Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’nin uzay çalışmaları konusuna öne çıkan biliminsanı, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Demet Çilden Güler, asker bir baba ve öğretmen bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Uzay merakı ise çocukluk yıllarında başlamış. Memur çocuğu olduğu için pek çok farklı şehirde yaşadıktan sonra, İTÜ Uzay Mühendisliği Fakültesi’ni kazanıp, İstanbul’a yerleşmiş. 31 yaşındaki Demet Çilden Güler, uzaya olan merakını, öğrenciliğini ve başarı öyküsünü anlattı:
AKLIM FİKRİM HAVADAYDI
“Çocukluğumdan bu yana uzaya çok meraklıyım. Sadece uzay değil, resim ve yazı yazmayla da ilgili bir çocuktum. Bilim Çocuk Dergisi’nde gezegenlerle ilgili kartlar verilirdi. Bunları inceler, biriktirirdim. Uzay sevgim bu dönemde başladı. Ancak resme ve yazıya meraklı olmanın da akademisyenlikte olumlu etkileri olduğunu düşünüyorum. Akademisyen olmak için yazı yazmayı sevmek gerekiyor. Ayrıca yaptığım işleri görselleştirmem gerekiyor. Çünkü uzay önceden kimsenin görmediği bir alan. Bu üç alanın birleşmesi uzay çalışmalarında işime yarıyor.
LİSEDE KAFAMA KOYDUM
Lise yıllarından itibaren uzay mühendisi olmayı kafaya koydum. Üniversitede okurken de pek çok staj yaptım. Bizim stajlarımız genellikle savunma sanayi şirketlerinde oluyor. Roketsan, Aselsan gibi şirketlerde staj imkânlarımız oluyor. Ben bunun dışında TEKNOKENT’lerdeki alt yüklenici şirketlerde de staj yaptım. Bu dönemde üniversitede kalıp akademisyen olmak istediğime karar verdim. Çünkü üniversitede kendi merak ettiğim konulara eğilebilecektim.”
GEZEGENLERİN MANYETİĞİ
Yüksek lisansını ve doktorasını da İTÜ’de tamamlayan Güler, adını bilim tarihine geçiren çalışmasını şöyle ifade ediyor: “Uzay araçlarının yönelimiyle ilgili çalışıyorum. Örneğin bir arabanın direksiyonunu nereye gitmek istersek o yöne çeviriyoruz. Uzay araçlarında da böyle sistemler var. Örneğin uzay aracımızdaki güneş panellerini güneşe doğru yönlendirmek istiyoruz. Ama güneşin nerede olduğunu bilmiyoruz. Bunu bulmak için algoritmalar yazmak aslında çalıştığım temel konu. Birtakım sensörler var. Bu sensörlerle hem yönü belirliyor hem de uzay aracının yönünü kontrol ediyoruz. Fakat benim çalışmamda esas fark yaratan konu literatürdeki bir eksikliği fark etmemle oldu. Uzay araçlarını etkileyen bazı dış etkenler var.
GÜNEŞ FIRTINALARI
Bunlar araçların yönünü bozuyor. Güneş fırtınaları olabilir, gezegenler arası manyetik alan olabilir. Bunların dünyanın manyetik alanını etkilemesiyle uzay aracını etkilediği durumları araştırdım. Dünya literatüründe çok fazla incelenen konular değildi. Tezim, ‘Bunun modellemeleri mevcut, biz bunu yönelim kestirimine nasıl entegre edebiliriz?’ diye soruyor. Çalışmamın bir yönü buydu. Bu dış etkenler uzay aracının yönünü çok bozuyor. Bu etkenleri tespit edip bu hesapları yapmak. Çalışmamın diğer bir yanı ise güneş ışınlarının, herhangi bir gezegenden yansımasının uzay araçları üzerindeki bozucu etkilerini araştırmak oldu. Bu iki dış etkeni çalıştım.”
BAE İÇİN ABD’DE ÇALIŞTI
Finlandiya’da Tampere Üniversitesi’nde işin matematik kısmıyla ilgili 4 ay çalışma yürüten Güler, burada uzay araçları için algoritmalar tasarlamış. Daha sonra bir yıl boyunca ABD’deki Colorado Üniversitesi’nde araştırma yapmış ve çalışmalarını bizzat uzay aracında deneme fırsatı bulmuş: “Colorado Üniversitesi’nde gittiğim yer doğrudan benim konumu çalışan bir laboratuvardı. Benim orada bulunduğum sene Birleşik Arap Emirlikleri’nin bir uzay aracı tasarlandı ve oradan gönderildi. Algoritmaları da orada yapıldı. Ben de o uzay aracı için bir algoritma yazdım ve orada doğrudan uzay aracıyla çalışma fırsatı buldum.”
HAYALLER GERÇEK OLUR
Konuyu Türkiye Uzay Ajansı’na getiriyorum: “Türkiye’nin uzay ajansının olması gerekiyordu. Bu geç kalınmış sonuç için çok mutluyum. Eskiden TÜBİTAK üzerinden yapılan uluslararası çalışmalar artık ajans üzerinden yapılıyor. Aya gönderilecek bir uzay aracı var. Bir roket tasarlanıyor. İTÜ’yle de belli işbirlikleri yapılıyor. Space X’in fırlatma aracını tekrar kullanılmasını sağlayan bir teknoloji geliştirildi. Büyük yatırımlar yapılırsa Türkiye bilimsel başarılara ulaşabilir.” Türkiye’nin uzaya insan gönderme planı ile ilgili olarak da Güler, şöyle konuşuyor: “Tabii ki yapılabilir. Ancak bu çalışmalar için uzun zaman, bütçe ve sıkı çalışma gerekiyor. Bu işle ilgili çalışmalar kararlılıkla sürdürülürse elbette bu hayaller gerçek olacaktır diye düşünüyorum.”