Dönerse parti batar

Güncelleme Tarihi:

Dönerse parti batar
Oluşturulma Tarihi: Haziran 15, 2010 00:00

Türkiye, 7 Mayıs sabahına ‘Deniz Baykal kasedi’ ile “Günaydın” dedi. CHP Kurultayı’na 15 gün kala ortaya çıkan bu kaset başları döndürecek süratte gelişmelere neden oldu. Umulmadık bir zamanda Deniz Baykal koltuğunu Kemal Kılıçdaroğlu’na bıraktı. Bu süreçte pek çok ayrıntı sır kaldı. Bu yazı dizisinde, bu sırların hiç değilse bir bölümünü ortaya çıkarmayı amaçladım. Medyada yer alan bazı olayları, tekrardan kaçınmaya çalıştım. Süreci araştırırken, Deniz Baykal’a da ulaştım; ancak şu aşamada konuşmak istemediğini söyledi. Dizinin yayınından sonra belki bir değerlendirmesi olabilecek, o zaman bazı başka eksikleri gidermiş olacağız.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bihlun Tamaylıgil, Genel Sekreter Önder Sav’ı aradığında saat 03.30’du. Bu beklenmedik telefonda karşısında Tamaylıgil’i bulan Sav, ters giden bir şeyler olduğunu hissetti. Tamaylıgil, Deniz Baykal’la ilgili kasedi, Sav’a bildiren isim olmuştu.

Uykusuz bir gece

Eşi Çiğdem Hanım da ayaklandı ve Sav çifti sabaha kadar uyumadı. Kolay değil 50 yılı aşan aile dostluğu vardı. Sav, sabah 07.00’yi zor yaptı. İlk Genel Başkan Yardımcısı, Deniz Baykal’ın sabah yürüyüşlerinin müdavimi Yılmaz Ateş’i aradı. Ateş, yürüyüşteydi; ama bu kez Baykal yoktu. Sav, kasetten haberi olmayan Ateş’e, “Gir bak, sonra haberleşelim” dedi. Genel Başkan yardımcıları Onur Öymen ve Mustafa Özyürek ile Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay’ı da aradı. Onlar da kasedi ilk Sav’dan duydular. Sav, hepsini Genel Merkez’de toplantıya çağırdı. Tamaylıgil’in de daha sonra katıldığı toplantı 09.30’da başlarken Kemal Kılıçdaroğlu daha evinden yeni çıkıyordu.

‘Abi haberin var mı?’

Gece Anayasa oylaması nedeniyle geç yatmış olan Kılıçdaroğlu, uyanır uyanmaz hızla evden çıkmıştı. Yolda CHP Parti Meclisi (PM) üyesi Ali Kılıç aradı, “Abi neredesin? Derhal görüşmemiz lazım” dedi. Kılıçdaroğlu, Meclis’e geçeceğini söyledi ve makamına girdiğinde Kılıç karşısındaydı:

- Abi, haberin var mı?
- Neden?
- Deniz Bey’le ilgili kasetten
- Ne kasedi?

Kılıç, kasetle ilgili bilgi verdikçe Kılıçdaroğlu’nun şaşkınlığı artıyordu. Bir sandalyeye oturdu. Elleriyle iki dirseğinin üzerine çöktü, diyebiliriz. “Kim yapmış, nasıl olmuş, komplo mu, uluslararası tezgah mı, niye şimdi, neden Deniz Bey?” sorularını art arda sıraladı.

Baykal’ın önlediği açıklama

CHP’deki toplantıda da aynı sorular soruluyordu. Kısa bir değerlendirmenin ardından Sav, Baykal’ı aradı; “Sayın Genel Başkanım günaydın; geçmiş olsun” dedi, “Eksik olma” karşılığı geldi. “Arkadaşlarla bir değerlendirme yaptık. Alçakça bir komplo, düzenle karşı karşıyayız. Sessiz kalmayacağız. Bir açıklama yapacağız” önerisi getirince Baykal, önce, “Evet, olabilir” dedi, sonra, “Neyse; şimdilik biraz kalsın, bakarız sonra” sözleriyle vazgeçti.

Saçmalama Ali

Kılıçdaroğlu’nun odasındaki konuşma da sürüyor, daha çok Kılıç konuşuyor, Kılıçdaroğlu kısa sözcüklerle yanıt veriyordu:

- Kemal Abi, zor bir sürece giriyoruz. Kasetin büyük etkisi olacak. Eğer gerçekse, Deniz Bey o makamda kalamaz. İbre sana dönüyor, hazırlığını yap.
- Ali, saçmalama. Şimdi bunları konuşmanın zamanı dahi değil. Böyle bir dönemde böyle bir işe girmem.
- Kemal Abi saçmalamıyorum, gördüğümü söylüyorum.

