Güncelleme Tarihi:
Hırs, mücadele, kokain, futbol, kadınlar, yalanlar: İşte Christoph Daum
Hayat mücadelesi yedi yaşında başladı. Zorlukla dağın tepesine tırmandı. Ama tam zirveye ulaştığında aşağıya yuvarlandı. Şimdi yeniden deniyor. Ama bu kez dağ daha zorlu. Bu zorlu tırmanışı ve hızlı düşüşü anlayabilmek için Daum'un kişiliği hakkında ipuçları bulmaya çalıştık. İşte günahıyla sevabıyla Christoph Daum.
Christoph Daum'un hikayesi 24 Kasım 1953'te Doğu Almanya'da başlıyor. 1960'da, yani daha yedi yaşındayken (o meşhur bıyıkları terlememişken) Berlin üzerinden Batı Almanya'ya kaçıyor. İşte Daum'un kişiliğine ilişkin ilk ipucu: Kendisine sunulanla yetinmeyen, hırslı biri. Zaten ‘‘Avrupa'nın en iyi teknik direktörlerinden biri’’ hatta ‘‘deha’’ olarak tanımlanmak için hırs gerekli özelliklerden sadece biri olmalı. Bu arada yeri gelmişken Radikal Gazetesi yazarı Yiğiter Uluğ'un ‘‘Kokain zihinsel aktiviteyi hızlandırdığına göre futbolda deha muamelesi yapılan bir antrenör için pekala doping olarak kabul edilebilir’’ sözlerini karşı görüş olarak hatırlatmakta fayda var.
Batı Almanya'ya kaçıştan sonra Köln'de spor eğitimi alıyor. Sanat da okumak istiyor ama olmuyor. Daum, Birinci Türkiye seferi sırasında, 1995'te Ayşe Arman'la yaptığı söyleşide kendini ‘‘normal bir kahraman’’ olarak tanımlamaktan çekinmiyor! Demek ki hırsın yanına iddialı sıfatını da eklemeliyiz.
Eğitimini almamış olsa da, sanat, Daum'un hayatında önemli bir yer tutuyor. Sanat ve tablolar ‘‘kendisiyle birlikte olmaktan hoşlanan’’ kadınlarla başlıca sohbet konusu.
Yakışıklı olduğunu düşünmüyor ama çekici olduğundan emin. ‘‘Ben de güzellikten öte bir şey var. Güzellikten daha önemli, derin...’’ Bu çok önemli ve derin şeyin ne olduğu sorulduğunda ise ‘‘O, herkese açık bir bilgi değil’’ gibi gizemli, manidar ve hatta muzip bir cevap veriyor.
DAUM'UN KADINLARI
Kadınlar, Daum'un sözlüğünde kokainden önceki uğursuz kelime. Ancak bandı başa sarınca ‘‘her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır’’ klasiğiyle karşılaşıyoruz.
İşte Daum'un ağzından eşi Ursula: ‘‘24 yıldır beraberiz, 17 senedir evliyiz. Olabilecek en iyi kadınla evliyim. Başarım onun sayesindedir. O hep sığınılacak bir limandır, deniz çok dalgalı olmaya başladığında hep elimi tutacak biri oldu karım. İyi bir kariyeri vardı. Benden daha fazla da para kazanıyordu o dönem. Masaya oturduk karşılıklı konuştuk, ikimizden sadece biri kariyer yapabilecekti. O beni seçti. Ve çalışmaya son verdi, Asla onun gibi bir kadın bulamayacağımı biliyorum, aramaya da niyetim yok.’’
Çok güzel değil mi? Ancak aynı Daum bu güzel hikayeden önce Türk ve Alman kadınlarını karşılaştırmış ve Türk kadınlarının gözlerini heyecan verici bulduğunu ve Türkiye'de bolca rastlanan esmer kadınlardan hoşlandığını söylemişti.
Hürriyet'in Beşiktaş muhabiri İsmail Er'e ‘‘Daum Türkiye'deyken kokain kullanıyor muydu?’’ diye sorduğumuzda aldığımız yanıt ilginç. ‘‘Kokain değil kadın bağımlısı gibiydi. Kadınlara zaafı vardı ama herkes kadar. Burada iyi bir aile reisi görüntüsüne sahipti. Almanya'ya gidince yeni sevgilisiyle farklı bir çevreye girdi.’’
PARA VE SEKS YALANLARI
Daum dönemin Fly In, Escobar, Şamdan, Pasha gibi popüler mekanlarında kadınlarla ‘‘sanattan ve tablolardan’’ konuşmaya başlayınca magazin sayfalarında da yerini aldı. Bu da çizdiği iyi aile babası resmini yavaş yavaş bir sanat eserinden bir karikatüre dönüştürüyordu. Magazin basınında çıkan, bir dansözle ilişkisi olduğu yolundaki haberleri ‘‘hakkımda yazılan hikayeler’’ olarak tanımlıyordu. Ancak ‘‘unutmamak lazım, insanlar para ve seks konusunda hep yalan söylerler’’ diyen de yine Daum'du...
Daum'un eşinden başka kadın aramama niyeti iki yıl sonra değişti. 1997'de ‘‘kazandığım milyonlarca markı ne yapsam’’ diye düşünürken yatırım danışmanları ‘‘Mayorka'da ev al abi. Gayrimenkul her zaman para’’ dediler. Daum orada da sanat konuşulacak ortamı hemen buldu. Don Angelo adlı gece kulübüne gittiğinde, sahnede şarkı söyleyen kızıl saçlı afet Angelica Camm'la tanıştı. Tesadüf bu ya, Angelika'nın kocası Jochen Kress de emlakçıydı. Daum Kress'den önce 15 milyon mark karşılığı bir daire ardından da 30 yaşındaki genç karısını aldı. Angelica kocasından boşandı. Daum karısını ve çocuklarını terk etti.
