Güncelleme Tarihi:
‘Dolmabahçe yıkılıyor’ manşeti 1998'de içimizi burkan haberlerin üst sıralarında yer aldı. 21'inci Yüzyıl'a girerken bir de baktık, bir arpa boyu bile ilerleme yok. Yeni fotoğraflar, arşivden çıkmış görüntülerle karıştırılacak kadar birbirinden farksız...
Türkiye'nin, tarihi mirası içindeki gözbebeği Dolmabahçe Sarayı, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya... Periyodik bakımının ihmali sonucu çatısının akması ve çevresinde drenaj olmaması nedeniyle tarihi sarayın içler acısı duruma geldiği ortaya çıktı.
Sarayın, 1998'deki kötü durumunu Arena programıyla ekranlara getiren, sonraki iyileştirme çalışmalarını da izleyicilere yansıtan ünlü televizyoncu Uğur Dündar, Dolmabahçe Sarayı'nın bu son durumunu da saptadı. Uzmanların 'ağır zatürree' geçiriyor benzetmesi yaptığı saraydan çekilen çarpıcı görüntüler, 19 Ekim Salı akşamı Kanal D'de yayımlanacak Arena programında ekranlara gelecek.
TADİLAT MAKJAJI
Her köşesi, en küçük eşyası bile paha biçilmez maddi ve manevi değer taşıyan sarayda, zaman zaman yapılan geçici tadilatın makyajdan öteye gitmediği, ziyaretçilere açık bölümlerin dışındaki yerlerin enkaza dönüşmek üzere olduğu belirlendi.
DEPREM DE VURDU
Bakımsızlığın yanı sıra yaşanan büyük deprem de sarayı vurdu, özellikle ünlü Muayede Salonu büyük hasar gördü, tonozlar ve dış duvarların birleştiği yerlerde de derin çatlaklar oluştu. Eşyaların bazıları ise kurtlanma sonucu hasara uğradı.
TAVANLAR DÜŞMÜŞ
Uğur Dündar ve Arena ekibi, dün Dolmabahçe Sarayı'nın, ziyarete kapalı, kamuoyuna yansımayan bölümlerini dolaştı. Göreve üç ay önce atanan Milli Saraylar Daire Başkanı Polat Akbulut ve sarayın iki yıllık müdürü Savaş Savcı, bir süre önce bodrumda yapılan tadilattan sonra 'Saray yenilendi' yorumlarının yanlış olduğunu söyledi.
İnceleme gezisinde özellikle çatıya yakın bölümlerde, rutubet nedeniyle açılan, depremin de etkisiyle iyice derinleşen çatlaklar görüldü. Kargir bölümlerdeki tavan parçaların düştüğü belirlendi. Muayede Salonu'nun tavanından kopan, kalem işlemeli 9 metrekarelik sıva, zemine de büyük hasar verdi. Parçanın, şans eseri, salondaki ünlü avizeye zarar vermediği ancak şamdanların hasara uğradığını belirten yetkililer, AGİT zirvesine katılan liderlere bu salonda yemek vermenin olanaksız olduğunu söyledi.
Arena'nın 1998'de yayımlanan bölümünde, sarayın bodrum katında görüntülenen, hurdaya dönüşmüş eşyanın ise yukarıdaki bölümlere taşınmış olması dikkat çekti. Paha biçilmez değerde porselenlerin, üst katlarda korumasız raflara taşınmış olması sonucu depremde bir kez daha hasar görmüş.
TESPİT YAPILDI
Milli Saraylar Daire Başkanı Polat Akbulut, ‘‘Uzmanlara bir durum tespiti yaptırdık. Saray, özellikle çatıdan su aldığı için çok kötü durumda. Köklü bir çalışma yapılması gerekiyor. Bu konuda üniversitelerle işbirliği yaparak bilimsel bir çalışma başlatacağız. Görüldüğü kadarıyla, hiçbir dönemde, ödenek sorunu yaşanmamış ama yine de Saray bu duruma gelmiş’’ dedi.
ÇALIŞMA 2000'DE
TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut'un yeğeni olduğu için de eleştirilere hedef olan Polat Akbulut, mimar olduğunu belirterek, ‘‘5 hedef belirledik, bunlar iç içe... Binayı, çatısından bodrumuna fiziki korumaya almak, taşıyıcı sistemdeki yıpranmışlıkları deprem nedeniyle eklenenleri bakıma almak, ahşap taşıyıcılar ve diğer bölümlerdeki böceklenme ve kurtlanmaları konrol altına almak. Dış güvenlik, yangın ve görüntülü koruma sistemleriyle sarayı donatmak. 31 Aralık'a kadar önlemleri alıp programı yaparak. 2000 yılında çalışmaya başlayacağız’’ dedi.
İki yıldan beri Saray'ın kurtarılması için mücadele verdiğini belirten Saray Müdürü Savaş Savcı çalışmaların, düzenli ve sürekli olması gerektiğini söyledi.
