Dört eğilimin kadın muhtarı

Güncelleme Tarihi:

Dört eğilimin kadın muhtarı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 1998 00:00

Haberin Devamı

Nuran Cümbüş, Hocaüveys Mahallesi'nde üç dönemdir her kesimden oy alıyor

Atatürk rozetini yakasından düşürmemesine ve başı açık olmasına rağmen İstanbul'un en muhafazakar ilçesinde her dönemde ezici oy çoğunluğuyla muhtar seçilen Nuran Cümbüş, Hocaüveys Mahallesi'nin 60 yıllık sakini.

İstanbul'un ilk kadın muhtarı değil elbette; sonuncusu hiç değil. Ama kadın olmasından kaynaklanan bir özelliği var yine de. O, İstanbul'un en çok çember sakallı erkeğini ve türbanlı kadınını barındıran ilçesinde, Fatih'te, başı açık ve yakasından Atatürk rozetini hiç eksik etmeyen bir muhtar! Hem de mahallenin ezici çoğunluğunun oylarıyla, üç dönemdir seçiliyor.

Fatih Hocaüveys Mahallesi'nin Muhtarı Nuran Cümbüş 71 yaşında. Tam 60 yıldır Eşref Kolçak'ların, Şükran Ay'ların, çocukluğunda Savaş Ay'ın oturduğu bu mahallenin sakini. Adapazarı'ndan geldiğinde 10 yaşındaymış. Ve elbette mahalle, bugün olduğundan çok farklıymış o zaman; evler bahçeli, sokaklar çöpsüzmüş... O ise evinin bahçesinde, ya da sokakta oyun oynamadan, oturma odasında dikiş nakış yaparak büyümüş. O büyürken ve yaşlanırken de mahallesi değişimini sürdürmüş. Dükkanlar, giderek butikler açılıp esnaf çoğalırken, oturanların nüfusu azalmış. Daha önce konu komşuluk bir yaşam biçimiyken, bahçeli evlerin yerine kurulan apartmanlarda oturanlar birbirlerini tanımaz olmuşlar. Bildik İstanbul hikayeleri...

Politikayla evlilik

‘‘İnönücü’’ ailesinin tek kızı. Babasını tanımıyor, o çok küçükken ölmüş. Uzun yıllar, Hocaüveys'te annesiyle birlikte oturmuş. Sonra onu da kaybedince yalnız kalmış, kendini mahallesine vermiş, evini bir hanım arkadaşıyla paylaşıyor şimdi. Kızılay'da sekreterlik ve yardımcı hemşirelik yapan ve oradan emekli olan Cümbüş, hiç evlenmemiş. Daha doğrusu, bir evliliği var; politikayla!

CHP'ye üye olduğu yıl; 1951. Yer Fevzipaşa Ocağı. ‘‘O zaman mahalle ocakları vardı. siz bilmezsiniz. Sonra ilçeye geçtim, Kadın Kolu'na girdim. Sayman oldum. 1980'e kadar politika yaptım. 12 Eylül'den sonra bıraktım. Muhtarlara izin çıkınca, SODEP kurulduğunda yeniden yaptırdım kaydımı. Kopamadım tabii...’’

Politikadan kopamamış ama bu konuda bir gazeteciyle konuşmaktan kaçınıyor. ‘‘Güzel birşey, insanın inançlarına göre davranması’’ diyor o kadar! Hele ‘‘Ne olacak bu Türkiye'nin hali?’’ türünden sorulara hiç girmek istemiyor. Çünkü şimdi ‘‘Muhtarlık yapıyor, politika değil!’’ Belki de bu yüzden, türbanlısı da, DYP'lisi de, ANAP'lısı da üç dönemdir ona oy veriyor. Herkes onun ‘‘Ben bütün partilerin muhtarıyım. Bir yandan CHP'liyim ama o ayrı, o ayrı’’ sözünü seviyor, buna uygun davranmasını hayranlıkla karşılıyor. ‘‘RP'den de, DYP'den de oy aldım. Rakiplerimi hep çok farkla geçtim. Evet burada başı kapalı kadın çok. Ama ben kimseden rahatsızlık hissetmiyorum. Çünkü ayrım yapmıyorum. Onlar da gelir, dertlerini anlatırlar, anneleri gibiyim. Atatürk, Cumhuriyet rozetlerimi de takarım, evlerine de giderim. Bir ahbabım var, RP'de kayıtlıdır. Seçim öncesinde geldi ve Refah'a oy vereceğiz ama muhtarlıkta sana vereceğiz abla' dedi, öyle de yaptı.’’

