Güncelleme Tarihi:
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, NTV'de "Haydi Gel Bizimle Ol" programına katıldı.
İŞTE SORU VE CEVABI "
Müjde Ar :Yemin töreninizde eşinize; “Acı ve tatlı tüm tecrübeleri yaşattığı için teşekkür ederim” dediniz. Bu tırnak içinde acı tecrübelerin üstesinden nasıl geldiniz? Siyasetin gücüyle mi yoksa aşkın gücüyle mi?
HEP SEVDİM SEVİLDİM; GERİ KALAN FONDAKİ MÜZİK"
Hillary Clinton: Aşkla ve affetme duygusuyla, dostlukla ve aileyle... Aile, inanç ve dostlar; bunlar benim hayatımın özünü oluşturuyor. Ben hiçkimsenin hayatının hep düzgün seyreden bir gemi gibi gittiğini düşünmüyorum. Böyle bir kişiye ben henüz rastlamadım. Ben çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Çok sıradışı, bana her zaman destek olmuş bir ailem var. Ve bu macerada her zaman benimle beraber, benim yanımda oldular. Bir kadın arkadaşım vardı, 1-2 sene önce hayatını kaybetti. Önde gelen bir tıp doktoruydu. Kendisi ABD’de bunun çok yaygın olmadığı dönemlerde, aşağı yukarı 40 sene önce tıp profesörü oldu ve ona şu soru soruluyordu; “Önyargıları ve kadınlara karşı ayrımcılığı nasıl bertaraf edip tıp doktoru oldunuz?” Dedi ki: “Harika bir hayatım oldu, çok ayrıcalıklıydım. Çünkü bütün bunlara sahip olabildim. Ve bana verilen bu onursal mevkilere sahip oldum ama felsefem şudur: Hep sevdim ve sevildim; geri kalanı fondaki müziktir.”
İNGİLİZCE BAŞLADI TÜRKÇE DEVAM ETTİ
Programın diğer bir renkli ismi Aysun Kayacı ise Clinton'a İngilizce" En içten hoş geldin dileklerimizi iletmek
Aysun Kayacı: " Bildiğiniz gibi global dünyada önyargılı bir bakış var ve bu bakış tüm doğuyu tek bir kimlikte algılar ve orada yaşayan halkları tek bir kimlik olarak görür. Hala burada uçan halılarla seyahat ettiğimizi düşünenler var. Tabii ki siz kendi tecrübelerinizle böyle olmadığını biliyorsunuz. Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? " sorusunu sordu.
"FARKLILIĞIMIZ DA BENZERLİĞİMİZ DE VAR"
Hillary Clinton: Dünya esasında gerçekten de gittikçe küçülüyor; gittikçe daha yakın bağlarla bağlanıyoruz. Bu programa gelirken yolda bir yandan da elimdeki materyalleri okuyor ve yanımdakilere sorular yöneltiyordum. “Genç Amerikalılar ile genç Türkler arasındaki ortak yönler nelerdir?” diye sordum. Türkiye'deki ve Amerika’daki gençler dünya üzerinde sosyal platformları kullanma sırasında bir ve iki numarada yer alıyorlar; birisi birinci sırada, diğerleri ikinci sırada... Bunu gerçekten de çok çarpıcı buldum. Gerçekten de iki kültür birbirleri arasında bağ oluşturmayı seven iki kültür. İster bir kahveye gitmek olsun, bir kafeye girmek olsun, yüz yüze oturup sohbet etmek olsun ya da facebook’a girip yazışmak olsun bu ortak noktalardan bir tanesi. Peki çok ortak noktamız var ama bunu ilginç kılan şey de şu; farklılıklarımız da var. Farklı tecrübelerimiz, farklı geçmişlerimiz, farklı tarihimiz var. Ortada çok büyük bir zenginlik olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla gerçekten de Türkiye'ye gelen genç Amerikalıların sayısının artması, genç Türklerin ABD’yi ziyaret etmesi ve karşılıklı eğitim programlarında yer almaları. Sayın Dışişleri Bakanı’yla bu konuda da bir açıklama yaptık. ‘Karşılıklı öğrenci değişim programlarını artıralım’ dedik. Pek çok farklı yönümüz var ama çok da ortak yönümüz var... Değerlerimiz ve aramızdaki ittifak da çok önemli. Sadece bizler için değil, dünyanın geri kalanı için de önemli. Türkiye’ye bir lider gözüyle bakılıyor. Sayın Başbakan’la ve Sayın Dışişleri Bakanı’yla yaptığım görüşmelerde Türkiye'nin dünyanın geri kalanına ne şekilde yardım ettiğini kendi gözlemlerimizle aktardık. Bu mali krizde benim ülkemdekinden daha iyi bir liderlik gösterildi; pek çok başka ülkedekinden daha iyi bir liderlik gösterildi. Dolayısıyla Türkiye'de takdir edilecek çok şey var. Aradaki farklılıkların bu ortaklıklarla birleşmesi çok hoş bir deneyim yaratıyor.