Güncelleme Tarihi:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salondaki duruşmada savunmasını yapan Dönmez, bir senaryonun kurbanı olduklarını ve kendisine iftira atıldığını öne sürerek, “Onlarca kişi buraya neden geldiğini bilmiyor. 25 aydır bir masumu burada bekletiyorsunuz. Yüce mahkemeniz Türk halkını temsil ediyor. Ben sizi Türk halkı olarak görüyorum. Kendimi Türk halkına anlatıyorum” diye konuştu.
Ankara Zir Vadisi'nde bulunan G3 mühimmatlarının Emniyet Genel Müdürlüğüne ya da MİT'e ait olduğunu savunan Dönmez, şöyle devam etti:
“Ambalajların üzerinde bulunan numaralardan bu mühimmatların TSK'ya ait olmadığı ortaya çıkmıştır. Üretilen G3 mühimmatları piyasada satılmıyor. Üretimler yurt dışına, TSK, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğüne veriliyor. Ayrıca bu konuyla ilgili polis kamera çekimlerinde, polisler arasında bu yönde konuşmalar vardır. Mahkeme, söz konusu kamera çekimlerinin 20 Ağustos 2010 tarihinde araştırılması talimatı verdi. Talimat, 6 ay geçmesine rağmen uygulanmadı. Hukuk cinayeti yapılıyor. Polisler bu kabadayılığı, bu güveni nereden buluyor? Hukuk, kolluk kuvvetlerinin eline bırakılamaz. Polis teşkilatının yüzde 99'u dürüsttür ama dürüst polisler sesini çıkaramadığı için geldiği yeri unutan çeteleşmiş polisler bu senaryoları oynuyor. Türlü türlü oyunlar yapılıyor. Mustafa Dönmez'e ve Türk Silahlı Kuvvetlerine operasyon düzenleyen polis teşkilatı içindeki bir grup çetedir.”
“KROKİYİ KORUMA ALTINA ALIN, YOK EDECEKLER”
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, aramalarda çekilen kamera görüntülerinin ara ara kesildiğini anlatan Dönmez, “En kritik konuşmalar kesilmiş. Ben bugüne kadar size kesilmesi unutulanları dinlettim” dedi.
Aramalarda bulunan krokinin polis tarafından çizildiğini iddia eden Dönmez, şunları kaydetti:
“Sahtecilik yapılmıştır. Bizi buraya çıkaranlar gerçek suçlulardır ama bir gün yargılanacaklar. Bu krokiyi koruma altına alın. Bunu yok edecekler. Ben bu krokinin benim olmadığını çok iyi biliyorum. Benzetmeye bile uğraşmamışlar. Poyrazköy krokisiyle aynı, semboller aynı. Muhtemelen aynı polisin elinden çıkmış. Yaşadıklarımız şaka gibi. 'Bu bir rüya ve bir gün uyanacağız' diyorum. Evimde yapılan aramalarda hiçbir kurala uyulmadı. Olay yerine görevli personel dışında kimsenin girmesine izin verilmemesi gerekiyor. Ancak basın mensupları alınmış. Çünkü o kadar eminler ki bir şeyler bulunacağından. Esrar koysalardı ben de esrarcı asker olacaktım. Polis, Türk halkına yapılanları ve sorumluları bulmak yerine bize kelepçe takıyor. Başından sonuna kadar her şeyleri uydurma. Bu haksızlık bir gün tersine dönecek.”
Dönmez, kendisinde olduğu iddia edilen ancak ortada olmayan 3 mühimmatın Poyrazköy aramalarında çıktığını savundu.
Duruşmaya, daha sonra öğle arası verildi.
"SONER YALÇIN UMARIM BİZİM YÜZÜMÜZDEN İÇERİDE DEĞİLDİR"
Dönmez, her şeyin hesabını vermeye hazır olduklarını belirterek, “Ama bizim yüzümüzden aydınlar içeri alınmasın. Soner Yalçın içeride. Umarım bizim yüzümüzden değildir” dedi.
