Halil Aksu haksu@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Aralık 29, 2006 00:00
Bunlar uzaylı değil, bizim çocuklarımız. Ellerinde cep telefonu, kotlarında iPod, odalarında bilgisayar, ekranlarında sohbet yazılımları ve Skype gibi teknolojilerle büyüyen çocuklarımız.
Cep telefonu ve e.posta adresinin olmadığı bir dönemi bilmeyen ve buna inanmak istemeyen gençler ve çocuklar... Yeni bir İnternet sitesini veya yeni bir teknolojiyi kullanım kılavuzuna bakmadan çözen ve anında etkin olarak kullanabilen çocuklar... İnternette aynı anda 5-6 kişiyle iletişim içinde olan, bu esnada bir takım videoları çevrimiçi olarak izleyen ve sürekli olarak yeni müzik veya program parçalarını aynı anda indirebilen bireyler. "Doğuştan sayısallar" işte...
Bizler, yani yaşı 30 ve üzerinde olanlar, bu anlamda ancak "Sayısal göçmenler" olabiliriz. Çoğumuzun cep telefonu var. Çoğumuzun e.posta adresi de var. Ama İnternet’ten sohbet konusunda çoğumuzun endişesi veya şüphesi var. Çoğumuz bunları tamamiyle reddediyor. Yeni teknoloji veya İnternet sitelerini kullanmadan önce iyice incelememiz, kılavuzunu okumamız gerekiyor. Bunun sonucunda da bunların işimize yaramayacağı ve pek çok güvenlik tehdidini barındırdığı sonucuna varabiliyoruz. Yeni gelişmelere ayak uydurma ve onları günlük hayatımıza yansıtma konusunda biraz daha tutucu ve temkinliyiz. "Sayısal göçmeler" işte...
Bugün biz "Sayısal göçmenler" yönetici, öğretici, eğitici, ebeveyn pozisyonundayız. 5-10 yıl içinde "Doğuştan sayısallar" iş dünyasına girecekler ve "Sayısal göçmenlerle" karşı karşıya kalacaklar. Bugünün koşullarında kurumların, okulların, üniversitelerin veya şirketlerin sağladığı imkanları beğenmeyecekler, zira evlerinde ve ceplerinde çok daha güçlü ve kabiliyetli teknolojiler var olacak. Onları kullanmak isteyecekler. Engelleri kısmen dinlemeyecekler. Çünkü bu koşullara çok alıştılar, teknolojiyi son derece verimli kullanarak çok geniş sosyal çevrelere ulaşıyorlar, dünyada olup biteni yakından ve anında takip etmeyi öğrendiler. Bunu işlerinde, mesleklerinde, eğitimlerinde ve içinde bulundukları her tür görevde kullanmak isteyecekler.
Bu anlamda bugünkü yöneticilerin, yani "Sayısal göçmenlerin", bugünkü davranış ve yönetim biçimlerini gözden geçirmeleri lazım. Birkaç sene sonra büyük bir dalga gibi üzerlerine gelecek olan bu yeni kuşağa, beklentilerini karşılayacak bir yaklaşım hazırlamak zorundalar. Yoksa bu yeni kabiliyetlerle kuşanmış gençler, kabiliyetlerini kullanabilecekleri ülke, kurum veya şirketleri tercih edecekler. Yaratıcılıklarını, enerjilerini ve sosyal çevrelerini de beraberlerinde götürecekler.
Güç ve kontrol, "Sayısal göçmenlerden" çıkıp "Doğuştan sayısallara" geçecek. Bu gerçeği ne kadar erken kabullenir ve buna göre yeni yaklaşımlarımızı benimsersek, belki onlarla anlaşma, uzlaşma ve birlikte çalışma imkanı elde edebiliriz. Aksi halde onlar hızları ve sayılarıyla bizi ezip geçebilirler, haberiniz olsun...