Oluşturulma Tarihi: Ağustos 07, 2001 00:00
Hazine, son ayların en başarılı ihalesini Salı günü gerçekleştirdi. Hem gelen rekor talep hem de yüzde 89'luk faiz oranı oldukça iyi rakamlar. Hemen geriye doğru bir bakalım. Son birkaç gün içinde piyasaları etkileyecek neler olmuş. Cuma günü enflasyon rakamları açıklandı. TEFE yüzde 3.3 ve TÜFE ise yüzde 2,4. Aynı gün IMF İcra Kurulu dokuzuncu gözden geçirme sonrasında 1.5 milyar dolarlık kredi dilimini serbest bıraktı. Pazartesi günü Merkez Bankası piyasasının isteği ve beklentisi doğrultusunda gecelik faizi yüzde 62 seviyesine çekti. Ve zincirin son halkası ise yukarda değindiğimiz ihale. Üstelik 5 aylık olmasına rağmen başarılı bir ihale. Peki son günlerin olumsuz gelişmesi ne? ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın kongredeki açıklamaları ve buna DSP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit'in sitemkâr yanıtı. Bir de doların bugün bulunduğu seviyeye bakalım. 1 milyon 350 bin lira. Önce borsa yatırımcısının kafasındaki "Borsa neden düştü" sorusunun yanıtını verelim. Çünkü dolar 1 milyon 300 bin sınırının altına inmedi, hatta son iki gün içinde değer kazandı. Tüm piyasalar için artık tek bir barometre var: Dolar. Dolardaki hareket piyasaların da yönünü belirliyor. Belirlemeye de devam edecek. Neden mi? Bu sorunun yanıtını vermek için bir aracı kurum yöneticisi ile yaptığım sohbetten birkaç alıntı yapmak istiyorum. Okuyacaklarınız pek de yenir yutulur cinsten değil. Çok karamsar gibi görünse de aslında çözüm yolunu da işaret eden açıklamalar bunlar. Müteveffa aracı kurum yöneticisi dostumuz, dolardaki yükselişin artık yerli bankalar ya da yabancıların alımlarından kaynaklandığı görüşünün eksik olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: "Müşterilerim arasında elinde 10-20 hatta 30 trilyon lira nakit parası olan insanlar var. Bu insanlar, doğaldır ki servetlerini bu seviyeye Hazine kağıtları sayesinde getirdiler. Bunun anlamı, bu yatırımcılar son 4-5 yıldır TL'ye güvendi. Ama artık bu güven tamamen ortadan kalktı. Bu insanlar ne olursa olsun ekonomiye ve piyasa dengelerine güvenlerini tam anlamıyla yitirdikleri için maliyeti ne olursa olsun ellerindeki parayı dolara çevirerek beklemeyi tercih ediyor. Sadece benim böyle 10-15 müşterim var. Kabaca bir hesap yapıp Türkiye'de bu insanların benzeri 100-1500 kişi daha olduğunu düşünelim. Bu demektir ki bu ve benzeri yatırımcıların elindeki 7.5 milyar dolarlık nakit dolara kayıyor. Bu aşamada ne kurun reel olarak yüksek olması, ne borsa endeksinin reel olarak bedava sayılacak seviyelere inmiş olması bu yatırımcılar için önemli değil. Hele de Kemal Derviş'in bize talihsiz bir açıklama olan "bir ara borçları ödememeyi bile düşündük" açıklaması güveni iyice dibe vurdurmuş durumda. Kurun değeri önemli değil dedim: Bakın bir örnek verelim. Doların fiyatının 1 milyon 500 bini aştığı günlerde 1 milyon 400-1 milyon 500 bin lira arasında yarım milyar dolarlık dolar işlemi olmuş. Üstelik talep sürüyor. Bir turizmci dostumu, sadece Bodrum'da günde 1.5 milyon dolarlık dolar bozdurulduğunu ve bu paranın anında İstanbul piyasası tarafından emildiğini belirtiyor. Hükümetin artık yapacağı tek şey yatırımcılara güveni yeniden kazandırmak. Çünkü üçüncü kriz sendromu artık herkesi sarmış durumda." Özetlersek, elinde parası olan, fiyatına bakmadan dolar alıyor. Almaya da devam edecek. Bu eğilimi Hazine ihalesi veya birkaç açıklama tersine çeviremez. Hükümetin soruna daha ciddi eğilmesi şart. Yoksa şu an sadece muhayyilem
button