Dönmez, olay yerinde kanıtların tahrip edilmemesi ve sahte kanıt konulmasının önüne geçilmesi gerektiğini, ancak bu kuralların hiçbirine uyulmadığını belirterek, “Aramada bulunmayan askeri savcı, 'Aramada bulundum' diye tutanağa imza atmış. Hangi birini anlatayım. İnsan hiç mi kurallara uymaz” diye konuştu.
İnsanların baskı altında olduğunu ve konuşmaya cesaret edemediğini ileri süren Dönmez, “Her şeyin hesabını vermeye hazırız. Ama bizim yüzümüzden aydınlar içeri alınmasın. Soner Yalçın, içeride. Umarım bizim yüzümüzden değildir. Üzerimizde kara bulutlar var. Sığındığımız bir tek sizler kaldınız” ifadesini kullandı.
Dönmez, tutanak, fotoğraf ve görüntülerdeki tarih, bilgi ve yazıların birbirini doğrulamadığını, çelişkilerle dolu olduğunu savunarak, mahkeme heyetinin önüne getirilen iddianamenin, yalan üzerine kurulduğunu bildirdi.
Aramalarda alınan malzemelerin bir gün sonra İstanbul TEM Şube Müdürlüğüne getirildiğini anlatan Dönmez, malzemelerin avukat nezaretinde açıldığını, kroki ve suikast planlarının görülmediğini, bunların daha sonra eklendiğini iddia etti.
“SANKİ ORGANİZE İŞLER FİLMİ ÇEKİYORLAR”
İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından başlatılan planın safha safha uygulandığını kaydeden Dönmez, savunmasına şöyle devam etti:
“Taleplerimiz yerine getirmiyor. Aramalarda bulunan materyallerin üzerinde, aramalara katılan polislerin parmak izleri çıkacak. Bu yüzden parmak izleri araştırılmıyor. Bunları nereye kadar saklayacaklar. Eninde sonunda bu gerçekler ortaya çıkacak. Onurlu polislere her zaman şükranlarımı iletiyorum. Lojmanlarda yapılan aramalarda, aramalara nezaret eden jandarma kroki bulunmadığını belirtiyor. Tanık ifadesinde 'Polisler yanımda ajandalara bakıyorlardı, Ancak içeriklerini görmedim. Ama (aaa kroki) şeklinde bir konuşma duymadım' diyor. Sapanca'da arama yapanlar, sanki organize işler filmi çekiyorlar. İtina ile evimi soymuşlar ve yağmalamışlar.”
“DEDEKTÖRÜN OLAY YERİNE GETİRİLMESİ UNUTULMUŞTUR”
Sanık Yarbay Dönmez, olay yeri tutanağında yer alan beyanların gerçek dışı olduğunu, tutanakların her satırının sanal ifadelerle dolu olduğunu ileri sürdü.
Polislerin yaptıkları aramalarda, her şeyi elleriyle koymuş gibi bulduğunu dile getiren Dönmez, şöyle konuştu:
“Bu mühimmatları bir koyan kişi ve bir de bulan kişi var. Çünkü inandırıcı olması lazım. Her şey planlı bir şekilde yürütülüyor. Ankara Zir Vadisi'nde yapılan aramalarda, tutanakta belirtilenin aksine dedektörün olay yerine getirilmesi unutulmuştur. Arama başladıktan sonra Ankara kazma ekibi çalışmalarına başladıktan sonra, inandırıcı olması için telefonla dedektör isteniyor. Bu konuşmalar görüntülerde var. Ne köpek var, ne de dedektör. Krokide belirtilen noktada köpekler ile arama yapılmamıştır. Hepsi iftira yalan.”
Şahsına ait olmayan bir dilekçeden alınmış yazılara göre kriminal raporun hazırlandığını bildiren Dönmez, raporun halen geçerli sayıldığını, bu konunun araştırılmasını, tekrar incelenmesini defalarca talep ettiğini dile getirdi.
Duruşma, sanık Yarbay Mustafa Dönmez'in savunma yapmasıyla devam ediyor.