Güncelleme Tarihi:
Üniversitenin kampus yerleşkesinde düzenlenen seminerde, Lice, Bingöl, Karlıova, Varto, Bulanık ve Malazgirt’in güney kısımlarında yer kabuğunda gerilimin artmaya başladığını belirten Yrd. Doç. Dr. İskender Dölek, vatandaşların bilgilendirilmesinin önemli olduğunu söyledi.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin büyük bir bölümünün Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası incelendiği zaman birinci derecede deprem bölgesi içerisinde yer aldığını ifade eden Dölek, “Bunun anlamı birinci derecede deprem bölgelerinde bir ve ikinci derecedeki alanların toplamı yüzde 66’dır. Bunun anlamı da Türkiye’de her an birinci ve ikinci derecede deprem bölgelerinin altıdan büyük bir depremin meydana geleceği anlamını taşır. Bunları, işte büyük bir depreme neden olabilecek beklentisi içerisine sokmak yerine bölgede her an altıdan büyük deprem olabilecek potansiyel söz konusu ise deprem için gerekli tedbirleri almak gerekiyor” dedi.
Doğu Anadolu Bölgesinde 4,5 şiddetindeki depremin hasara neden olabileceğini anlatan Dölek, şöyle konuştu:
“Şimdi böyle bir özellik var, depremleri sadece yer kabuğu olarak düşünmemek lazım. Sosyoekonomik koşulları da olan unsurlardır. Türkiye’de hasar yapıcı depremler 5,5 şiddetindeki depremdir. Doğu Anadolu Bölgesinde 4,5 şiddetindeki deprem hasar yapabilir. Bölgedeki yapı stokları vesaire şeyler düşünüldüğü zaman büyük bir deprem olmadan da daha küçük depremlerde hem yapılarda hasara hem de can kayıplarına neden olabilir. Özellikle kış mevsiminde meydana gelen deprem bu bakımdan daha tehlikelidir. İnsanların kapalı mekanlarda oldukları düşünüldüğü zaman hava ve iklim koşullarından dolayı korunaksız yıkılabilecek yapı stokuna sahip olan yerlerde barınan insan sayısı daha yüksektir. Bu da riski artıran unsurlardan biridir.”
“Şimdi bu meydana gelen depremler bizim takip ettiğimiz, beklediğimiz depremlerdir” diyen Dölek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bunlar Muş için neyi ifade ediyor? Tamamlanan proje kapsamında işte Bitlis Eren Üniversitesinden Alper ve Levent hocalarım çalıştı. Jeofizik uzmanı iki arkadaşımız çalıştı bu konuyu. Onların 2, 6, 10, 12, 14 kilometre derinliklere kadar olan faylarda gerilme analizleri yaptıkları zaman işte Lice, Bingöl, Karlıova, Varto, Bulanık, Malazgirt’in güney kısımlarında da yer kabuğunda gerilim artmaya başladı. İşte Van gölünün yine güney ve batı kesimlerinde yer kabuğunda gerilimin artmaya başladığı çizdikleri, oluşturdukları krom gerilim analizleri ile ortaya konuldu. O nedenle bu depremin meydana gelmesi bizim için çokta sürpriz değil. Zaten 2000 yılından itibaren bölgede artan bir deprem aktivitesi var. 2011 Van depremi zaten bölgenin her tarafını titretti. Bu bir çana bir tokmakla vurduğunuzda çanın yüzeyinin titremesi gibi bölgenin her tarafında sarsılmasına neden olur."
2000 yılından beri artan bir deprem aktivitesinin bölgede söz konusu olduğunu anlatan Dölek, şunları söyledi:
"Korkmak yerine depreme hazır hale gelecek dirençli bir toplum oluşturmak gerekiyor. Bu şehir merkezinden başlayarak kırsal alanlara kadar devam edecek. Verilecek hem deprem eğitimleriyle hem de bölgedeki yapı stokların elden geçirilmesiyle işte küçük şiddetteki depremlerle yıkılabilecek yapı stoklarının elden geçirilerek daha dirençli hale getirilmesi sağlanmalıdır.”
Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak üniversite gençlerine bu depremle alakalı teorik bilgileri aktardıklarını vurgulayan Dölek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçen yıl milli eğitime bağlı ilköğretim okullarında ve liselerde bu bilgilendirme çalışmalarını yapmıştık. Geniş kitlelere ulaşarak afet bilincini, deprem bilincini oluşturarak depreme dirençli, depreme dayanıklı bir toplum oluşturmaya çalışıyoruz. Özellikle üniversite kapsamında lokal olarak söylersek, depreme dirençli bir üniversite, depreme dirençli bir toplum oluşturacak çekirdek yapılarda bir tanesi bu tür çalışmalarda üniversitede afet merkezi kapsamında devam edecek.”
Bölgede meydana gelen depremle ilgili verilen bilgilerin önemli olduğunu kaydeden üniversite öğrencisi Bahar Alkan ise, “Bingöllüyüm. Yaşamış olduğumuz bölgede çok deprem olmaktadır. Bu bölgede yaşayan herkes depremi hissetmiştir. Depremden korkmak yerine önlem almak daha mantıklıdır” dedi.