Güncelleme Tarihi:
Dolmabahçe Sarayı tepeden tırnağa bakımda. Milli Saraylar Daire Başkanı Polat Akbulut'la birlikte sarayın bodrumlarında başladığımız yolculuğu, uzun yıllardır insan ayağının değmediği çatı aralarında sürdürdük. Yüzlerce uzman, usta, bilim insanı, işçi ve sanatçının Dolmabahçe'yi kurtarmak için verdikleri çabayı yerinde gördük. Bu tarihi eserin yıllarca nasıl ihmal edilmiş olduğuna tanık olduk. Bir insan kolunun rahatlıkla girebileceği genişlikteki duvar, kubbe ve tonoz çatlaklarının, günümüze kadar makyajla nasıl gizlenmiş olduğunu saptadık.
Milli Saraylar Daire Başkanı Polat Akbulut'un deyimiyle, ‘‘Dolmabahçe Sarayı, bugüne kadar sadece ayakta tedavi edilmiş, yaşlı ve yorgun bir hastaydı.’’ Halbuki çoktan yataklı tedaviye geçilmeli ve masaya yatırılıp ameliyata alınmalıydı.
BÜYÜK OPERASYONDA NELER YAPILIYOR?
Saatleri ayarlama enstitüsü
Saraydaki Saat Atölyesi'nde birbirinden güzel saatler elden geçiriliyor. Atölye şefi Recep Gürgen, efsanevi saat uzmanı Mayer'in öğrencisi. Yıllardır Dolmabahçe'de zaman ondan soruluyor. Bir yandan eski zaman saatlerini onarırken diğer yandan bildiklerini asistanı Şule Gürbüz'e öğreterek, klasik zaman ölçme makinalarının elektronik çağında kimsesiz kalmaması için çabalıyor.
Kendinden kilitli
Sarayın bina, dolap, çekmece kapıları çilingirhanede elden geçiriliyor. Oksitleri temizlenip yağlanıyor. Çilingirhanedeki kilitçi ustası, her ay muntazam olarak tüm kilitleri gözden geçirip yağlıyor.
Hereke Fabrikası kumaş dokuyor
Dolmabahçe'nin bodrumlarında küflenmeye başlamış çok sayıda dolap, kanepe, koltuk Mobilya Atölyesi'nde onarılıyor. Temizlenip gomalak cilaları yapılıyor. Her mobilyanın eskimiş kumaşından parçalar alınarak Milli Saraylar'a ait Hereke Fabrikası'na gönderiliyor. Burada desenleri kopyalanan kumaşlar, eski malzemenin aynısından dokunarak saraya gönderiliyor.
Kalemkarlar çalışıyor
Duvarlarda nemin ve yılların yorgunluğunun etkisiyle dökülen süslemeler usta kalemkarların elleriyle yeniden hayat kazanıyor. 80-100 metrelik iskelelerin üstüne tırmanan genç kızlar, sarayın eski güzelliğine kavuşması için çalışıyor. Kullanılan malzeme doğal ve eski zaman formüllerine uygun. Bu yüzden doku uyuşmazlığı olmuyor. Yenilenen kısımla eskiyi birbirinden ayırdetmek mümkün değil.
Seramiklere nefes
Sarayın bodrumunda kaderine terk edilen tarihi objeler, Seramik Atölyesi'nde kırık parçalarına yeniden kavuşuyor. Her biri birer hazine değerinde olan porselen ve seramikler geçmişin bodrumlarından alınıp rehabilite edilerek geleceğin dünyasına armağan ediliyor.
Kurşunlar yeniden kullanılıyor
Çatıdan çıkan ve formu bozulduğu için su sızmalarına yol açan kurşun plakalar tek tek sökülüyor. Bunlar Kurşun Atölyesi'nde eritilerek, Polat Akbulut'un dizaynını çizip atölyede montajını yaptırdığı kurşun plaka makinesinde presleniyor, kullanılır hale getiriliyor. Böylece eski malzeme geri kazanılmış oluyor. Kurşun atölyesinden çıkan duman, çevreyi korumak için özel filtrelerden geçiriliyor.