Arasam ne diyeceğim

Kılıç çıkınca, Kılıçdaroğlu’nun içindeki sıkıntı daha da arttı. Baykal’ı arama konusunda kararsız kaldı. Ne söylese özel hayatı sorgulama anlamına gelecekti. Oysa hayata bu kadar hukuk dışı yollarla yapılmış bir girişim söz konusuydu. Baykal’ı tanıdığı için beklemeye karar verdi.

İstifayı beklemedi

İlk 2 gün CHP’de tam bir duygusallık hakimdi. Baykal, her zamanki gibi sessizliğe bürünmüş, partide duygusal bir atmosfer egemen olmuştu. Duygusallık 9 Mayıs’tan itibaren biraz azaldı. Azaldıkça da Kılıçdaroğlu üzerinde baskılar arttı. Baskılara hep olumsuz yanıt verdi. Çok ciddi bir insani sorunla boğuşan kişi, onu siyasete kazandırmış, her makama aday göstermişti. Bunlar ortadayken, yanlış anlaşılacak bir sözü, saygın bir tutum olmazdı. Üstelik Baykal’ın istifa edeceğini de hiç düşünmüyordu.

İlk anlaşma imaları

Bir kasetle CHP’de herşey ters yüz olmuştu; ama kurultay takvimi de hızla ilerliyordu. 10 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi’ne başvuru için Genel Merkez’e gitti. Kaset sonrası Önder Sav’la ilk orada görüştü. İkisi de özenle seçilmiş sözcüklerle, “Parti sıkıntıda. Bu sürecin en kısa zamanda aşılması için herkesin elini taşın altına koyması şart” dediler. Asansörle 14’üncü kattan inerlerken, sanki sessiz bir anlaşmaya varmışlardı.

Şimdi gelmene gerek yok

Sav, aynı günlerde Baykal’ın sessizliğini bozmaya çalıştı. Telefon etti, güncel konuları konuştu. Kasete hiç girmedi; ama Baykal’ın sesinden derin bir değerlendirme içinde olduğunu anladı. “Geleyim mi efendim” dedi, “Sonra, şimdi acelesi yok” yanıtı alınca, ısrar etmedi.

İstifa ediyorum

BAYKAL’ın sessizliği 10 Mayıs Pazar günü bitti. CHP Merkez Yönetim Kurulu’nun (MYK) toplanmasını istedi, son kez Genel Başkan olarak geldiği Genel
/images/100/0x0/55eb4928f018fbb8f8b75fe8
Merkez’de odasına geçti. Genel Başkan yardımcılarını çağırdı, Sav biraz gecikmeli katıldı. Baykal, çantasından bir metin çıkardı ama okumadan önce, “Daha başından söyleyeyim, istifa edeceğim. Sorunu çözdüm. Komplo yapanları sevindiremeyiz. Aynen imzasız mektuplar, gizli tanıklar, şantaj kasetleri gibi bir şey. Mücadelem hukuk yoluyla sürecek” dedi. Odadakiler, çok üzgündü; istifaya itiraz ettiler. Baykal’ın yanıtı hazırladı, hazırladığı metni okudu. Okuma bitince, “Kimseye hesap vermeyeceğim, mücadele edeceğim. Siyasetten çekip gitmeyeceğim. Şimdi aranızdan birini bulun, beraber destekleyelim” dedi.

‘Siz de ailemsiniz’ diyerek

Telefonu çevirdi, Özel Kalem’inden istifa metnini istedi. Arkadaşlarının, “Yapmayın, kendinize zaman tanıyın, komployu yapanlara güç vermeyin” sözlerine rağmen imzasını atıp, yazıyı Sav’a teslim etti. Ardından MYK toplantısına geçti. Orada da sözlerine, “Böylesi dönemlerde ailenin ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Siz de ailemsiniz. Kararımı sizinle de paylaşıyorum” diye başlayıp, aynı metni yeniden okudu.

Kararlılığınızı görüyorum

MYK’nın 17 üyesi, istifasını imzalamış Baykal’ın görevini sürdürmesi halinde komplonun boşa çıkacağını savundu. Son sözü Sav aldı, benzer şeyler söyledi. “Bir kere daha düşünün” dese de, “İstifadaki kararlılığı görüyorum” cümlesi çok dikkat çekti. Baykal, yine vazgeçmedi.

Antalya’ya gidiş ne zaman

Baykal, duygusal bir ortamda Genel Merkez’den uğurlandı. Sav, eve kadar kendisine eşlik etti. Yolda, “Kurultaya kadar Genel Başkan gibi size servis devam edecek. Makam arabanız, Özel Kaleminiz...” dedi. Kısa tatil yapabileceği düşüncesinden hareketle, “Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz, Antalya’ya gidecek misiniz?” diye sordu. Baykal alınmış gibiydi, “Ne Antalya’sı Önder, burada kalıyorum” karşılığını verdi.

