği versiyonu.
Ankaralı Turgut da bu karmaşıklığın farkında. ‘‘Ben türlü müzik ekolü yarattım'' diyor; İstanbul Tarabya'da sahneye çıkarken, ayağına süt döktürüp Bülent Ersoy'un klibi ile kafa bulmaya çalışıyor; Vedat Sakman'ın ‘‘Tut şunun ucunu götürelim abi...'' adlı parçasını argoya dönüştürüp, kaset yapıyor. Pop müzik parçalarını televizyonlardaki reklam sloganları ağzıyla eleştirmek. Müziği varoşlarda, taksilerde yankılanıyor. Ankaralı Turgut da artık dikiz aynasında bir disk sallanan 200 E Mercedes'iyle o konserden bu konsere dolaşıp duruyor. Geçenlerde Ankara'da Gençlik Parkı'nda verdiği konseri, hayranları ceplerinde getirdikleri tahta kaşıklarla izledi. Her fırsatta sahneye çıkıp, şıkıdım şıkıdım oynadılar. Varoşları tanımanın bir yolu da Ankaralı Turgut'un hayata bakışını öğrenmekten geçiyor.