Daum'un sahne sanatlarına düşkünlüğü geçen yıl iyice ortaya çıktı. Dansöz Oya Aslı Başarır 1994'te Daum'la büyük bir aşk yaşadıklarını, hatta hamile kaldığını, Daum'un baskısı sonucu kürtaj olduğunu açıkladı.
SKANDAL PATLIYOR
Tüm bu gelişmelere karşın Daum Leverkusen'le başarıdan başarıya koşmaktaydı. O kadar başarılıydı ki 2000 Avrupa Şampiyonası'nda krizde değil komada olduğu açıkça görülen Alman futbolunu kurtarması için milli takımın başına getirilmesi gündeme geldi. Bir yandan da Fenerbahçe ile pazarlık masasına oturmuştu.
İşte tam o sırada, yani 21 Ekim 2000'de Bayern Münih Menajeri Uli Höness ‘‘Daum kokain kullanıyor, hatta evinde kokain partileri düzenliyor’’ dedi ve ortalık bir anda karıştı. Daum gönüllü olarak saç testi yaptırdı, ama testin sonucunda kokain kullandığı belirlendi. Leverkusen'den kovuldu ve milli takım teknik direktörlüğü işi yattı.
Alman basını Daum'u kokaine Angelica'nın alıştırdığını ve bu kadınla birlikte çok kötü bir çevrede yaşamaya başladığını yazmaktaydı. Bu arada dansöz Başarır bir kez daha gündeme gelmişti. Neyse ki, kokain skandalı sayesinde ‘‘yalancı kadın’’ olmaktan kurtulup ‘‘kullanılan kadın’’lığa terfi etti.
Daum kokain skandalını bir komplo teorisiyle açıklıyordu. Alman futbolunun gizli patronu olarak tanınan Bayern Münih Başkanı Franz Beckenbauer'in kendisini milli takımın başında görmek istemediği için Höness aracılığıyla tuzak kurduğunu savundu. O bir Doğu Alman'dı ve Batı Alman meslektaşları tarafından hiç sevilmemekteydi. Daum aynı savunmayı Türkiye'deyken ‘‘ünlü takımlardan aldığı astronomik teklifler konusunda yalan söylediği’’ ortaya atıldığında da yapmıştı.
Daum skandaldan sonra büyük şirketlerin bile kıskanacağı başarılı bir kriz yönetimi başlattı. Önce kendisi sonra sevgilisi Miami'ye uçtu. 82 gün boyunca dünyaya kapılarını kapattı. Kendisini aklayan test sonuçlarıyla Almanya'ya döndü. ‘‘Önce tazminatımı, sonra itibarımı alacağım’’ diye kükredi. Kalça ağrılarını dindirmek için birkaç kez kokain aldığını itiraf edip özür diledi. Ancak bu kez yalancı damgasını yemekten kurtulamadı.
ÜÇÜNCÜ BELA: YALAN
Yalan, Daum'un sözlüğündeki üçüncü uğursuz kelime. Türkiye'ye Galatasaray-Milan maçını RTL için yorumlamaya geldi. Ancak Beşiktaş'ta yaşanan gelişmeler bu ziyaretin yorumculukla sınırlı kalmayacağının işaretlerini veriyordu. Futbol basınında bir süredir Daum sesleri yükselmekteydi. Beşiktaş yönetimi teknik direktör Scala'dan memunun değildi. Ayrıca Scala'nın sağlık sorunları olduğu söyleniyordu. Daum İstanbul'a gelirken, Scala kendini temize çıkarmak için sağlık kontrolüne gitti. Daum Beşiktaş'la görüştüğü haberlerini yalanladı ve ‘‘Sezon bitmeden teknik direktör değiştirmek Beşiktaş'ın ilkelerine uymaz. Ben de başka bir arkadaşımın görev yaptığı takıma gitmem’’ dedi. Ama ertesi gün Beşiktaş yönetimiyle anlaşıp, sırtına siyah beyaz eşofmanı geçirdiği gibi Fulya'da sahaya koştu. Bu arada Scala'ya kovulduğu bir faksla bildirildi. Garip bir tesadüf: Daum da kovulduğunu basından öğrenmişti!
Peki bu adamın hiç iyi yönü yok mu? Var.
BU DA İYİ YÖNLERİ
Irkçı değil. (Bazı kendini bilmez PSG'li taraftarların kulakları çınlasın!) Solingen faciası sonrası, Türklerin yanında olduğunu göstermek için Portekiz'deki tatil rezarvasyonlarını iptal edip Türkiye'ye gelmişti. Beşitaş'ta çalışırken ‘‘Kalbim Türk’’ diyecek kadar iyi ilişkiler kurdu Türklerle. Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra da her fırsatta Türkiye'yi ve Türk futbolunu övdü.
Almanya'da ve Türkiye'de lösemili çocuklara yardım ediyor. Beşiktaş'ta ve Leverkusen'de birlikte çalıştığı yardımcısı Bülent Albayrak ‘‘Bilinmesinin istemediği çok büyük başka yardımları da var’’ diyor.
İşini iyi yapıyor. Türkiye'de de başarılı olmasını bilen nadir yabancılardan. Özel hayatındaki çalkantılara rağmen Leverkusen'i ligin dibinden üst sıralara taşıdı ve Alman milli takımının başına getirilmesi gündeme geldi.