Oluşturulma Tarihi: Ekim 16, 2001 00:00
SEVGİLİ okuyucularım, Türkiye'de fazla uzağa gitmeye gerek yok. Başkent Ankara'nın durumuna bakın, yeter! Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti dökülüyor. Pislik, çukur yollar, her türlü savurganlık...Ve bunlara son günlerde eklenen susuzluk rezaleti. Ankara'da sular akmıyor. Bir gün birkaç saat akıyor, ertesi gün musluklardan tısss diye bir ses geliyor. Su kaynakları yetersiz kalmış. Üstüne bir de yağışlar azalınca, kesintiler başlamış. Bir büyükşehir belediyesi düşünün ki, elinde nereye harcayacağını bilemediği trilyonlar var. Bu paralar çarçur edilirken, aklına başkentin su sorununu çözmek bile gelmemiş. Birkaç ay öncesine kadar nutuk atıp ‘‘Başkentin su sorununu çözdük’’ diyen kafalar, şimdi suspus olmuş oturuyor. Vatandaşa su ve doğalgaz dolar üzerinden ve parayı peşin alarak satılıyor! Bağlantılar dolar üzerinden yapılıyor. Su, doğalgaz ve diğer hizmetlere sürekli zam bindiriliyor. * * *Belediye hizmetlerinde laçkalık ve savurganlık en üst düzeyde. Bahçelievler'de Büyükşehir Belediyesi tarafından yollar kazıldı ve öylece bırakıldı. On binlerce insan rahatsız, tedirgin. Ortalık pislik, toz toprak! Buna karşın Çankaya'da Şehit Ersan Caddesi'nin pırıl pırıl asfaltı sökülüyor ve oraya yeniden asfalt yapılıyor. Ayıp değil mi, gösteriş olsun diye toprağa gömülen bu paralara günah değil mi? Bu savurganlığa para dayanır mı? Ankara'nın çeşitli yerlerindeki
Atatürk anıtları dökülüyor. Kızılay'ın göbeğindeki Güven anıtı çöplük olmuş. Bütün heykeller çürümüş, üzerleri pislik, renkleri yeşile dönüşmüş. O heykelleri yakından görün de, utanın. Büyükşehir Belediyesi'nin başındaki şahıs ne yapıyor? Nerede? Yine şekeri mi yükseldi?* * *73 yaşındaki ressam ve hattat Etem Çalışkan abimiz, Ankara'nın din sömürüsü yapılan ve Melih'in eseri olan o hilkat garibesi, iğrenç, Müslümanlığı aşağılayan minareli, kubbeli amblemiyle ilgili olarak Belediye'de yaşadığı olayları, Melih'in sergilediği saygısızlığı ve nasıl rencide edildiğini bir mektupla bildiriyor. Mektubuna ‘‘Al eline kalemi, yaz başına geleni’’ diye başlıyor... Ve bir bölümünde şöyle diyor: ‘‘Sayın Gökçek, şekeriniz müsaitse mektubumu sabırla okuyunuz. Çünkü ilk buluşmamızda saat l8'de ‘‘Hocam l5 dakika uyumam gerekiyor. Şekerim yükseldi’’ deyip saat 20.30'a kadar beklediğimi unutmadım.’’ Demek şekeri kolay düşmüyor!* * *Evet, Ankara'da bir rezalet yaşanıyor. Sular kesik. Elinde trilyonlar olan ve bu paraları har vurup harman savuran bir belediye, yıllardan beri başkentin su sorununu çözmek için hiçbir şey yapmamış. Bu belediye, bundan birkaç ay önce kendisine Avrupa Birliği tarafından verilen ‘‘örnek kent’’ ödülünü arabesk konserlerle ve büyük tantana ile kutluyordu! Oysa bu ödül dünyanın dört bir yanındaki bütün kentlere armağan ediliyor, ödülü verenler ise karşılık olarak, belediyeler tarafından beleş ağırlanıyordu. Kabil, Sudan'ın başkenti Hartum ve Etiyopya'nın başkenti Adis Ababa dışında bu ödülü almayan kent yok gibiydi... Ve oralarda sular kesilmiyordu! Yollar çukur, çevre pislik dolu değildi! Cumhuriyet'in başkenti dökülüyor. Başındaki eski Fazilet Partili belediye başkanı ise işi gücü bırakmış, kuracağı partinin peşinde. Kendi adına kulis yapıyor, ortamı kolluyor. Partisini kuracak, iktidar olacak! Türkiye Melih'i bekliyor! AÇIKLAMALARDün Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu aradı. Pazar günkü yazımda sözünü ettiğim ANAP eski milletvekili Avni Akkan'ı bundan 10 gün önce görevden aldığını söyledi. ANAP Trabzon eski milletvekili Akkan, bundan bir süre önce net 10 bin mark maaşla Almanya'da Tekel tarafından kurulan bir şirketin başına atanmıştı. Dün ayrıca ANAP'tan DYP'ye transfer olan milletvekili Eyüp Aşık aradı ve şöyle dedi: ‘‘Avni Akkan'ı ben atamadım. Ama ben DYP'ye geçince Almanya'daki görevinden alıp ceza verdiler. Avni Bey aslında Tekel Yönetim Kurulu üyesi idi. Milletvekilliği bitince oraya atanmıştı. Kendisini görevden aldılar. İdare Mahkemesi'ne başvurunca da, Almanya'ya atadılar. Karşılığında, o da davasını geri aldı. İşin perde arkası budur.’’ Basit bir atamanın bile ardından neler çıktığını görüyorsunuz. Pazar günkü yazımda yine Sağlık Bakanlığı'nda bazı atamaların parayla yapıldığını duyuruyorum, başta Sağlık Bakanı olmak üzere hiç kimseden ve hiçbir makamdan tık yok! Yalanlama yok, açıklama yok!Tam tersine, iki günden bu yana birçok doktor telefon ediyor ve ‘‘Elinize sağlık, gerçeği yazmışsınız’’ diyor. Bu yozlaşma sürecinde Türkiye nereye gidiyor?
button