Sav’la yol ayrılığı

SALI günü CHP grup toplantısı vardı. Sav, Grup Başkanvekilleri Kılıçdaroğlu, Anadol ve Okay ile buluştu. Sav, Cevdet Selvi’ye, “En kıdemlimiz olarak sen
/images/100/0x0/55eb4928f018fbb8f8b75fea
konuş” önerisi yaptı. Selvi, “Yok, sen konuş” deyince, kabul etti. “Grup karışmasın” gerekçesiyle de milletvekillerine söz verilmesini önledi. İlk planını yürürlüğe koymuştu: “Milletvekillerine söz verilmesi halinde, o günün ortamında çoğu Baykal’a destek verecek, ‘Geri dön’ çağrısı yapacaktı.”

Sav’ın 3 mesajı

Sav, grup konuşmasında 3 mesaj verdi:

1- Artık göbeğimizi kendimiz keseceğiz.
2- Sayın Genel Başkanımız da aynen Atatürk, İnönü ve Ecevit gibi tarih sayfalarındaki saygın yerini almıştır.
3- Şok yaşadık, ama dağıtmadan yolumuza devam edeceğiz.

Grup toplantısının ardından Sav, Anadol ve Okay ile bir araya geldi. “Mesajlarım anlaşıldı mı?” diye sorduktan sonra, bu iki yakın arkadaşına, “Deniz Bey’in istifa açıklamasını dikkatli okuyun. Bu istifa değil, geri dönüş açıklaması” dedi. Anadol, “Geri dönüşü yanlış olur” karşılığı verdi. Sav daha ileri gitti: “Parti batar.” Sohbet, Baykal’ın önünü kesecek ilk işaret fişeği oldu.

İlk Baykal dillendirdi

Grup toplantısının ardından Sav, Mustafa Özyürek, Yılmaz Ateş ve Onur Öymen, Baykal’ın evine giderek tarihi bir görüşme yaptı. Baykal, bu en güvendiği 4 arkadaşına şunları dedi: “Partinin desteğini alacak biri varsa çıkarın, aranızdan biri de olur. Böyle birini ben de desteklerim. Kamuoyunda Kemal’in adı var, o da olabilir. Yeter ki tam destek alsın, partinin çizgisini değiştirmesin.”

Kılıçdaroğlu’na itiraz

Sav, Kılıçdaroğlu konusunda tek kelime etmedi; ama diğerleri karşı çıktı, “Partiyi toparlayamaz” dediler. Ateş, “DYP ve ANAP, liderleri gidince dağıldı. Siz olmazsanız birliği koruyamayız. Kılıçdaroğlu da aday olmadığını söyledi” dedi. Baykal, “Anlaşın. Tabii anlaşamazsanız partiyi sahipsiz bırakamayız” dedi.

‘Yokum’ dediğiniz an

Ancak yine son sözü Önder Sav söyleme gereği duydu: “Siz yukarıda aday olarak durduğunuz sürece kimse aday olmaz; hain, komplocu damgası vurulur. Yokum, dediğiniz an ise aday çıkar.”
Sav, Baykal’ın bu sözlerinden pek memnun kalmadığını anladı. Baykal da, “Somut bir açıklama yapmamız doğru olmaz” yanıtıyla, ‘geri dönüş’ sinyali verdi. İşte bu buluşma Sav’ın, Baykal’la yollarını ayıran toplantı oldu.

Baykal’ın almadığı mesaj

Baykal, o gün, grup konuşması için Sav’a, “Ne güzel bir konuşma yapmışsın” diyerek teşekkür de etti. Sav’ın mesajlarını almamıştı; oysa Sav, o konuşmada dönüşe kapalı olduğunu göstermişti. 12 Mayıs Çarşamba günü MYK toplantısında da Sav, tavrını sertleştirerek sürdürdü. “Bazı arkadaşlar Deniz Bey adını sömürüyor. Yalakalıkla yakınlığı karıştırıyor. Ben en yakınıyım; ama yalakası değilim” dedi.

Baykal’la ilk görüşme

Üzerindeki baskıyı gittiği her yerde hisseden Kılıçdaroğlu, nihayet Baykal’a telefon etmiş, rutin bir konuda bilgi vermiş, ‘Geçmiş olsun’ dileğini iletmiş, “Biraz rahatlamışsınızdır” demiş, “Tabii” yanıtı almıştı. Kılıçdaroğlu, Baykal’a, yüz yüze görüşmek istediğini de iletti, “Uygun olunca görüşelim” yanıtı aldı. Aynı gün, Baykal, dikkat çekici bir tutum daha sergiledi. Sözcü Mustafa Özyürek, NTV’de Kılıçdaroğlu’nun Baykal tarafından da telaffuz edildiğini söyledi. Özyürek, arabasına binmişti ki, Baykal aradı; bunun düzeltilmesini istedi. Bu düzeltme işlemi de CHP’de kafaları bulandırmıştı.

YARIN: Baykal’ın net işareti, Sav’ın kararı...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!