DOKTORLARIN YAZDIKLARI BEST-SELLER OLUNCA... Popüler sanal kitabevlerinden Amazon.com'un yayınladığı son veriler doktorların artık steteskoplarını bir

Güncelleme Tarihi:

DOKTORLARIN YAZDIKLARI BEST-SELLER OLUNCA... Popüler sanal kitabevlerinden Amazon.comun yayınladığı son veriler doktorların artık steteskoplarını bir
OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 04, 2000 00:00

DOKTORLARIN YAZDIKLARI BEST-SELLER OLUNCA... Popüler sanal kitabevlerinden Amazon.com'un yayınladığı son veriler doktorların artık steteskoplarını bir yana bırakarak romancı, oyun, senaryo veya öykü yazarı olarak önemli yayınevlerinin listelerinde, ünlü dergilerde ve gazetelerde ön plana çıktıklarını ortaya koydu.Ama yeni basın ÅŸehidi adayımız ve binlerce yeÄŸen sahibi sanatçımız arasında habercilik etiÄŸi konusunda süregelen tartışmalarla meÅŸgul ülkemiz insanları için 'roman, öykü, ÅŸiir' gibi konular hala reklamlardan kısa edebiyat programlarında kalmaya devam ediyor maalesef.Amerikan best-seller listelerinde doktor kökenli yazarların eserlerinin üst sıralara fırlamasını fırsat bilerek bu hafta tıp ve edebiyat konusuna deÄŸinmek istiyoruz. Çünkü tıp öykülerinin hakim olduÄŸu eserler inanılmaz bir popülarite kazanarak bilim-kurgu türündeki kitapların yerine geçiyor yavaÅŸ yavaÅŸ. Ä°nsanlar anlamına tam hakim olamadıkları konulara daha fazla merak duyuyorlar. Önceleri din konulu öyküler modaydı. Sonra tarih ve hukuk. Ãœlkemiz muhtemelen evrimin bu basamağında henüz. Safiye Hanımın başına gelenleri cilt cilt okuyup öğrendi herkes. Batı edebiyatının günümüzde geldiÄŸi noktada ise çeÅŸitli hastaları veya hastalıkları konu alan romanlar yeniden gündeme giriyor. Peki neden? Aslında doktorlar Hipokrat zamanından beri hep yazıyorlardı. Ancak önceleri bu eylem diÄŸer doktorları çeÅŸitli hastalıklar konusunda bilgilendirmekten öte bir anlam taşımıyordu. Sonraları birkaç doktorlu T.V. dizisi ama bu da silindi gitti. Çünkü senaryolar henüz prematürdü. Amaç yaÅŸamın içinden bir sekans vermek deÄŸil hastane dekoruna beylik öykülerle yamamaktı. Gerçeklikten uzak klasik doktor-hasta iliÅŸkisi öyküleri silinip gitti zamanla. Yazarlar profesyoneldi. Doktorlar hala tıp ile meÅŸguldü. Zamanla çeÅŸitli tıp dergileri gelen baskılar sonucunda doktor okuyucularına edebi eserlerini yayınlayabilecekleri köşeler ayırmaya baÅŸladı.Ãœnlülerden Amerikan Tıp BirliÄŸi Dergisi (Journal of American Medical Association) 20 yıl önce bu anlamda 'Bir Parça Akıl' (A Piece of Mind) adlı bir bölüm oluÅŸturuverdi. O yıl binlerce baÅŸvuru oldu. Dergi ancak %10'unu yayınlanabilmiÅŸti. Ancak yıllar içinde toplanmış eserlerden iki kitap bile basıldı. Dergi en azından doktorların önemli bir çoÄŸunluÄŸunun böyle bir ihtiyaç duyduÄŸunu ortaya koymuÅŸtu.Konu bir çok insanın düşündüğü kadar basit de deÄŸildi. Yani doktorlar hep sanatın belli dallarıyla hobi olarak uÄŸraÅŸmak isterler gibi sığ bir yanıt çözüm olamazdı. Eserlerde de okuyucularına belirli hastalıklar hakkında kuru bilgiler vermek deÄŸildi amaç. Zaten ders kitabı gibi olan bu tür yayınları kim okurdu ki…1995'ten sonra Batı edebiyatında eserler çığ gibi gelmeye baÅŸladı. Yolculuk esnasında, uyumadan biraz önce, zaman geçirmek için ideal kitaplardı artık onlar.Genellikle gerçeklere dayalı senaryolar okuyucuyu sürpriz bir biçimde kendine çekmiÅŸti: Herkesin başına gelmesi muhtemel bir hastalıkla boÄŸuÅŸan kahramanları olan, dramatik yapısı inandırıcı, giriÅŸ, geliÅŸme ve sonucun net olarak çizildiÄŸi başı sonu belli bir kurgu. Doktor yazarlar genellikle olayın birinci derece tanığı olduklarından eski Yunan tragedyalarındaki koro tarzı bir anlatım tercih ediyorlar, konu hakkında bilgileri de yeterli olduÄŸundan hiç bir abartı veya teknik yanlışa da yer vermiyorlardı. Ä°yi de durup dururken bu doktorlara ne olmuÅŸtu?