Domuz gribi kabusundan kurtuldu

Güncelleme Tarihi:

Domuz gribi kabusundan kurtuldu
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2009 16:39

İZMİR'de yüksek ateş, eklem, kas ağrısı şikayetiyle başvurduğu Alsancak Devlet Hastanesi'nde TRT Çocuk Şenliği için kente gelenlerden Meksikalı bir öğrenci çocuğu evinde konuk ettiğini söyleyince ‘Domuz gribi’ şüphesiyle geçen Çarşamba'dan beri tedavi ve kontrol altında tutulan Özlem Pınar Sarıkaya Atakan, bugün taburcu oldu.

Sadece kendisinin değil ailesinin, doktorların, Meksikalı çocukları konuk eden ailelerin panik yaşadığını belirten Sarıkaya, “İlk başvurduğum özel hastanedeki doktor, elindeki aletleri atıp kaydımı sildirmişti. O tutum beni daha da panikletmişti, şimdi herşey yolunda” dedi.

Dünyayı saran domuz gribi paniğini yaşayan, kızlık soyadını kullanan İzmirli tekstilci Sarıkaya, 5 gün yattığı Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden bugün taburcu oldu, şüpheli vaka olduğunu ilk duyuran DHA muhabirine yaşadıklarını anlattı. Kızının birinci sınıf, oğlunun 4'üncü sınıf öğrencisi olduğu Gazi İlköğretim Okulu'na 23 Nisan TRT Çocuk Şenliği için gelen 19 öğrencilik Meksikalı Grubu'ndan 11 yaşındaki Arin adlı çocuğu evlerinde konuk ettiklerini belirten 34 yaşındaki Özlem Pınar Sarıkaya Atakan, şunları söyledi:

DOKTORUN KORKUSU

“Arin anadilinden başka dil bilmiyordu. Birbirimizin dilini bilmesek de 16 Nisan'dan yolcu ettiğimiz 24 Nisan'a kadar çok güzel günler geçirdik. Arin, oğlumla aynı yatakta yattı, ben annelik yaptım. Arin'i uğurladıktan sonra ateşim çıktı, kas, eklem ağrıları, mide bulantısı, kusma, ishal başladı. 2-3 gün kendi kendimi tedavi etmeye çalıştım. Ama ateşim düşmedi. Bunun üzerine bir özel hastanenin dahiliye polikliniğinden randevu aldım, gittim. Doktora şikayetlerimi anlattım. Boğazıma bakacaktı, Ona Meksikalı öğrenci konuk ettiğimi söyledim. Bir anda elindeki aletleri attı, korktu, geri çekildi, kaydımı sildirtti. O an büyük panik yaşamaya başladım. Hastaneden ağlayarak çıktım, aklıma kötü kötü şeyler gelmeye başladı. Düşündükçe Arin'in oğlumla aynı yatakta yattığı, annesi gibi onun banyosunu yaptırıp ağzını burnunu sildiğim aklıma geldi. Hafif bir enfeksiyonu vardı, zaten. Sofradayken bile hapsırdığında ağzını kapatmazdı. Ellerini yıkama alışkanlığı yoktu. Eyvah! dedim, ya çocuklarıma bir şey olursa.
Ben hastaydım ama çocuklarıma bir şey olacağı korkusu yaşadım. 39 derecelik ateşimle başa çıkamayınca bu kez Alsancak Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne başvurdum. Oradan beni İntaniye'ye gönderdiler. İntaniye'de hem şikayetlerimi hem de Arin'inden söz ettim. Oradaki doktorlar da hemşireler de şüphelendi, endişelendi. Nitekim hemen maskelerini taktılar, başka hasta kabul etmediler. Kan örneklerim alındı, yatmam gerekebileceği söylendi. Eşyalarımı almak için eve giderken bana telefonla ulaşamamışlar, babamı aramışlar. Hastaneye yatmam gerektiğini söylemişler. Babam yere yığılmış. Çocuklarıma iş seyahatine İstanbul'a gideceğimi söyledim. Zaten ilk özel doktordan geldikten sonra çocuklarımı birini bir teyzesine, diğerini öbür teyzesine gönderdim. Tepecik Eğitim Hastanesi'ne yatırıldım. Özel hasta odasında kaldım.
Ama ben gelmeden önce kalacağım odanın boşaltılması, benim ürkütücü bir hastalığım olduğu havasını yaymış. Hastalar bile bana sorgulayan gözlerle bakıyorlardı. Aynı odayı, tuvaleti paylaşmamıza karşın korktuklarını anladım. İlk kan örneği alındığı günün gecesinde sonuç gelmiş. Uyuduğum için babama bildirmişler. Temiz çıktığı söylendi. Ama ne ben rahatlarım ne ailem de de doktorlar, sağlık çalışanları. Madem iyiyim, sonuçlar temiz beni bırakın evime gideyim dediğimde bir laboratuvar sonucuyla yetinilmeyeceği, yanlış olabileceği söylendi. Bu sözler söylenince rahat edebilir misiniz? Onlar bile ilk sonuçla tamam işte diyemediler. Taburcu olacağım güne kadar her gün kan aldılar, tetkikler yapıldı. Sinüzit, normal grip enfeksiyonu geçirdim. Yoğun antibiyotik tedavisi yapıldı, serum verildi. Psikolojik olarak yıkıldım. Çocuklarım için büyük korku yaşadım.”

Domuz gribi şüphesini, paniğini ailesiyle, atelyesinde çalışan 60 işçisiyle, doktorlarla, hemşirelerle ve İl sağlık müdürlüğü ekipleriyle birlikte yaşadığını belirten Sarıkaya, TRT'nin bu olayın gündeme gelmesinden sonra kendilerini aramamalarını da eleştirdi. Arin'le internet bağlantıları olduğunu ancak hastalık konusunu soramadıklarını belirten Sarıkaya, “Arin grubuyla İzmir'den Paris'e geçtiler. Orada gösterilere katılacaklardı. Ama Meksikalı oldukları için havaalanından çıkarmamışlar, uçak değiştirtmişler. Yani Fransa kabul etmemiş. Tüm bunları öğrenince paniklememek mümkün mü? Neyseki herşey geride kaldı, ben de rahatladım ailem de hekimler de. Çocuklarımı alıp birkaç gün kafa dinlemek istiyorum” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!