Dündar: Saray elden gider
Saraydan çarpıcı görüntüleri, salı günü yayımlanacak Arena'da ekranlara getirecek olan Uğur Dündar şu değerlendirmeyi yaptı:
‘‘ 1998'de, Milli Saraylar Daire Başkanı Erol Eti'ydi, o günkü durumu bizden saklamaya çalıştı, ama Savaş Bey'in cesur kişiliği sayesinde bütün gerçekleri, kamuoyunu sarsıcı bir şekilde ekranlara yansıttık. Erol Bey istifa etmek zorunda kaldı. Kemal Demir'in istifası gibi.. Yerine atanan İsmail Hakkı Celayir bodrum katında rehabilitasyon çalışması başlattı. Belli bir noktaya gelindi. Onun yarattığı hizmetleri inkar etmek mümkün değil. Ama Saray'daki tehlike daha büyük. Daha köklü tedbirler almak gerekiyor. Çatı elden gitmiş, drenaj da yok. Saray bir fıskiyenin altında gibi. Çok ciddi tedbirlerin alması gerekir. Muayede Salonu'nun ne durumda olduğunu gördük. Burası artık görkemli törenlere, defilelere kapatılmalı. Bu saray, ulusumuzun kültürel mirası. Yıllarca sürecek bir ciddi çalışma yapılmazsa saray elden çıkacak.’’
Yolsuzluk çetelesi
TBMM yaklaşık birbuçuk yıl önce de Milli Saraylar Dairesi'ne yönelik yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarıyla sarsılmıştı. Hesapları İnceleme Komisyonu Başkanı Turan Bilge, o dönem Meclis Başkanı'na verdiğe raporunda birbirinden ilginç iddialarda bulunmuştu.
Dönemin TBMM Başkanı Hikmet Çetin'in İstanbul'a müfettiş göndermesine neden olan rapordaki iddialar şöyleydi:
Yaklaşık 15 yıldır Dolmabahçe Sarayı'nda çalışan Daire Başkan Yardımcısı Zeki Aybek, saray, kasır ve köşklerin bütün demir işlerini damadına yaptırmaktadır. Çeşitli sebeplerle yapılan ihaleler de kendisinin uygun gördüğü kişi veya kuruluşların lehine sonuçlanmıştır.
Sarayın işlerini yapan Bilgin Color, Aybek'in komşusu olup bütün özel işleri de Saray'a yaptırılmaktadır. Milli Saraylar Daire Başkanı Erol Eti geçen yıl idari binanın tüm masa ve sandalyelerini 8 milyar lira karşılığında kayınbiraderine yaptırmıştır.
Çatıları kurşunla kaplı olan Dolmabahçe Sarayı, kasr ve köşklerin onarım gerektiren kısımlarının kurşun kaplamaları sökülerek atölyelerde eritilir ve levha haline getirilen dökümler yeniden yerlerine takılır. Sökülen tarihi kurşunların akibeti ise belli değil.
Dolmabahçe Sarayı'nda bulunan Camlı Köşk'ün restorasyon çalışmaları sırasında en değerli porselen ve cam eşyalar yöneticiler tarafından güvenli olduğu gerekçesiyle bir tuvalete yerleştirildi. Tuvalette saklanan tarihi eserlerin bir kısmının kaybolduğu ortaya çıktı.
Dolmabahçe Koleksiyonu'nda bulunan Zonaro'nun bir yapıtı çerçevesi içinden ortadan kayboldu. Tutanak tutulması dışında resmin bulunması ya da sorumluların ortaya çıkarılması için herhangi bir işlem yapılmadı.
Sarayda çalışan personel, mesai saatleri içinde de Daire Başkan Yardımcılarının özel işlerinde kullanıldığı tespit edildi. Son olarak Daire Başkan Yardımcısı İhsan Yücel'in evinin tüm demir işleri saray personeli tarafından yapıldı.
Çetin’in 29 Ekim sözü
TBMM eski Başkanı Hikmet Çetin, Arena'nın ortaya çıkardığı rezaletten sonra yaptığı açıklamada, sarayların ulusa yakışır biçimde olması için her türlü çabayı sarfedeceği sözünü vermişti.
Çetin, TBMM Denetçisi Turan Bilge'nin hazırladığı rapora göre, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Mısırlı'yı saraylarda inceleme yapmak için görevlendirmişti. Mısırlı, hazırladığı raporda, ‘‘tarihi eserlerin ve binaların bakımsızlık nedeniyle yıkıma terkedildiği, yöneticilerin ihmali bulunduğu’’nu bildirince Çetin, ilk operasyonu gerçekleştirmiş ve Milli Saraylar Daire Başkanı Prof. Dr. Erol Eti'yi görevden almıştı. Yerine de Bayındırlık Bakanlığı'ndan emekli İsmail Hakkı Celayir'i atamıştı.
Skandal ortaya çıktıktan sonra 19 Temmuz 1998 günü ikinci kez sarayı gezen Çetin, çalışmaların Cumhuriyet'in 75'inci yıldönümünün kutlanacağı 29 Ekim 1998'e kadar bitirileceğini söylemişti. Çetin, bodrumda yapılan ölçümlerin, nem oranının yüzde 95 azaldığını ortaya koyduğunu, çökme tehlikesinin olduğu harem tarafındaki kirişin de değiştirildiğini belirtmişti.