OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 08, 2003 00:00
Yeryüzüne geç misafir olan insanoğlunun, modernleştikçe doğanın eski ev sahiplerini tüketmesinin yaratacağı sonuçları, bilim adamları bile kestiremiyor. Modern insanın yol açtığı tür katliamlarının, yakın jeolojik devirlerde gözlenen kayıplardan 400 kat daha hızlı olduğu ifade ediliyor.Canlı türlerindeki hızlı tükenişin doğurabileceği sonuçların, nükleer bir savaşın etkilerine yakın olabileceğine dikkati çeken bilim çevrelerinin en iyimser tahminlerine göre, 20-30 yıl içinde dünyadaki canlı türlerinin beşte biri, soylarının tükenme tehlikesi altında bulunuyor. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sıkı, yaşamın 500 yıllık evriminde, biyosferin hiç bu kadar tahribata uğramadığını bildirdi. Bütün canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için kesinlikle insana ihtiyacı bulunmadığını belirten Prof. Dr. Sıkı, şunları söyledi: "Ama insanın yaşamını sürdürebilmesi için en küçük hücreliden yırtıcılara kadar bu canlılara ihtiyacı var. Eğer habitat (hayvanların yaşam ortamı) tahribatı, plansız nüfus artışı, yapılaşma, ormanların yakılması, sulak alan tahribi sürerse, birçok tür tükenme tehlikesine girer. Bir türün, dünya üzerinde ya da lokal olarak bulunduğu bölgede yok olmasının kötü sonuçlarını kimse kestiremez. Bu, yakın zamanda da ortaya çıkmaz. Örneğin bizi rahatsız eden karasinek birden ortadan kalksa, her tarafı hayvan leşleri götürür ya da baykuşların yok olduğunu düşünelim. O zaman tarla fareleri üzerindeki baskı kalkar."     "SİVRİSİNEĞİN BİLE KORUNMAYA İHTİYACI VAR"Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkut Kıvanç da Türkiye'de önemli bir habitat tahribi bulunduğunu ve hayvanların neslinin tehlike altında olduğunu bildirdi.Prof. Dr. Kıvanç, "Bilinçli bir koruma olmazsa, doğal hayat bir gün bitecek. Sivrisineğin bile korunmaya ihtiyacı var. Ama yasaklar dinlenmiyor. Bu gidişle doğa diye bir şey kalmayacak" dedi. Onsekizmart Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Doç Dr. Ali İşmen de denizlerde kirliliğin her geçen gün türleri tehdit ettiğini, Karadeniz ve Marmara'dan sonra, son zamanlarda Akdeniz'de de kirliliğin arttığını söyledi.     TÜRKİYE'DE TÜKENEN TÜRLERBilim çevrelerinden alınan bilgilere göre, Türkiye faunasında (hayvan toplulukları), 134 memeli, 450 kuş, 105 sürüngen, 22 kurbağa, 127 tatlısu balığı, 384 deniz balığı olmak üzere toplam 1220 omurgalı tür olduğu biliniyor. Ancak bazı türler tamamen tükenirken, bazıları da tehlike altında bulunuyor. Nesli tükenen memeliler arasında, özellikle kaplan, panter,
aslan, Asya fili, yaban öküzü ve çita, başı çekiyor. Türkiye'de kaplan türü hakkında son kayıt, 1970'de Hakkari Uludere'deki avlama sonrasında tutuldu. Anadolu'da Ä°.Ö. 51 yılından beri yaÅŸadığı bilinen parsla ilgili 1946'da Ä°zmir'de kayda alınan fotoÄŸraf, son örnek oldu.  Anadolu'nun Batı, Orta, Güney ve GüneydoÄŸu bölgelerinde 12. yüzyılın sonuna kadar yaÅŸadığı bilinen aslan ise en son 19. yüzyılın ikinci yarısında görüldü. Asya fili ve yaban öküzü, Anadolu'da, Ä°.Ö 1. yüzyıl baÅŸlarına kadar yaÅŸadı. GüneydoÄŸu Anadolu'da yaÅŸayan çita ise 19. yüzyıldan sonra görülmedi.     KUÅžLAR Türkiye'de soyu tükenenlerle birlikte, 18 takım ve 69 familyaya mensup 450 kuÅŸ türü saptandı. Ancak 8 tür son 50 yıldır gözlenmezken, 4 türün soyunun tükendiÄŸi kabul edildi. Biyologlara göre, mezgeldek, yakalı toy, yılanboyun kuÅŸları artık yok. Flamingo ve tepeli pelikan türleri ise büyük tehlike altında bulunuyor. Denizlerde de aynı tehlike devam ediyor. Bilim çevreleri, yunuslar ve fok türleri ise tükenme tehlikesi yaşıyor. Bu gruba ayrıca deniz alaları, iÅŸkine ve mersin balıkları, beni balığı, büyük ve küçük ayı istakozları, deniz kaplumbaÄŸaları, süngerler, pina, kırmızı yıldız, triton, denizatı, deniz kulağı, kırmızı ve siyah mercanlar, posidonai ve zostera da giriyor.Â
button