Güncelleme Tarihi:
Üniversitelere YÖK tebligatı yola çıkarken, ilk istifa da Çocuk Hastalıkları Ana Bilim Dalı'ndan bir Doçentle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden geldi. Kararı son rektör atamalarının "kadrolaşma" ayağı olarak niteleyen profesörler, "Tam 28 yıl işletilmeyen bir YÖK maddesi uygulamaya konuldu. Doçent arkadaşlara 'Doğu'ya giderseniz profesörlüğe yükselmede önceliğiniz olur' denilerek bir havuç uzatılıyor. Zaten hakkımız olan akademik kariyer bir nimetmiş gibi sunuluyor. Yani biz profesör ve doçentlere ilk kez YÖK kurulduğunda gerçekleştirilen mecburi hizmet getiriliyor" diyor. Tabip odalarının öncülüğünde hükümetle diyalog kurmaya çalışan öğretim üyeleri, YÖK'e bugün hala pek çok üniversitede uygulanan "Uçan Hoca" modelini, yani ders için haftada 1-2 gün, gelişmekte olan üniversitelere ders ve uygulama için gitmeyi öneriyor.
DOĞU'YA GİDENLERE KARİYER ÖNCELİĞİ Devlet yükseköğretim kurumlarının çeşitli bilim ve sanat dallarındaki öğretim üyesi ihtiyaçları ve bu öğretim üyesi ihtiyaçlarının hangi yükseköğretim kurumlarından karşılanacağı, öğretim üyesi mevcutları dikkate alınarak tespit edilir ve ihtiyaçlar karşılanmak üzere ilgili üniversitelere bildirilir. İŞTE O YÖK MADDESİ
Bu üniversitelerin rektörleri Yükseköğretim Kurulunca ihtiyaç listelerinin kendilerine intikal ettirilmesi tarihinden itibaren en çok iki hafta içinde ihtiyaçları karşılamak üzere hangi öğretim üyelerini görevlendirdiklerini YÖK'e bildirirler. Bu görevlendirmeler bir yarı yıldan az, dört yarı yıldan fazla olmamak üzere kadroları kendi üniversitelerinde kalmak kaydıyla yapılır..
YÖK Başkanlığı'nın 27 üniversite rektörlüğüne gönderdiği YÖK Başkanlığı Yürütme Kurulu'nun 26 Şubat 2009 tarihli kararında şöyle denildi:
"Abant İzzet Baysal, Kocatepe, Cumhuriyet, Dicle, Düzce, Fırat, Gaziosmanpaşa, Harran, Kafkas, Kahramanmaraş Sütçü İmam, Mustafa Kemal, Yüzüncü Yıl ve Karaelmas üniversite rektürlüklerinin ihtiyaç talep yazıları üzerine, bu üniversitelere bağlı tıp fakültelerinin anabilim ve bilim dalı bazında öğretim üyesi ihtiyaçlarının 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 41. maddesi hükümleri uyarınca, 2009-2010 öğretim yılı sonuna kadar en az 1 yıl süreyle aşağıda belirtilen üniversitelerin tıp fakülteleri tarafından karşılanmasına, bu çerçevede görevlendirilen öğretim üyelerinin kadrosunda bulundukları üniversite rektörlüklerince YÖK Başkanlığı'na bildirilmesine, bu öğretim üyelerine, kadrosunda bulundukları üniversitedeki akademik yükseltmelerde 2547 sayılı kanun hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla 'öncelik' verilmesine karar verildi."
HEKİMLERE 5 KEZ MECBURİ HİZMET HİÇBİR ÜLKEDE YOK
Tebligatların yola çıkmasıyla huzursuzluğun had safhaya vardığı fakültelerde profesör ve doçent kadrosundaki öğretim üyeleri ders aralarında sık sık toplantılar düzenleyerek, alınacak tavrı tartışıyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden bir Profesör, "Meslek yaşamında 5 kez mecburi hizmete tabi tutulan hekim dünyanın hiçbir yerinde yok. Bu 6.'sı oldu" diyor. Bu toplantılarından birini izlediğimiz öğretim üyeleri rotasyonun olumsuz etkilerini şöyle sıralıyor:
*1 yıl uzun bir süre, sonrası belirsiz, bu durum emekliliklere ve istifalara yol açacaktır.
*Yeni kurulmuş ve gelişmekte olan üniversitelerdeki profesör ve doçentler Sağlık Bakanlığı'nca büyük kentlerdeki devlet hastanelerine şef ve şef yardımcısı olarak atandı. Bu kadrolar, yarın rotasyon, istifa ve emeklilik yüzünden boşalacak kadrolara kaydırılabilir. Hükümet bu şekilde kadrolaşma hesabı içinde olabilir.
*Öğretim üyelerinin aldığı ücret, gidecekleri yerde döner sermaye alamayacakları için düşecek.
*İstanbul 15 milyonluk bir kent. Sadece öğrenci sayısı değil hasta sayısı da çok fazla. Rotasyon büyük kentlerde eğitimi etkileyecek, hastaları mağdur edecektir.
*Bu rotasyonlar, halen yürümekte olan bilimsel araştırmaları sekteye uğratacaktır.
ALTERNATİF ÖNERİLER
*Politik nedenlerle mantar gibi tıp fakülteleri açılıyor. Tıp fakültesi bugün dünyanın en pahalı yatırımı. Bir bina kurup kapısına tabela koymakla orası üniversite olmuyor. Esas olan önce uzman yetiştirilip, sonra yeni fakülteler açılmasıdır. Yeni tıp fakülteleri açılmasın.
*Altyapısı tamamlanmamış tıp fakültelerine öğrenci alımı durdurulsun.
*Görevlendirmeler zorunlu değil, gönüllü olsun.
*Gelişmekte olan üniversitelerde öğretim üyelerinin özlük hakları iyileştirilsin.
*Öğretim üyelerine bu üniversitelerde daha iyi bir sosyal ortam yaratılsın.
*Öğretim üyesi yetiştirme programları çerçevesinde kalıcı, eğitici kadrolar yetiştirilsin,