Güncelleme Tarihi:
ALDATMACA OLDUĞUNU BİLİRDİM
“YARDIMCI doçentlik unvanlıyla ilgili çeşitli şikâyetler var. Biliyorsunuz. Birçok yardımcı doçent kardeşlerim var. Yakın çevremde ahbaplarım, akrabalarım var. Dinlediğimde ben de tatmin olmazdım. Yani bunun bir aldatmaca olduğunu da bilirdim. Yardımcı doçentliğin sadece bir siyasi karar olduğunu dile getirdik. Dedik öyle bir adım atalım ki, ara unvanı ortadan kaldırıp doktoradan doğrudan doçentliğe geçilmesini temin edecek çalışma yapalım. Büyük ihtimalle önümüzdeki hafta parlamentoya gönderilecek. Doktoradan sonra bir de yardımcı doçentlik olmayacak. Doktoradan sonra kazanan doçentliğe gidecek.
FIRSATÇI EĞİTİM KURUMLARI
Dershaneleri ele geçiren FETÖ zihniyeti, bu şekilde ülkemizin dört bir yanındaki en zeki öğrencileri devşirebileceği bir zemin bulmuştur. Evlatlarımızın üniversiteye girişlerini kolaylaştırarak, bu şartları ortadan kaldırmak için attığımız her adımda birilerinin tehditleriyle, saldırılarıyla, kumpaslarıyla karşı karşıya geldik.
Başta bakıyorsunuz, emniyet sistemi, öbür tarafta yargı sistemi. Buralardan tehditler. Yıllar boyunca hükümet değişikliklerinde görev gelen her Milli Eğitim bakanına ilk talimatım ‘Dershaneleri kapatın’ olmuştur. Buna rağmen binbir hileyle ve hurdayla dershanelerin varlığını sürdürmesi sağlanmıştır. En sonunda Nabi Avcı hocamızın bakanlığı döneminde, bu meseleyi kökten çözme imkânımız oldu. Türkiye’nin 17-25 Aralık, 15 Temmuz darbe girişimlerine giden yolu, dershane tartışmalarıyla takip etmek mümkündür. FETÖ bu ülke çocuklarına yaptığı kötülükle, geleceğimizi çalmıştır. Bu ümmeti parçalamıştır.
FARKLILIĞA TAHAMMÜLSÜZLÜK
‘Benim oyumla çobanın oyu bir olabilir mi’ diyen bir zihniyetin olduğu yerde demokrasiden söz edilemez. Kendi tarihini karalamak için zayıf kaynaklara dayanarak hezeyanlar saçan bir zihniyetin olduğu yerde millikten söz edilemez. Farklı görüşlere tahammülsüzlük üzerine kurulu bir sistemden özgür bilim çıkmaz. Nitekim de bunca yıldır çıkmıyor, çıkmamıştır. Bu milleti, tarihiyle böyle bir inancın mensuplarını güya çağdaşlık adına aşağılayan hiç kimseye, gerçek bilim insanı nazarıyla bakamayız. Çünkü bilim demek, özgür bir zihin demektir. Siz zihninizi belirli kalıpların, belirli ideolojilerin belirli tezlerin emrine vermişseniz, bilim adamı sıfatınızı artık kaybetmişsiniz demektir.
PROFESÖR DE OLSAN HİÇSİN
Pensilvanya’nın emrine, her yanıyla cehalet kokan bir adamın emrine her şeyinizi teslim etmişseniz profesör de olsan hiçsin, çok farklı reklamın da olsa bir hiçsin. Kapınızdaki tabelada öyle yazıyor olmasının bir önemi yoktur. Ben demiyorum ki bütün bilim insanları bizim istediğimiz gibi düşünecek. Haşa. Ben aklımı bu tür adamların emrine kiraya verenler için söylüyorum. Bizim isteğimiz bilimin özünü oluşturan objektiflikten uzaklaşılmadan hareket edilmesidir. Cumhuriyet tarihinde bilimle, bilimsel çalışmalarla, araştırmayla, geliştirmeyle en yakından ilgilenen Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın ben şahsım olduğunu iddia ediyorum. Olmaya da devam edeceğim.”