Ödüllü yazar Dr. Nuland 'How We Die' adlı eserinin önsözünde biraz olsun yanıt vermeye çalışıyor: 'Bir doktor olarak yıllardır bir çok normal insanın karşılaÅŸtığında kolaylıkla baÅŸ edemeyeceÄŸi çeÅŸitlilikte insan yaÅŸamlarına ait farklı deneyimleri, etkilenimleri, felsefeleri, deÄŸerleri ve savaÅŸları görürüz ve kaydederiz. Yazmaya karar verince de her ÅŸey ortaya kendiliÄŸinden dökülüveriyor:Her ÅŸeyi yaÅŸandığı andaki netliÄŸiyle anımsayabiliriz, kendi düşüncelerimizi tahlil edebiliriz; sakladığımız bu anılardan oluÅŸan duygularımızı tüm dürüstlüğüyle spontan olarak eÅŸlik eden sözcüklerle sansürsüzce kağıda aktarabiliriz' AIDS konulu anı türündeki romanıyla ödül alan bir diÄŸer yazar Verghese ise yazarlık ve doktorluk iki ayrı kiÅŸiliÄŸim diyor: 'Tıp Okulunda öğrendiklerimin yazarlığıma katkısı yadsınamaz ancak yazarlığın da bir doktor olarak yepyeni bir düşünce yapısı oluÅŸturduÄŸu ortada. Ne de olsa ikisi benzer disiplinler.'Aslında tıp eÄŸitiminin gerçekten de bir altyapı oluÅŸturduÄŸu söylenebilir. Bir hastanın dosyasını hazırlarken tüm öyküsünü öğreniyorsunuz. Kafanızda olası hastalığın teÅŸhisiyle ilgili baÄŸlantılar oluÅŸturuyorsunuz ve eldeki bilgileri analiz ediyorsunuz.MesleÄŸin sürüklediÄŸi karamsarlık karşısında yaÅŸadıklarınızı yazmak ise bir tip katarsis olsa gerek. Kendinizi biraz olsun daha iyi hissetmenizi saÄŸlayan, baÅŸ belası gündelik yaÅŸamın getirdiÄŸi korku, baÅŸarısızlık ve suçluluk gibi duygulardan biraz olsun arınmanızı saÄŸlayan bir kaçış. Sanki doktor olmayan yazarlar da buna benzer nedenlerle yazmıyorlar mı diyebilirsiniz elbette. Ama meslek oldukça belirleyici. Ne de olsa fotoÄŸrafçı deÄŸiliz ki, herkes gülerek baksın yüzümüze. Ölümle burun buruna olunan iÅŸlerle uÄŸraÅŸanların öne sürdükleri genellikle kendi yaÅŸamları oluyor. Doktorlarınki ise hep baÅŸkalarının… Bir çok doktorun kalemini eline almasıyla tıbbi edebiyata dair konferanslar düzenlenmesi de kaçınılmaz oldu elbette. Geçen Mart ayında bu konudaki en büyük kongre Amerikan SaÄŸlık Bakanlığı tarafından finanse edildi: Doktorlara edebi eserlerini hazırlama rehberleri, atölye çalışmaları, ödüllü yarışmalar daha neler neler...Konferans ünlü editörlerle doktor-edebiyatçıların bir araya gelmesini de saÄŸlamış oldu. Åžimdilerde Batılı meslektaÅŸlarımız yazma iÅŸini aÅŸmış artık tıbbi edebiyat etiÄŸi tartışır hale gelmiÅŸ bulunmaktalar. Eserlerin kahramanları sırlarının açıklanması nedeniyle onları dava ediyor. Yazarlar hasta isimlerini deÄŸiÅŸtirseler de yetmiyor bazen. Sonuçta varılan noktada 'yazma eyleminin gerçeÄŸin bir cins kopyası olduÄŸu ve öykünün yaÅŸayana deÄŸil de gerçeÄŸi arayan yazara ait olduÄŸu' kararına varılmış. Hadi bakalım bu kararın ne demek olduÄŸunu anlayanlara 'altın steteskop' ödülü vereceÄŸiz. Yazımızı ünlü Rus yazarı ve doktor Anton Çehov üstadımızın 1888 yılında yayıncısına yazdığı mektuptan bir alıntıyla bitirelim.'Benim iki mesleÄŸim var, tek deÄŸil. Tıp benim kanuni eÅŸim, edebiyat ise metresim. Birinden yorulduÄŸumda diÄŸerine sığınıyorum. Ãœstelik hiç biri de benim sadakatsizliÄŸimden muzdarip olmuyor .'SaÄŸlıklı Haftalar…Dr. Serdar GÃœNAYDIN - 4 Eylül 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!