Güncelleme Tarihi:
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Dalı’ndan Dr. Elife Köksal’ın uzmanlık tezi olan araştırmada Bursa’da çalışan 192 kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile 204 çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanının yüzde 82’si katıldı. Araştırmaya göre, Türkiye’de sağlık kurumlarında yapılan doğumların yüzde 53.1’inin sezaryenle gerçekleşmesini hekimlerin yüzde 78’i “yüksek” ve “çok yüksek” olarak değerlendiriyor. Ancak yine hekimlerin yüzde 73.4’ü Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği yüzde 10-15’lik sezaryen doğum oranının ülkemizde uygulanamayacağını düşünüyor. Çalışmaya katılan kadın hastalıkları ve doğum hekimlerinin yüzde 96’sı malpraktis davalarından çekinmenin sezaryen doğum oranlarını artırdığını düşünüyor. Yüzde 96’sı hasta şikâyetinden çekinmenin, yüzde 92’si ise sağlıkta şiddet olaylarının bu oranı artırdığını söylüyor.
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Ateş Karateke ise “Hekimin sezaryen oranı yüksekse hastaneyi cezalandıralım’ yerine, kadın doğum hekimlerinin de işin içinde olduğu, beraber tartıştığımız platformlar kurulması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
BAKANLIK ÖNCE HEKİMLERİ İKNA ETMELİ
Prof. Dr. Kayıhan Pala (Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi): Gereksiz sezaryen doğumlar hem bebeğin hem de annenin sağlığını tehdit ediyor. Ülkemizde ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan önce 1998’te Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği yüzde 15’lik oranına yüzde 14 ile uyum sağlanmışken, 2008’de yüzde 37’ye 2015’te ise yüzde 53’e yükseldi. Bu artışa yol açan sağlık sisteminden, hekimlerden ve anneden kaynaklanan birçok neden var. Sağlık Bakanlığı sezaryen doğumları azaltmak için önce hekimleri kendi çocuklarının doğumu için normal doğuma ikna etmeli.