Onu tanıyanlara soruyoruz. Hepsi ağız birliği etmişcesine ‘‘Aaa Nuran Abla başkadır’’ diyor: ‘‘Üç dönem kazanmasının nedeni çoktur. Herkesin sevmeyeni olur ama Nuran Abla'nın yoktur. Biraz bağırır ama o da hoştur...’’ Ama bir tanesi ağzından ‘‘cadıdır biraz’’ diye kaçırıyor sevecenlikle. O ise şöyle cevap veriyor bunlara: ‘‘Dinci mi dediniz? Haa cadı... Değilim canım. Bağırırım ama. Kuralların dışına çıkmak isteyenlere bağırırım...’’

İşi zor ve yorucu tabii. Çünkü bütün gün insanlarla uğraşıyor. Sayıları da az değil; mahallenin 10 bine yakın hanesi var, seçmen sayısı 8200, yani 15 bin kişiye hizmet veriyor. En çok da kayıt getirmeden, ‘‘Veriver bir ikametgah’’ diyenler, ‘‘Ben sana oy verdim, işimi halletmek zorundasın’’ diye dayatanlar yoruyor onu. Ama ‘‘Ben istesem veririp parasını, on tane alırım’’ postalarına pabuç bırakmıyor. İşte o zaman bağırıyor: ‘‘Git al, bana da getir bir tane!’’ Söylediğine göre yüreği yumuşak ama yapısı sert... ‘‘Satın almaya kalktıkları zaman’’ yufka yürekliliği filan kalmıyor.

Mahallelinin özürü

Bazı kadınlar vardır, ‘‘Devlet gibi’’ derler. Nuran Cümbüş de öyle görünüyor. Ama mahalleli onu başka bir yüzüyle de tanıyor. Bir yandan mahallenin yardım meleği çünkü. Sağlık alanında çalıştığı için, ‘‘doktor muhiti geniş’’, ihtiyacı olanların tedavilerini sağlıyor, iğnelerini bizzat yapıyor, Darülaceze'ye, Huzurevi'ne yatırılacak varsa, elleriyle yatırıyor. Yiyecek, yakacak yardımı yapılmasına önayak olduğu bir Yardıma Muhtaçlar Listesi var. Yeşilkartlılardan, öğrencilerden para almıyor. Bir anlamda ellerinde büyüdüğü mahalleli ‘‘kolera zamanı’’ndan hatırlıyor onu; çok hizmeti olmuş.

Yine de muhtar seçilmesine tepki gösterilmemiş değil; ilk yıl ‘‘Kadından muhtar mı olur’’ diyenler çıkmış. Ama sonra gelip ‘‘Yanıldık’’ demişler, özür dilemişler. İkinci kez aday olduğunda, belediyenin gösterdiği yerde, mahallelinin sağladığı malzemeyle, ona bir muhtarlık kulübesi yapan inşaatçı, daha sonraki seçimde karşısına rakip olarak çıkmış, Refah Partisi'nden! Ama şansı olmamış tabii... Çünkü mahallelinin muhtarı o. ‘‘Muhtarlık binası yapıldığında elektriğim yoktu. On yıl boyunca karşı komşu elektriğini verdi bana. Ne olur faturasını verin, rahat kullanayım diye yalvardım, vermediler. Bazen ışığı açmazdım, loş ışıkta otururdum, kadın evinden çıkar, gelir, düğmeye basar, birşey demeden giderdi. Neyse şimdi bilgisayara geçeceğim. Faturayı üzerime yapmazsanız bilgisayarı bağlatmam, diye tutturdum. Kabul ettiler. Faturalar üzerime geçince ben de bilgisayara geçeceğim...’’

Peki daha ne kadar yapacak bu işi Nuran Cümbüş? Mahalle sakini yeter diyene kadar! Onlar pek böyle birşey diyecekmiş gibi görünmüyor ama...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!