Güncelleme Tarihi:
Dünyamız büyük bir dönüşüm yaşıyor. İçinde bulunduğumuz yüzyılda, küresel sıcaklıkların artmasıyla başlayan yıkıcı iklim olayları yakından hissediliyor. Küresel iklim krizi olarak adlandırılan bu süreç, buzulların erimesine, aşırı hava olaylarına, sellere, kuraklığa ve biyoçeşitliliğin hızla yok olmasına yol açıyor.
Geçtiğimiz yıl yaşanan yangınlar, sel baskınları, yüksek hava sıcaklıkları, ani yüksek yağışlar ve kuvvetli kuraklık olayları, felaket senaryolarının hiç de gerçek dışı olmayacağını gösteriyor. Felaketlerin lineer olarak değil katlanarak artacak olması da korkutucu bir gerçek halinde karşımızda duruyor.
Ve belki de en acısı, bu sürecin insan faaliyetlerinin sonucu olması…
2020’DE DOĞAN BİR ÇOCUK 60 YAŞINDAKİ DEDESİNDEN 3 KAT FAZLA SEL GÖRECEK!
Araştırmalar, 2020’de doğan bir çocuğun, içinde yaşadığı ülke karbon emisyonu konusunda örnek bir tavır gösterse bile 1960’da doğan birine göre 7 kat daha fazla aşırı sıcaklıklarla mücadele edeceğini ortaya koyuyor.
Küresel krizin yaşanmasında en ufak bir payı olmayan çocuklar, gelecekte büyüklerin yaptığı hataların bedelini ödeyecek. Örneğin, bugün 60 yaşında olan dedesinden 3 kat daha fazla sel felaketine, iki kat daha fazla kuraklığa ve aşırı hava sıcaklıklarına tanıklık edecek.
Bununla birlikte, 2050'ye kadar küresel ısınmayı 1,5 derecede tutmak için küresel emisyonları hızla azaltmak günümüz çocuklarının yaşayacağı ısı dalgalarını neredeyse yarıya indirecek. 2100'e kadar 2 derecenin altında tutmamız halinde ise bu oranlar dörtte bir oranında azalacak.
Fakat bu tabloya rağmen karbon emisyonlarının önüne geçmek için etkili adımların atıldığını söylemek mümkün değil.
Peki, hangi nokta insanlık için artık 'dönülemez' olarak kabul ediliyor? Prof.Dr. Doğanay Tolunay şöyle açıklık getiriyor:
"Paris İklim Anlaşması’nın temel amacı; 100 yıl sonra yani, 2100 yılında sıcaklıkları 2 derece civarında tutmak, hatta mümkünse 1,5 derece civarında tutmak olarak öngörülüyor. Ben şuna benzetiyorum… Örneğin İstanbul’u bilmiyorsunuz, Anadolu Yakası’nda geldiğiniz zaman diyelim ki Beykoz’a gideceksiniz, Kavacık’tan sapmanız lazım orada bir yol ayrımı var. Ama o Kavacık sapağını kaçırdığınız zaman köprüyü geçeceksiniz ama geriye nasıl döneceğinizi, hangi yoldan gideceğinizi bilmiyorsunuz. 2 derece veya 1,5 derece de buna benzer. Biz 2 dereceyi geçtikten sonra dünyada bazı özellikle doğal ekosistemlerde tepkiler olacağını öngörüyoruz. Ama bu tepkilerin boyutunu henüz tahmin edemiyoruz. O nedenle köprüden önce son çıkış olarak tanımlayabiliriz."
Peki insanlık bunu başarabilecek mi? Gezegenini ısınmasını 1,5 derecede tutamazsak çocuklarımız neler yaşayacak? Belgeselin ilk bölümünde iklim krizini ile ilgili en temel sorulara yanıt aradık.
Sonraki bölümlerde iklim krizinin olası etkilerine biraz daha derinlemesine bakacağız.
ÇOK YAKINDA --- Bölüm#2: HAVA BOZDU