Kalsiyum takviyesi
Ses titreşimleriyle yapılan kontroller sonunda Muayede Salonu'ndaki tonozların iç bünyesinde gözle görülmeyen çökmeler olduğu tespit edildi. Belirli aralıklarla açılan deliklere serum hortumları yerleştiriliyor. Bu hortumlardan, İtalya'dan getirilen doğal su kireci sıvısı enjekte ediliyor. Polat Akbulut, bu işlem için ‘‘Kemik erimesine karşı kalsiyum takviyesi’’ adını veriyor.
Altın varaklar yenileniyor
Altın varaklı yapı elemanları ve eşyalar Varak Atölyesi'nde elden geçiriliyor. Bodrumlarda küflenmeye yüz tutmuş nadide parçalar yeniden altın varakla giydiriliyor.
Kayıp aplikler bulundu
Dolmabahçe'deki uzmanlar, Alman Arkeoloji Enstitüsü'nde saray hakkında bir araştırma yaparken eski fotoğraflarda, salonun dört köşesinin seyir balkonlarında dörder tane devasa aplik olduğunu tespit ettiler. Fakat tabii bu apliklerin yerinde yeller esiyor. Saray bodrumlarında yaptıkları bir incelemede aplikler tesadüfen ortaya çıktı. Şimdi onları onarıp yeniden altın varaklarla süsleyerek ait oldukları yere koyacaklar. Bu apliklerin kimin zamanında ne amaçla yerinden söküldüğü belli değil. Polat Akbulut sarayın bahçesindeki kayıp aplikleri gösterirken (ortada) bize Yıldırım Akbulut'un amcaoğlu olması nedeniyle şimdiki göreve atanmasının kayırma olduğu yönündeki eleştirilere de açıklama getiriyor: ‘‘O tartışmanın içinde benim özgeçmişim kimsenin dikkatini çekmedi’’ Akbulut, 35 yıllık meslek hayatında çok sayıda yeni yapı yapmış ve birçok eski eserin rölöve, restütisyon ve restorasyon projesini gerçekleştirmiş. Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyeliği de yapan Akbulut, Ada Dostları Derneği'nin de kurucu yönetim kurulu üyelerinden biri.
Hırsızlığa karşı proje
Polat Akbulut göreve gelince eski kayıt ve fotoğraflarda yer alan çok sayıda tarihi objenin yerinde yeller estiğini saptayınca tüm eşyaları barkotlama projesini başlatmış. Bilgisayara ilgili eşyanın vasıfları hakkında tüm bilgileri yüklemiş. Pilot uygulama Maslak Kasrı'nda başlatmış. Şimdi, bilgisayar tarayıcısıyla odaya girildiğinde hangi eşyanın eksik olduğu anında tespit edilebiliyor. Böylece birkaç saniye içinde devir teslimi yapılabiliyor.
Kurtlara karşı savaş
Dolmabahçe Sarayı'nın en büyük düşmanı böcek ve kurtlar. Sarayı bu kurtlardan temizlemek için pek çok yerli ve yabancı firma başvuruda bulunmuş ama hiçbiri Polat Bey'i tatmin etmemiş. ‘‘Ünlü bir üniversitemizden gelen teklif karşısında şaşkına döndüm. Bir grup akademisyen, saraydaki zararlıları radyasyon kullanarak yok etmeyi öneriyordu!’’
Akbulut sonraki gelişmeleri şöyle anlattı:
‘‘İnternet aracılığıyla bu konuda ünlü yüzlerce firmayla temas kurduk. Kanada ve İngiltere'deki dört şirketle ayrıntılı görüşme yapıp teklifler aldık yakında birini seçeceğiz. İki kademeli ilaçlama yapılması gerekiyor çünkü ipekli, deri kaplamalı, mücevher süslemeli eşyalarımız zarar görmemeli. Onları ayrı bir çadıra alıp, oksijensiz bir ortam yaratarak hassas gazlarla ilaçlamayı planlıyoruz. Kademe kademe tüm sarayı ilaçlayacağız. Her bölümün bir ay dışarıdan izole edilerek kapalı kalması gerekebilir.’’